33. Bölüm

281 60 15
                                    

Yolculuk geçmek bilmemişti. Ellienin gözü yollardaydı ve dakika sayar olmuştu. Neyseki Sally bol bol konuşup onu meşgul etmeyi başarmıştı ve yine tanrıya şükür ki Kettlewell Lancheshire'a komşu bir kasabaydı. Nihayetinde vardıklarında York askerleri kasaba yolu boyunca sıraya dizilmiş bir karşılama oluşturulmuştu. Arabalar malikaneye fazla yaklaştırılmadan durdurulduğunda Ellie inmek zorunda kaldı. Quintonun askerleri Lanchester askerlerini aramaktaydı kesinlikle geçit vermemeye kararlıydılar. Ellie bir an durumdan korkmuş olsa da yanında Sally ile bir diğer arabaya yönlendirildi. Genç kız askerler arasından tedirginlikle geçmesi ardından arabaya binip malikane yoluna doğru yol aldı.

"Leydim askerleri durdurmaları çok zorbaca"

"Babam biraz zorbadır." Ellie dudak büktü. "Sanırım inatçılık ediyor ve yine sanıyorum ki aynı şeyi dük hazretleri de yapardı."

Sally kafa salladı şüphesiz yapardı. Lord Sinclair olsa aramakla kalmaz askerleri bağlatır bir yere dahi tıkabilirdi... Derin bir iç çekerek etrafına bakındı. "Burası pek eski görünüyor."

"Tepede olduğu için havası temiz. " Ellie kendince kafa salladı. Havadardı şüphesiz lakin annesi burada tutulduğundan adam gelmişti. İçinde gümbürdeyen kalbi ile annesini nasıl görebileceği konusuna odaklanmaya çalıştı. Araba durduğunda ise dudaklarını dişleyip karşısında oturan kızın gözlerine baktı.

"Çok mu heyecanlandınız."

"Evet Sally... Son yaşananlardan sonra neredeyse hiç ümidim yoktu." Genç kız kafa sallarken kapı açıldı ve önden Sally inerek eteklerini düzeltmek suretiyle ona yardımcı oldu. Arkadaki arabadan da birkaç nedimesi daha inip ardında dizildiler. Ellie kapıda hızlı adımlarla kendilerine doğru yaklaşan Quintonun yaylanarak yürüyüşünü fark ettiğinde hafifçe yana doğru eğildi. "Bende mi böyle yapıyorum?"

Sally boğazını temizledi. "S-sanırım..."

"Sorun değil... Bu çok komik..." Ellie derin bir nefes aldı ardından kendisine gülümseyerek kollarını açan adama doğru yürüyerek ona sarılmasına izin verdi.

"Bethany'm güzel kızım..." George gözleri ile Marryi aradı lakin onun yerine bir başkası vardı. "Nasıl özledik bir bilsen... Hiç gelmeyeceksin diye düşündük..."

"Buradayım." Ellie adamın eline değen saçlarını çekme isteği ile dolup taşıyordu şu dakika. Dükün Bille yaptığı şeyi bu adama yaparken izlemeyi ne çok isterdi. Gözünü kırpmayacağından ya da içinde en ufak bir üzüntü dahi hissetmeyeceğinden hiçbir şüphesi yoktu.

"Hadi kızım içeri geçelim. Seni bekleyen biri var." George kızın gözlerine bakması ardından nedimelerine dönüp umursamaz bir ifadeyle eliyle onları öteledi. "Geriden yürüyün"

"A-annem n-nasıl b-baba?"

"İyi değil Betty..." George kızın elini sıktı. Esasen önden haber yollamaları onun karına olmuştu. Sarahın alerjisi olduğundan sabah çayına bal kattırmış bir parça da yedirmişti. Şimdi de yüzü gözü şiş öksürüp hapşurarak uzanmaktaydı. Gözlerini kısıp kadının gerçekten kötü göründüğünü düşünürken Gracei de zindandan çıkartmış Sarahın odasının yanında bulunan hizmetli odasına aldırmıştı. "Marry nerede?" George alelade ve yüksek sesle sordu sorusunu.

"Dadım rahatsız baba"

"Ya... Sen ona dük hafiyelerini peşime taktı desene? Aransın dursunlar..." George ardına baktı. "Birşey bulursanız şayet bana da haber verin."

Sally adamın sinir bozucu tutumuna karşın dişlerini sıktı. Hayatında bu kadar rahat bir herif görmemişti. Kendinden emin sakin... Tuhaf hiçbir tavrı yoktu. Sinir bozukluğu ile ikilinin yaylanarak yürüyüşünü izlerken iki üst kata çıkmıştılar. Kapı açıldığı vakit Sally durdurulmayı beklediyse de tüm nedimeler olarak odaya girmelerine izin verildi. Düşesin annesi kan ter içinde şişmiş kızarmış bedeni ile uzanmaktaydı. Onları gördüğünde dirseği üzerinde doğrulup etrafa bakındı.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin