Bölüm 15

364 10 0
                                    

Kimisi umutlar içinde yelken açtığı aşkın son bulduğunu görür. Kimisi istemediği aşkın fırtınasın da yelken olur. Deniz alaboralarıyla kimisinin yelkenli batırır kimisini ise buz dağının zirvesine çıkarır. Aşk nerede durursa dursun korkuların tükenmesini bekler.

Enes kahve bardağını masada bir noktaya dalmış Sılanın önüne koydu.
-Anlat bakalım serseri aşık neler oluyor?
Sıla gülümsedi.
-Uzun zaman oldu sana bir şeyler anlatmayalı.
-Uzun zaman oldu ama kahvemiz hala sıcak anlat bakalım.
Sıla kahveden bir yudum aldı.
-ohh özlemişim.
-Sevdiğin gibi sert.
-Öyle.
-Eee anlat anlat dert bitmez sende orada ne arıyordun, bu halin ne, ne ara döndün?
-Sakin ol. Anlatıcam.
-Anlat anlat.
-Başıma gelenleri duyunca uydurduğumu düşüneceğin kitaplara destan bir hikayem var. Gerçi ben hala inanamıyorum bir kabus ve uyanacakmışım gibi.
-Uyanmadan anlat hadi.
Gülümsediler.
-Biliyorsun Almanyaya gittim 4 yıl önce. Sadece sen biliyordun.
-Hıhı.
-Neyse işte ben Almanyadayken abim buradaydı. O sırada Baranın kardeşiyle tanışmış. Hatta hamile bırakmış.
-Eeee.
-Bende bir kaç ay önce bir telefon aldım. İstanbuldan arıyorlardı. Bi doktor abin kaza geçirdi gel dedi. Çıktım geldim. Hastanede Baran da vardı. Sonra abim ve onun kardeşi vefat ettiler.
-Neden?
-İkisi kaza yapmış. Sonra bir hafta falan geçti sanırım. Abimin mezarindayim birileri geldi beni zorla götürdü. Baranin adamlarıymış bi depoya falan götürdüler sonra Baran geldi kardeşimin bedelini ödeyeceksin abin onu öldürdü falan dedi. Önce beni öldürecek sandım sonra benim ile Evleneceksin kardeşimin bebeğine annelik yapacaksın falan dedi. Şok içindeydim hiç bir şeye anlam falan da veremiyorum. Sonra evlendik. Uzatacak bir şey yok işte ben kaçmaya çalıştım sürekli ama beceremedim sonra sen geldin aklıma.
-Seni bu hale koyan Baran serefsizi mi?
-Hayır ailesi. Benden nefret ediyorlar işte kızları öldü diye. Bi kuzeni var eski nişanlısı.
-Eski nişanlısı mı oha eee onunla evlenseymis.
-Yok işte ben bedel ödeyecekmişim. Abim bebeği mi kabul etmemiş ne.
-Eee
-İşte bu kız beni kaçırdı. Sonra Bi şekilde aklına girdim burdan kaçmam için yardım etti fakat amcasının oğlu beni hava alanın da yakaladı. Bunlarida bana yapan o. Beni diri diri mezara gömdü.
-Siktir. Olum bu ne lan noluyor?
-Sorma hepsi çıldırmış bir görsen tek dertleri beni öldürmek olmuş.
-Abi hangi devirdeyiz ne bedeli noluyor kafayı yemiş bunlar Barana inanamıyorum.
-Bende inanamadım bana neler çektirdi Bi bilsen işte sen benim karımsın esirsin falan filan bir sürü şey.
-Bebek?
-Onun annesi olduğumu söyledi o da babası olacakmış Bi nevi ailesi olacaktık. Ben yapamam dedikçe yapacaksın dedi. Abi kıza isim bile koymamışlardı biliyor musun sonra koyduk falan. Baya herkes her şeyi kabullenmişti. Zaten bana olan nefretleirnden bahsetmiyorum bile.
-Sıla be eski günler geldi aklıma hep onun ile evlenmek istiyordun böyle mi olacaktı? O peki değişmiş mi yoksa hala seni seviyor mu ?
-Ne sevmesi allahina nefret ediyor benden.
-Vay be ölüyordu sana.
-Eskidendi.
-Eee şimdi her yerde seni arıyordur.
-Seni tahmin edene kadar ben kaçmış olurum.
-Bir şey diyecem kaçarsın okeyde sen onunla evlisin.
Sılanın yüzük parmagini tutup gösterdi.
-Bunun farkında mısın?
-Gidersem beni bulamazsa boşar zaten.
-Ohooo bu iş bambaşka baya kan davası yani.
-Hıhı basbayağı öyle. Benimde abim öldü ama onlar bunun farkında bile değiller. Tek dertleri beni her gün öldürmek. Bir kez olsun o bebeğe yaklasmadim Enes bir gün gidersem onu arkamda bırakırsam içim yanmasın diye. Bu nasıl adalet?
-Sıla eğer seni bulurlarsa bunun da bedelini ödersin?
-Biliyorum. Şuan bu yaptığım intihar gibi hemde tam Baran bana karşı yumuşuyordu.
-Ahhh be yanlış yaptın öyleyse eğer devam etseydin bir şekilde halledilirdi. Senin hemen gitmen lazım.
-Gitmem lazım.
-Uçak olmaz.
-Nasıl gideceksin ki.
-Bilmiyorum ama Baran hava alanına adam dizmiştir çoktan.
-Hmm doğru bir çözüm bulmak lazım dur sen şimdi bulucaz.
Enes kahvesinden de son yudumu alıp Gülümsedi.
-Gideceğin günü hatırlıyor musun?
Nasılda agliyordun. Eneess ben onsuz yaşayamam ama gitmek zorundayım yoksa annem ölecek sana ona anlat dediğim de olmaz demiştin. O zaman nedenini hiç soramadım nedendi Sıla.
-Neden mi ? O Barandı bense Sıla, o koskoca ağaydı adı  sayılır yerlerde geçerken ben part-time çalışıp annesin hastane parası için koşturan Bi zavallı. Sence olur muydu? Eğer gitmeseydim de ondan ayrılacaktım. Biz olmazdık olamazdık. O bunu bilmiyordu bense hergun yine yine anlıyordum. Bambaşka dünyalar Enes Bambaşka.
-Sen gittikten sonra o da bir daha okula gelmedi. Hiçbir arkadaşımız onu görmedi yok olup gitti. Bana bile sormadi biliyor musun?
-Ona hak veriyorum ona hiçbir zaman kızmadım eskiden de şimdi de onu terk ettim, sonra kardeşini öldüren adamın kardeşi olarak çıktım. Onu hiçbir zaman niye böyle yapıyor diye yadirgamadım. O haklı belkide ödemem gereken çok bedel var ama annemin yanında olmazsam ve ona bir şey olursa o zaman bütün bedeller heba olur.
-geçecek söz veriyorum.
-Umarım.

O günün üzerinden günler geçti Sıla ve Enes kaçma yolları ararken Baran aile üyelerine her şeyin bittiğini söylemiş hayatına dönmüştü. Gerçi ortada olan bir hayatı kaldıysa. Yatağın diğer tarafı soğuk, kalbinin bir yanı ihanet, yine o gittikten sonra nasıl işkolik acımasız biriyse ona dönüşmüştü.
Yine ev halkını korkutuyor kimseyle muhattap olmuyor eve yatmak için bile gelmiyordu.
Siladan haber almayı çok istesede onu artık bulmak görmek kontrol etmek bir şey ifade etmediği için gidip gitmediğine bile bakmamıştı.
Yanıyordu canı fakat faydasız gittikçe hissizleşiyordu.
Gittikçe yok oluyordu.
-Abi.
-Hı.
-Gerçekten onu serbest mi bırakacaksın hani bedel ödeyecekti başka bir adamla çekip gitmesine izin mi vereceksin?
-Bir anlami yok selim yorgunum kafamı ütüleme.
-Abi.
-Hııı..
-Boşanma davası ne olacak açacak mısın?
-Şimdi değil söylerim sana.
-Gideceğini bildiğin için onu yazlığa götürdün değil mi?
-Sayılır.
-Peki kaçtığı adam onu tanıyor musun?
-Üniversite arkadaşıydı.
-Vay be kimsesi gerçekten yok demek ki.
-Belkide. Yada belki o adamla ilişkisi falan vardır. O yüzden bu kadar gitmek istedi.
-Bunu hiç düşünmedim olabilir. Ama abi sanki başka bir şey daha var.
Baranın aklına sılanın sözleri geldi:
-Sordum ona niye gittin diye Sen koskoca Baran Keskinersin bense sadece Sıla. Gitmek zorundaydım dedi.
-Aklım almıyor ne alaka.
-Bir fikrim yok bahanesi işte benmişim. Kaçtım diyemedi, hemde hala kaçarken bahanesi çok. Artık umrumda değil en doğrusu benden uzak olması.
-En doğrusu tabikide en başından hata olduğunu hepimiz biliyorduk. Peki Bebek ne olacak?
-Kardeşimin istegini göz ardı edemem ona bir aile vermek zorundayım.
-Nasıl?
-Burcuyla evlenicem.
-Saçmalama nasıl ya abi olmaz.
-Olur. Doğrusu bu.
-Haberi var mı?
-Daha değil önce Boşanma gerçekleşsin söylerim. Uzatmanın anlamı yok.
-Kardeşim hep kendini yakmak zorunda mısın?
-Bir anlami yok Selim hayat nereye götürürse oraya gidiyorum.
Yüreği yanmış savaşı bitmişti. Artık şehrinde ne aşklar ne de savaşlar vardı. Bitmiş bitik bir durumda hayatın yelinde savrulup gidiyordu.

Enes salona girince Sılanın tel3fonda konuştuğunu görünce geçip kanepeye oturdu. Sıla telefon konuşmasını bitirince yanına geçip oturdu.
-Kimdi?
-Annemin doktoru.
-Eee. İyi değil mi?
-Beni merak etmiş baya rahatsizlanmış tabi abim ile de konuşamadığı için bir şeyler döndüğünü anlamış. Sorup duruyormuş. Doktorlara döneceğimi söyleyin dedim.
Sen bir şey yapabildin mi?
-Hıhı. Gitme işini hallettim. Önce Yunanistana geçip oradan da Almanya'ya geçeceksin. Bu arada soruşturdum. Baran hiçbir yerde seni aramıyormuş.
Sıla donup kaldı.
-Bıktı demek ki en iyisi bu.
-Turan geldi aklıma bugün ansızın.
-Turan mı? Ne alaka şimdi.
-Her şeyi o yapmadi mı? Seni Baranın kollarına atan oydu belkide kaderinizi böyle olmasının sebebiydi.
-O günden sonra bir daha asla onu göremedim Enes. Umrumda değil.
-Haklısın o günden sonra kaybolmuştu.
Hiç barana sormadın mı?
-Sordum. Yurt dışına gittiğini söyledi. Bende daha hiç üstelemedim. Zaten böyle bir planı varmış galiba.
-Acaba o yüzden mi oraya Baranı gönderdi. Gidecegi için mi ?
-Hiç düşünmedim beni sevmiyordu zaten sevseydi eğer... Bilmiyorum gerçekten olan oldu.
-Neyse artik geçmişi boşverelim
-Ne zaman gidiyorum?
-Bu akşam gidiyorsun.
-Tamam.

Sıla gitmek için önüne geldikleri tekneye binmeden önce dönüp Enese sıkıca sarıldı.
-İyi ki varsın.
-Sende. Kendine dikkat et. Sakın arkana bakma annenin sana ihtiyacı olduğunu unutmadan o gün gittiğin gibi git.
-Gidicem.
Göz yaşlarını silip tekneye bindi.
Enes arkasından el sallayıp gülümsedi
-Bu hayat sana çok acımasız be Sıla hiç bir zaman seni bu dünyaya sığdıramadı. Umarım her şey güzel olur kalbin gibi.
Arkasını dönüp uzaklaştı.

Sıla bir dünya gürültüyü kafasına sıkıştırıp arkasını döndü İstanbula.
Gidenin mi canı yanar kalanın mı?
Tekne hareket etmeden önce telefonu çaldı. Arayan annesinin yattığı hastaneydi:
-Alo.
-Sıla hanım.
-Buyrun.
-Neredesiniz.
-Ne oldu ? Daha yeni konuşmuştuk.
Telefondaki kadın ağlamaya başladı.
-Anneniz...
-Ne oldu anneme iyi değil mi?
-Maalesef.
Sıla olduğu yerde çöktü.
-Doktor hanım ne oldu ona?
-Maalesef efendim kendisi bugün çok iyiydi lakin aksama doğru kontrolleri için odasına gittiğimde vefat ettiğini gördük.
-Nasıl yani hani iyiydi. Olamaz lütfen.
-Sıla hanım anneniz öldürülmüş.
-Ne..?
-Kendisi kanlar içinde yatıyordu. Ölüm sebebi cinayet.
Sılanın elinden telefon düştü. Birden yağmur çiselemeye başladı, ardından fırtına vurdu vücuduna denizin ortasında alaboranın arasında kaldı. Sonrasin da Sılanın çığlıkları doldu denize.
-A..annem!


















S.B.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin