Bölüm 36

161 5 1
                                    

Bazen bir şarkı çalar da evin yolunu unutursunuz. Bazen de bir şarkı eviniz olur. Ne gerek var ki şarkıların sözlerine asıl sözler hikayemiz değil mi? Bir sözde, bir şarkıda, bir dizede kaybolmak gibidir paramparça olmak. Ruh eşlerimizin aldığı her nefes bazen bir şarkının nakaratında takılı kalmak  gibidir. Yeğleyip de ruh eşlerimize kavuşabilecek miyiz yoksa bir şarkının tam ortasında anlamsız mi kalacağız? Aşk, nerede ve ne zaman elimizden tutacağı ya da  ellerimizi  ne zaman nasıl bırakacağı belli olmayan bir kuytudur. Işık bulutlardan süzülüp de bize erebilecek mi?

Sıla ana yoldan ayrılıp ormanlık alanın arasındaki yola girdi. Gözlerinden akan yaşlardan dolayı yolu net dahi göremiyordu. Taşlı yolun sonuna gelince Ahmet'in evinin önünde durdu. Arabanın far ışıklarının verdiği alana gözlerini sabitledi. Bir kaç dakika sonra evin bahçe kapısı açıldı. Kafasını kaldırıp kapıya bakınca karşısında Turanı gördü. Turan endişeli korkmuş bir şekilde ona bakıyordu. Sıla arabadan inip öyle halsiz şekilde Turana baktı. Turan,Sılaya yaklaşmadan öylece baktı. Sıla bir kaç dakika öylece baktı Turana sonra kenetlenmiş dudaklarının arasından sözler döküldü:
-Bitti Turan.
Turan öylece bakmaya devam etti.
-Her şey bitti.
Sıla, yüzük parmağına dokundu. Turanın da gozleri oraya kaydı. Yüzüğü göremeyince olayı anladı. O da bunların olacağını beklemiyordu.
Sılaya bir kaç adım attı.
Sıla göz yaşlarının arasında boğuldu. Turan sesini çıkarmadan usulca yanına geldi.
Sıla başını önüne eğip eteğini sımsıkı tuttu.
Turan,elini Sılanın başına koyup kendine çekip göğsüne koydu.
-Ağla için rahatlasın. Ben burdayım yanındayım.
Sıla hıçkırıklarını tutamadı. Sesi ne kadar gür çıkıyorsa o kadar bağırarak ağlamaya başladı. Bir an bu yaslandığı göğüsün Barana ait olmasını diledi.
Turan,Sılanın saçlarını okşayamaya devam etti. Sonra Sıla başını kaldırıp Turana baktı.
-Ona gittim...
Elini göğsüne koydu.
-Git dedi...
Turan gözlerini sıkıca kapattı. Bunu istemiyordu.
-Bir daha gelme umrumda değilsin... bitti dedi.
-Düzelecek..dedi Turan.
Sıla hayır anlamında salladı başını..
-Bitti.
Yutkundu.
Turan bir kaç adım geriye attı. Nedenini bilmese de Siladan korkuyordu ya da kendinden.
Sıla ise nedenini bilmediği bir şekilde Turana doğru adımlarını attı sanki ona gitmesi gerekiyor sanki ona giderse dinecek gibiydi acıları.
Sıcak ile karışan gecenin ayazı rüzgarın yellerinin arasından süzüldü aralarına.
Turan adım atmayı bırakıp yerinde durdu. Sıla, Turan'ın yanına varınca toprak rengi olan gözlerine baktı.
-Buradasın..
Turan sert bir şekilde yutkundu.
Sılanın aklına Baranın soyledikleri geldi
"Kiminle olduğun ya da başına ne geldiği umrumda değil"
Sıla, ellerini Turanın yüzüne koyup dudaklarına yapıştı. Turan öylece kaldı elleri titremeye başladı.
Sıla, bir anda kendini geriye doğru çekti. Yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunu idrak edince Turanin yüzüne baktı..
-Be..Ben özür dilerim yapmamalıydım.
Bir kaç adım geriye doğru hızla attı.
Turan, Sılanın ruzgarda savurulan saçlarına sonra uçuşan eteklerine baktı. Beyaz geldi aklına üzerindeki elbiseyi görünce..
Sılayı ilk ne zaman nerede sevdiğini bilmiyordu hatta yıllarca onu sevdiğinden hiçbir zaman haberi olmamıştı ama şimdi karşısında onu böyle görünce aklına ilk ona ne zaman tutulduğu geldi.

4 Yıl Önce
Turan artık konakta yaşadıklarına katlanamiyordu. Evet, belki kimse ona dokunmuyor karışmıyordu fakat kendini yaş aldıkça bir fazlalık olarak görmeye başlamıştı. Birkaç gündür Baran ile de sürekli tartışması da artık kalmak istemediğini anlatıyordu. Elindeki basketbol formasını her zaman yaptığı gibi dolabının içine fırlatıp kapıyı kilitledi. Koridorun karşısından gelen Barani görünce hızla arkasına dönüp oradan uzaklaştı. Tiyatro sınıfının önüne gelince kafası rahat olsun diye sınıfa girdi. Tüm ışıklar sönük içerisi karanlıktı. Telefonun fenerini açıp etrafa baktı kimse yoktu sonra geçip ortalarda bir koltuğa oturup gözlerini kapattı.
Yarım saat sonra birden sahnenin bir kaç ışığı yanıp kısık bir şarkı sesi gelmeye başladı. Turan gözlerini açıp sahneye baktı. Beyaz bir elbise giyen kız sahnede açtığı bir kaç spot ışığın altında duruyordu. Kız elindeki telefondan açtığı şarkıya biraz daha ses verdikten sonra köşeye koyup tekrar sahnenin ortasına geldi. Şarkının ritmi artınca kız birden ışıkların altında beyaz elbisesi ile dans etmeye başladı.
Turan ne olduğunu anlamadan öylece baktı kıza,kız yüzüne düşen saçları geriye doğru atınca Turan yüzüne düşen ışıklar ile yüzünü gördü. Karşısında anlam veremediği Bir şekilde peri gibi dans eden kişinin Sıla olduğunu gördü. Onu bir yerden tanıdığını hatırladı bir kaç kez görmüştü lakin kim olduğunu bilmiyordu. Sözleri olmayan çalan şarkı tıpkı Turanın Sılanın ismini bilmediği halde onu anımsaması gibiydi. Onu tanımasa da anımsıyor hayallerinde varlığını hissediyordu. Her bir figüründe savrulan saçlarına ve uçuşan eteklerini sessizce uzaktan izledi. O an bir yük gibi hissettiği hayatı sanki Sılanın uçuşan eteklerine ile üzerinden kalkıyor gibiydi gönlünde anlam veremediği Bir sıcaklık ve rahatlık hissetti. Sanki çok uzaklarda olan ruh eşinin nefesini alıyordu.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin