Sıla uyandığın da yanın da Baranı göremedi.
Kalkıp beşiğe baktı, Alaz da yoktu.
Dolaptan elbisesini alıp banyoya girdi.
Zeynep nevresimleri değiştirmek için odaya girince Sıla da banyodan çıktı.
-Günaydın gelin hanım.
-Günaydın.
-Nevresimleri değiştirmeye geldim.
-Anladım. Onlar nerede.
- çıktılar kızım Baran beyim annesine götürdü küçük hanımı.
-Mezarlığa mi gittiler?
-Evet.
-Peki ben bahçeye iniyorum.
Sıla aşağıya inip bahçeye çıktı. Kış geçiyor bahar aralanıyordu. Dışarıda aldatıcı bir hava olmuş tomurcukların çiçek açmasına sebep olmuştu.
Sıla kapının önündeki badem ağacının çiçeklerine dokundu.
-Daha çok erken değil mi sizin için? Sizde mi aldandınız bu güzel havaya o yüzden mi çiçek açtınız. Peki ya amansız bir fırtına dallarınızı kırarsa.
Armağan hanım arkasından yaklaştı.
-Gelin hanım!
Sıla arkasını döndü.
-Her çiçek solacak diye bir şey yok bu hayat o kadar da zalim değil.
-Öyle ya efendim değildir elbette lakin kıştan sonra gelen baharın ne faydası var ki?
-Dallarim çok kırıldı canımdan her geçen zaman can aldı bu hayat. Fakat ben başımı önüme eğip sitem etmedim tekrar kalkıp başım dik durdum elimde kalanları korumak için.
Uzanıp sılanın koluna dokundu.
-Sende hayatın senden aldıklarına değil de sana verdiği nimetler için yaşa geçmiş geçmek için vardır.
-Niye bana iyi davranıyorsunuz. Benden nefret ediyorsunuz.
-Nefret mi evet yüreğim acılar ile dolu ama Baranım iyi olacak ise ne anlamı var nefretin. Kızım çok toysun daha gün geldiğinde anlayacaksın her solan çiçek yerine yeniden çiçekler yeşerir. Umut en büyük dostumuzdur. Bak şimdi bu ağacın neşesine belkide fırtına ona hiç ugramayacak. Kim bilir ne fırtınalar atlattı. Yinede tekrar çiçek açıyor.
-Öyle ya kökü hala toprakta sahip olduğu bir yer var illaki dimdik duracaktır. Sahipsiz olanlar ne yapsın?
Baranin arabası konağa girince ikiside o yöne döndü.
Armağan hanım gülümseyip sılaya baktı
-Sahipsiz olduğunu kim söyledi.
Baran annesi ve sılayı yan yana görünce endişeli bir şekilde arabadan indi.
Sıla ona doğru yürüdü.
-Günaydın.
-İyi misin.
-İyiyim.
-Annem...
-Konuştuk biraz her şey yolunda. Alaz?
-Arabada.
-Ben alırım.
-Tamam.
Sıla arabaya yönelince Baran da annesinin yanına gitti.
-Günaydın anne.
-Günaydın oğlum erkencisin.
-Biraz hava almak istedim.
-İyi yapmışsın.
-O...
-Merak etme konuştuk sadece kaynana gelin dertleştik.
-Mecbur değilsin annem yüreğinin acısını biliyorum.
-Mecbur olduğum için yapmıyorum yavrum. İçin rahat olsun, olması gerektiği gibi hersey.
Baranin yüreğine su serpmişti.
Annesinin kolundan tutup beraber içeriye girdiler.
-Çık sen yukarı üzerini değiştir.
Baran kafasını sallayıp yukarıya çıktı.Odanın kapısı çalınca Sıla yatakta oynadığı Alazın yanından kalkıp kapıyı açtı.
-Gelin hanım.
-Buyrun Kazım bey.
-Baran beyim buradalar mi?
-Evet duşta kendisi bir şey mi oldu?
Baran banyodan çıkıp kapıda duran sılanın yanına geçti.
-Noldu Kazım efendi.
-Efendim aile bakanlığından geldiler. Sizi görmek istiyorlar.
-Tamam in sen ilgilen misafirler ile geliyoruz biz.
Baran kapıyı kapattı.
-Ne yapicaz şimdi?
Sıla tedirgin olmuştu.
-Sakin ol korkacak bir şey yok ben ceketimi alayım inelim aşağıya.
Sıla baranin arkasından yürüdü.
-Ya anlanlarsa her şeyi napicaz o zaman?
-Neyi anlayacaklar Sıla?
-Bu evliliğin sahte olduğunu olanları işte ?
Baran dönüp kollarını tuttu.
-Sahte olan bir şey yok.
Sılanın elinden tuttu.
-Hadi inelim.Baran ve Sıla el ele girince koltuk da oturan görevli adam ve kadın onlara döndüler.
Baran gidip ellerini sıktı.
-Hoş geldiniz.
Silada ellerini sıkıp selam verdi.
-Eşim Sıla.
İkisi karşılarına geçip oturdu.
-Sebebi ziyaretiniz nedir?
-Baran Bey dava sonuçlandı lakin bizde evliliginizi ev ortamını görmek için buradayız.
-Anlıyorum.
-Önce eşiniz ve size bir kaç soru sorduktan sonra eve bakarız.
-Tabi buyrun.
Kadın önündeki dosyayı açtı.
-Burada 2 aylık evli olduğunuz yazıyor. Üstelik kardeşiniz Tanem hanım öldükten 1 hafta sonra yıldırım nikahı ile evlenmişsiniz.
-Evet dosyada yazanların hepsi doğru.
-Size de çelişkili gelmiyor mu velayet için mi evlendiniz hemde hemen taze bir ölümün üzerine.
Baran Sılanın elini sıktığını fark edince endiselenmemesi için kendine bakıp gülümsedi.
-Biz kardeşimden önce tanisiyorduk. Üniversiteden beri ilişkimiz vardı. Düğün tarihimizide ertelemek istemedik.
-Anlıyorum. Sıla hanım abisinin vefatından önce Almanya da yaşıyormuş nasıl bir ilişkiniz olduğuna anlam veremedim.
İkisi cevapsız kaldılar. Sıla atladı.
-Gitmek zorunda kaldım bu yüzden evet uzun süre uzak düştük ama sonra yollarımız tekrar kesişti. Kader demek en doğrusu olur. Geç olmadan tekrar ayrılmadan evlendik.
-Nasıl tanıştınız?
-Üniversitede ben ondan...
Sıla sözlerine devam edemedi aklında geçmiş canlandı. Yine yalan söylemek zorunda olduğunu fark etti. Turan geldi hatırına derin bir nefes aldı.
Baran söze devam etti.
-Üniversitede de bir birbirimizden hoslaniyorduk. Cesaret edip söyleyen ilk Sıla olmuştu böyle başladı her şey. Sonra kader işte ayırdı bizi fakat suprizleri olan bu kader bugün ellerimizi birleştirdi.
-Baran Bey görüyorum ki esinizi çok seviyorsunuz. Tebrik ederim sizi beklemek zor olmuş olmalı.
İkisi dönüp bir birine baktı.
-Beklediğin de eğer seni bekliyorsa o zaman umudun bitmiyor. Sonra yeşeriyorsun işte.
Sıla devam etti.
-Ben sadece bedenen gitmiştim ruhum her daim onun bir parçasında kalmıştı. Bu yüzden kavuşmak ruhlarımıza bahşedilen bir ödül oldu.
Kadın duyduklarindan memnun olmuş şekilde kafasını salladı.
-Ben duymam gerekenleri duydum. Evi de kontrol edip ayrılalım.
Baran ayağa kalkıp eliyle işaret etti.
-Tabi buyurun.
Kadın ilerledi Baran da arkasından fakat Sıla hala koltukta oturuyordu. Baran arkasını dönüp baktı bir şey demeden kadına eşlik etti.
Sıla koltuğa çivilenmiş gibiydi elini kalbine koydu. Bilmediği bir acı vardı ansızın batmıştı yüreğine gerçekler.
-Ben en başından beri bu hikayeyi yalan ile yazmışım. Her şey en başından beri yalandı.O Baran değil Turandı.Baran ve kadın yukarıdan inince Baran koşarak Sılanın yanına gitti.
Kolundan tutup ayağa kaldırdı.
-Neyin var senin kadın gidiyor?
-Yok bir şey.
Gülümser bir yüz ile kadının yanına yürüdü Baran da arkasından gitti.
Kadın arabasına binip gidince Baran ve Sıla da kapıda dikilmiş gülümsüyorlardı.
Kadın gidince Baran tuttu kolundan. Sıla irkildi.
-İyi misin noldu birden?
-İyiyim sadece dalmışım heyecandan sanırım.
Kolunu çekip içeri girdi. Baran arkasından baka kaldı.
Sıla koşarak kendini banyoya attı. Musluğu açıp yüzüne su serpti.
Aynadan baktı gözlerinin içine.
-Yalan her şey yalan. Ben nefes alamıyorum.
Belkide biz sadece benim kurduğum bu dünyada sadece yalanız. Sadece yalan. Ben onun duygularıyla oynadım ben ona acımadım.
Elini kalbine koydu.
-Onu gerçekten seviyor muyum?Baran çalışma odasında saatlerce çalıştıktan sonra saatin çok geç olduğunu gördü. Bilgisayarını kapatıp arkasına yaslandı. Sılanın bugün ki hali geldi gözünün önüne
-Neyi vardı ki noldu birden?
Onu uzun süre görmediğini fark edince odadan çıkıp yatak odasına geçti.
Sıla yatakta uyuyordu.
Yanına yaklaştı yastığını kafasının altında düzeltti.
-Boynu tutulacak.
Kendisi de yanına uzanıp derin derin bakti yüzüne.
Onu sevdiğini biliyordu. Kalbi hala ilk gün ki gibi çarpıyordu onu görünce.
Baran Sılanın elini tutup kalbine koydu.
-Hissediyor musun nasıl deli gibi çarpıyor. Bunun cezasını vermelisin her an ölebilirim.
Gülümsedi.
Sılanın saçlarını çok seviyordu. Zaten ilk onun saçlarının kokusuna parlayan tellerine vurulmuştu. Elini uzatip okşadı saçlarını. Aklına onu ilk gördüğü gün geldi.
4 yıl önce
Turan sandiviçinden bir ısırık alıp barana döndü.
-Bak kardeşim şu holdinglere yaptığın yatırımı benimgibi yurt dışına yapsaydın şimdi nirvanadaydık. Gel kabul et gidelim işte.
Baran elindeki su şişesini sallayıp Turana döndü.
-Turan bi sus be adam da kafa bırakmıyorsun.
-Kardeşim bak bu işte para var diyorum.
-Ya oğlum iki dakika kafa dinliyecektim sıçtın.
-Gacı dolmuş okul sen hala gelmişsin kafa dinliyecem diyorsun. Şöyle bir etrafına bak bize hayran olmayan yok.
-Bi siktiri git Turan. Dersin falan yok mu senin?
-Ne dersi yavrum be... senin yüzünden bu karizmam ile duvarın dibinde dilenci gibi oturmuşum.
-Batıyorsa...
Duvarın üstünden gelen sigara izmariti Baranın pantolonuna düşünce ikisi aynı anda ayağa kalktı.
Turan pantolonu tutup baktı.
-Yandın mı lan.
Baran etrafına bakındı.
-Oha olum kim cesaret eder koskoca Baran Keskinere içtiği sigara izmaritini atsın.
-Duvarin diğer tarafından geldi dimi?
-He kardeş ordan geldi.
Baran bağırdı.
-Kim varsa orda eceline susadığı gayet açık.
İkisi aynı anda duvara tırmanıp diğer tarafa baktılar kafasına şapka geçirmiş koşan birini görünce atlayıp kovalamaya başladılar.
Turan Baranın arkasından koşarak kahkahalar atmaya başladı.
-Kardeş kaçma gidecek yerin yok arkanda Baran Keskiner var. AHAHAHAH.
La Baran baksana tazı gibi sekiyor.
Dursana alooo.
Baran sonunda kaçan kişinin ensesinden tutup durdurdu.
-Bende bela arıyordum. Lakin benden önce sen arıyormuşsun.
Elini şapkasına atıp çıkarınca Sılanın saçları açılıp Baranın yüzüne savruldu.
Baranin kalbi ilk defa hızla çarpmaya başladı.
Sıla arkasını döndü.
Baran Sılanın yüzünü süzdü kocaman kahve rengi gözlerine takıldı gözleri.
-Kızsın sen.
Sıla kendini geri çekip üzerini düzeltti.
-Ben orada oturduğunuzu görmedim.
Baran tek kelime etmeden baktı yüzüne.
-Kusura bakmayın.
Sıla arkasına dönüp koşarak uzaklaştı.
Baran elini kalbine götürdü. Nefesi kesildiği halde kalbi niye bu kadar hızlı çarpmaya başladığına anlam veremedi.Uzanıp sılanın saçlarını koklayıp gülümsedi.
-Hayatıma hep olmadık yerde yıldırım gibi düşüyorsun. Nefesimi kesiyor kalbimi amansızca çarptiriyorsun. Seni her gördüğüm de bi kalbim olduğunu hatırlıyorum.
Yanına sokulup alnına bir öpücük kondurdu.
-Sıla seni se....
Sıla yerinde kıpraşınca Baran sustu.
Ellerini Baranın bedenine sarıp kafasını göğsüne koyup derin bir nefes aldı.
-Turan.S.B.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPUS
ChickLitAcının benliğinde nice mahpus bırakılmış kalpler, vedaların zindanın da ebediyen esir kalacaktır. MAHPUS Hayatımın ipleri kimin elinde? - Bu gece karanlığın içinde hapis kalacağım. Burası benim Mahpus'um ve hayatımın ipleri benim ellerimde.