Bölüm 22

200 7 0
                                    

Yalanlar üzerine kazınmış  tozlu yollardan nasıl  geçildiğini sadece çok sevenler bilir.
Nedeni olmayan sorular kazananı belli olmayan cevaplar doğurur. Aşk dediğin ömürlük olmalı. Yol ayrımların da sadece birbirine ait  olanlar kalır.

Baran kucakladığı sılayı yatağa uzattı.
-Zeynep Abla! Kazım! Kimse yok mu?
Kazım efendi odaya koştu
-Buyur beyim?
-Doktoru ara hemen gelsin.
-Arıyorum hemen.
Turanda baranin yanına geldi.
-Kardeşim.
Baran arkasını dönüp baktı.
-O iyi mi?
-Bilmiyorum. Doktor gelsin öğreniriz.
Baranın aklına ilaydanin söyledikleri gelince Sıla'nın elini bıraktı.
-Sen aşağı in dinlen biraz annemleri de görmüş olursun.
-Baran neyin var senin? Sanki beni gördüğüne sevinmedin.
Baran yumruğunu sıktı.
-Yok kardeşim bu aralar kafam dolu oturup konuşuruz. Çık hadi sen.
-Tamam kardeşim sen öyle diyorsan aşağıda olucam durumunu haber ver.
Baran kafasını salladı.
Doktor odaya daldı.
Bir kaç test yaptıktan sonra çantasını topladı.
-Neyi var Doktor?
-Endişelenecek bir şey yok Baran Bey eşiniz sadece güçsüz düşmüş. Bir kaç vitamin yazdım onları alsın düzelir.
-Peki teşekkürler.
-İyi günler dilerim.
-Sizede.
Adam odadan çıkınca Baran yatağa oturdu.
Sılanın yüzüne düşen saçlarını süpürdü.
Beyninde ilayda'nın sözleri yankılanıyordu, kalbi ise endişeliydi.
Kalmak için yeltenince Sıla elini tuttup gözlerini araladı.
-Baran..
Baran tekrar yatağa oturdu.
-Buradasın.
-İyi misin sen?
Baran elini çekip yataktan kalktı.
-İyiyim ben..
Baran arkasını dönüp kapıya yöneldi.
-Baran...
Kapıyı açmadan önce arkasını döndü.
-Yat bi yerde dinlen Zeynep Ablaya söylerim ilgilenir seninle.
-Senn...
Kapıyı açıp odadan çıktı.
Sıla arkasından öylece baka kaldı.
Tekrar süzüldü göz yaşları.
-Biliyor mu ki acaba gerçekleri o yüzden mi böyle davranıyor. Ben şimdi ne yapacağım.
Dizlerini çekip cenin pozisyonu aldı. Üşüyor yapayalnız hissediyordu.

Baran aşağıya inince salonda aile üyeleri ile konuşan Turanı gördü. Yanlarına geçip oturdu.
-Oğlum Turan oğlum söyledi gelin hanım düşmüş.
-Yok bir şey anne iyi uzanıyor.
-İyi bakalım. Nasıl özlemişim Turan oğlumu iyi yaptın da geldin oğlum.
Turan gülümsedi.
-Armağan annecim sanki bana ait bir şey burada kalmış gibi hissediyorum. Daha fazla dayanamayıp döndüm vallahi.
-Neymiş o öyle geride kalan?
-Bilmiyorum bende onu bulmaya geldim.
Armağan hanım güldü.
-Belkide yarenini bulmaya geldin ha kader öyledir ya oğlum.
-O kadar haklısınız ki kader ne kadar da değişik değil mi? Bugün Baran ve Sılanın evlendiğini öğrenince anladım gerçek olanın kader olduğunun.
Burcu atladı.
-Neye şaşırdın ki gerçi bizde şoktayız da  neyse? Sen nerden tanıyorsun sılayı.
-Üniversiteden tanisiyorduk.
-Hadi ya sende mi tanıyordun.
-Evet evet hatta benim arkadaşımdı Baran ile pek muhabbetleri yoktu. O yüzden çok şaşırdım ama bir şey diyim mi bizim bu asabi oğlan fena yanıktı Sılaya.
Burcunun içtiği kahve burnundan geldi.
-Ne?
Baran sadece Turanın saçmalıklarını dinliyor sesini çıkarmıyordu. Biliyordu eğer ağzını açarsa kendini tutamayacağını.
-Aaa vallahi diyorum size nasıl haberiniz olmaz. Ayakkabı numarasına kadar biliyordu. İlk görüşte vuruldu tabi ben varken söylemedi şimdi de  evlenmisler vay kardeşim vay!.
-Yaa hiç sorma Turan gitmeden önce bana o notu verdin o zaman başlamıştı.
Turan bir an gülümsemesini kaybedince bu Baranın gözüne takıldı.
-Noldu unuttun mu?
Sesindeki kızgınlık tonu hissediliyordu.
-Baran...
Sılanın salona girmesiyle sözü kesildi.
Baran yürüyen sılaya ters ters baktı.
-Dinlen dedim sana.
-Ben sıkıldım da o yüzden hava almak için bahçeye çıkacaktım.
Turan ayağa kalkıp Sılaya doğru yürüdü.
-Gel bizimle otur hiç konuşamadık seninle.
Sılaya doğru yürüdü.
-Iyisin dimi?
Baran gözlerini dikmiş Sılaya bakıyordu. Sıla tüm hucrelerinde bunu hissediyordu.
-B..be..Ben...
Turan kendisine çekip sıkıca sarıldı.
-Seni çok özlemişim. Seni görmek çok güzel. Kollarından tuttu.
-Tekrardan hayırlı olsun.
-Teşekkür ederim bende seni gördüğüme sevindim.
-Hadi gel otur.
Sıla geçip koltuğa oturdu. Baran hala tek kelime etmiyordu.
Burcu, Turan ile olan çocukluk anılarını anlatıyor ordan oraya laf açılıyordu. Sıla Baran yüzünden kafasını kaldıramıyordu. Sürekli bakışları üzerindeydi.
Turan elini Sılanın sırtına koydu.
-Sıla niye konuşmuyorsun sen normalde susmazdın.
Sonra kahkaha atıp sırtını sıvazladı.
Baran olduğu yerde kıvranıp öksürdü.
-Yorgunum ondandır.
Burcu Sılaya bakıp gözlerini devirdi.
-Fazla gereksiz söze gerek yok ondan konuşmuyordur.
Turan şaşırmış bir şekilde Burcuya baktı.
-Ahh Burcu onu hiç tanımıyorsun harikadır.
Barana bakıp gülümsedi.
-Kuzenin çok şanslı gerçekten güven bana.
Değil mi kardeşim?
-Hıhı çok şanslıyım ne de olsa o benim karım.
-Öyle. Sıla seninle uzun uzun sohbet edelim toparlan özledim seninle kahkahalar atmayı.
Sıla gülümsemeye başlayınca Baran birden ayağa kalktı.
Herkes ona baktı.
-Gel hadi.
Sıla Barana baktı.
-Hadi.
Turan atladı.
-Noldu oturuyorduk.
-Devam ederdiniz de bir kaç işimiz var bizim.
Sılanın yanına gelip elinden tutup yerinden çekip aldı.
-Keyfinize bakın.
Çekip salondan çıktılar.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin