Bölüm 28

141 3 0
                                    


Sana rağmen seviyorum seni.
Ah! kadere rağmen tutuyorum ismini.
Zehirli oklar arasından seçiyorum seni.
Hayatın zindanına rağmen özlüyorum seni.
Alıştım karanlığına sormuyorum gidişini.
Rağmen, gönlümde sadece senin ismin.
Rağmen, şiirlerim sadece senin için.
Masallarına hitaben siliyorum herkesi.
Sözlerine binayen bırakmıyorum yerimi.
Gecemi gündüze katıp bekliyorum seni.

Baran kollarının arsında olan Sılanın kokusu ile açtı gözlerini. Güneş süzülüp kumral saçların da dans ediyordu
-Nasıl bu kadar güzel olursun.
Alnına bir öpücük kondurunca Sıla da açtı gözlerini.
-Günaydın.
Sıla gülümsedi.
-Günaydın. Nasil da uyumuşum ya.
Baran yanağını öptü.
-Çok güzeldin.
Sıla utandı.
-Hayırdır  niye bu iltifatlar?
-İstediğim kadar iltifat ederim ne de olsa benim karımsın.
Sılayı kollarının arasından çıkarıp yataktan çıktı.
-Hadi kalk hanım efendi işimiz var.
Sıla yatakta doğruldu.
-Ne işi?
-Sürpriz. Diyip banyoya girdi.
Sıla kalkıp yatağı düzeltip odayı toparlayınca Baran da üzerini giyinip banyodan çıktı.
-Hadi hazırlan geliyorum ben.
-Nereye gidicez?
-Soru sormak yok şık bir şeyler giyin.
Baran odadan çıktı.
Sıla heyecanlanıp banyoya girdi.

Turan yüzünü yıkayıp havluyu alıp yüzünü kurutup banyodan çıkınca camın önünde duran Baranı gördü.
-Baran Günaydın kardeşim
Baran arkasını dönüp Turana baktı.
-Günaydın. Ayaklanmışsın.
-Aynen iyiyim.
-İyi güzel geç otur konuşalım.
İkisi geçip koltuk da oturdular.
-Ne oldu kardeşim.
Baran gömleğinin yakasını düzeltip boğazını temizledi.
-Kimdi o adamlar?
Turan bunu soracağını bildiği için rahat bir şekilde arkasına yaslandi.
-Bilmiyorum.
-Neyi bilmiyorsun?
-Kim olduklarını.
-Birileri seni ve karımı kaçırıyor hemde senin bağ evinden ve sen kim olduklarını bilmiyorsun.
-Bilmiyorum Baran bence konunun benim ile bi alakası yok bence senin yüzünden.
-O ne demek?
-Yani bence dertleri Sılaydı. Ben planlarında yoktum. Benim ile dertleri olsa seni aramazlardı ayrıca benim senin gibi düşmanım falan yok.
Baran bacağını sallamaya başladı. Dirseklerini dizlerinin üstüne koyup Turana yaklaştı.
-Sıla niye oradaydı?
-Bilmem kardeşim karına sor. Kendisi geldi yoksa korkuyor musun Sıladan?
Baran cevap vermeden öylece durdu.
Kendini geri çekip koltuğa yaslanıp omuzlarını dikleştirdi.
-Turan bir daha seni onun yanında görmeyeceğim.
-O ne demek Baran sen ne dediğinin farkında mısın?
-Bana bak gözlerimin içine bqk bi sen senin karşında Baran Keskiner var. Ben seni gözünün içinden tanırım. Bana önceden arkadaşımdı Sıla gibi mavallar okuma 1 metreden fazla yaklaşma.
-Baran...
Baran ayağa kalkıp ceketini düzeltti.
-Eski bir dostumun canını yakmak istemem ayrıca sen evimde misafirsin ve ona göre davran kardeşim.
Arkasını dönüp odadan çıktı.
Yatak odasına gitti.
Sıla aynanın karşısında giydiği elbisenin fermuarını çekmeye çalışıyordu.
Baran arkasından yaklaşıp beline sarıldı.
Sıla bir an  korkup arkasını döndü.
-Baran!
-Korktun mu?
-Hayır bir anda gelince..
Baran tekrar sırtını çevirip saçlarını itip elbisenin fermuarını çekip omuzuna bir öpücük kondurdu.
-Çok yakışmış.
-Teşekkür ederim.
Sılanın elini tuttu.
-Hadi çıkalım.
Sıla çantasını aldı odadan çıktılar.
Koridorun karşısından gelen Turan ikisine baktı. Baranda Turana bakıp elini Sılanın beline koydu.
-Gel canım.
Birlikte merdiveni inince kahvaltı da olan üyeleri de onları görünce baktılar.
Baran Sılanın elinden tutup yanlarına gitti.
-Biz dışarıda kahvaltı yapacağız size afiyet olsun.
Burcu daha konuşmaya kalkışmak için ağzını açınca annesi elini sıktı.
-Afiyet olsun.

Baran ve Sıla birlikte el ele restoranta girdiler. Onları karşılamak için hemen garson yanlarına koştu.
-Günaydın Baran Bey hoşgeldiniz.
-Teşekkür ederiz.
Kadın Baranın ve Sılanın montlarını alıp masalarını gösterdi.
-Tekrar hoşgeldiniz efendim. Ne alırdınız?
Sıla Barana baktı.
-Sen bilirsin.
Baran garsona döndü.
-Her zamanki kahvaltıdan olsun. Fakat yumurtayı soymadan getirin.
-Nasıl efendim?
-Yumurtayı diyorum soymadan getirin. Eşim elleri ile soyacak.
Kadın Sılaya baktı.
-Evlendiniz mi?
-Evet.
-Tebrik ederim efendim ben bilemedim kusura bakmayın kusursuz bir kahvaltı olacak merak etmeyin.
Baran kafasını salladı garson uzaklaştı.
Sıla manzaradan ayaklarının altında duran İstanbulu izledi.
-Biliyor musun bu şehiri hiç böyle görmemiştim değişmiş.
-Değişti.
-İnsan kendini bir yere ait hissedemez ya Baran bu şehir benim için öyle asla içine sığamıyorum.
Baran Sılaya baktı.
-Burda büyüdün ama..
-Evet burada büyüdüm ya da büyümek zorunda kaldım. Keşke secebilseydim  büyüyeceğim yeri.
Baran Sılanın elini tuttu.
-Neden böyle konuşuyorsun severdin sen İstanbulu?
-Sevdiğimi sanırdım dönünce anladım ki hiç sevmemişim burası yalan gibi hissettiriyor. Bir gün buradan gidelim olur mu?
-Gidelim.
Sıla gülümsedi.
-Şaka yapıyorum ya.
-Yapmıyorsun. Birtanem benim her şeyim senin istediğini yap nereye istersen oraya gideriz.
-Çok geç gitmeyelim olur mu? Yakın zamanda olsun burada kalmak istemiyorum.
Baran tamam anlamında salladı kafasını.
Baran yanlarından geçen garsona seslendi.
-Bi baksana.
-Buyrun efendim.
-Bizim fotoğrafımızı çeker misin?
-Olur tabi.
Baran telefonunu çıkarıp adama verdi.
-Baran niye çekiyoruz. Dedi Sıla
-Anı olarak kalsın bugün çok güzel gözüküyorsun bunu ölümleştirmek lazım.
Kameraya bak hadi çene yapma.
Ikiside gülümseyip kameraya poz verdi.
Adam telefonu tekrar barana verdi.
-Bakim nasıl olmuş.dedi Sıla.
Baran kapatıp masaya indirdi.
-Aaa niye vermiyorsun?
-Silersin çünkü Sıla güzel çıkmadım diyeceksin biliyorum ben senin huyunu olmaz.
-Baran versene ya silmiyeceğim.
-Yalan söyleme...
Sıla telefona uzanınca Baran da tuttu telefonu ikisi çekmeye başladığı sırada telefon çalmaya başladı.
Baran ekranına baktı arayan İlaydaydı.
Baran telefonu çekip kapattı. Sıla bu hareketinden şüphelendi.
-Ne oldu?
-Yok bir şey.
Telefon tekrar çaldı.
-Açsana önemli demek ki.
-Selim arıyor. Arar arar kapatır.
-Ya sanki taş taşıyorsun aç işte.
-Öf Sıla iş konuşacak işte başka bir şey olsa kendisi halleder zaten tek derdi iş onun.
Telefon tekrar ısrarla çaldı.
Sıla arkasına yaslandı.
-Sen yoksa..
-Ne?
-Beni aldatıyor musun?
-Ne?
Baran Sılanın yuz ifadesinin hala ciddi olduğunu görünce güldü.
-Şaka yapıyorsun değil mi?
-Yoo gayette ciddiyim ben. Sen bi afalladın sanki.
Baran öylece baktı.
Sıla gülümsedi.
-Şaka yapıyorum canım sende.
-Çok komik.
Kahvaltı gelince ikisi daha konuşmayıp yemek yemeye başladılar. Baranın kulağında Sılanın sözleri tekrarlanip durdu sonra aklına nasıl da kötü hissettiği geldi.
Anladı o zaman Sılaya attığı her suçun, her söylediği sözün ne kadar canını yaktığını.
-Nasıl bu kadar güçlü olabilirsin?
-Ne?
Sıla elindeki yumurtayı Baranın tabağına bıraktı.
-Ne diyorsun Baran?
Baran derin derin baktı.
-Nasıl diyorum bu kadar güçlüsün sen nasıl her şeyin üstesinden gelebilirsin?
-Sadece yumurta soydum abartma.
Baran gülümsedi.
-Afiyet olsun.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin