Bölüm 12

521 12 0
                                    

Dünde hapsolmak bu günü yok saymak demektir. Dün yelini alıp giderde bu güne kalanlar geleceğe adimlayacak olanlardır.
Bir pusula, bir kuş veya bir kader gibi yön aldığın zaman doğru insan ve doğru yer olmak için çabala.

Baran başını Sıla'nın boynuna koymuş göz yaşlarını onun atmayan göğsüne akıtıyordu. Söylemediği, söylemek istediği çok şey vardı fakat geç kalınmış olan bugün kadere yenikti.
-Sen yoksun. Hep yoktun fakat dünyanın başka bir ucunda yaşadığını bilmek nefes aldığını bilmek bu narin bedenine rüzgar yelinin değdiğini bilmek bile nefes almamı sağladı. Şimdi nasıl nefes alırım.
-Si...Sıla.
Sıla boğazına kaçan toprağı öksürüp olduğu yerde derin derin nefes alıp kıvranmaya başladı.
Baran bir telaşla yere yatırıp başını avuçlarının arasına aldı.
-Sıla! Sıla iyisin iyisin sakin ol.
-Be.. Ben.
-Şhhhhh. Geçecek yorma kendini.
Kucaklayıp arabaya doğru koştu.

Baran kucağında yarım yamalak gozunu dahi açamayan Sıla ile hastane kapısından koşarak girdi.
-Doktor! Doktor yok mu buraya bakın acil o ölüyor.
Etraftaki hemşireler hemen koşarak sedyeyi getirdiler.
-Beyefendi lütfen sedyeye bırakın.
Baran kollarının arasından sedyeye bıraktı Sılayı.
Ardından hemşireler acil kapısından geçip gitti.
Baran ise sadece ardında kaldı.

-Baran oğlum.
Gelen ses annesine aitti. Baran oturduğu duvar dibinden kalktı.
-Anne sizin ne işiniz var burada
-İyi mi o sen iyi misin biz çok korktuk yüreğime inecekti oğlum.
-Sakin ol anne iyiyim ben onada müdahale ediyorlar.
-Tamam yavrum tamam geçecek.
Baranin kolundan tutup birlikte sandalyeye oturdular.
Baran gelen diğer aile üyelerinin de görünce ayağa kalktı.
-O bi çıksın hastaneden ben hepinize ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Siz kimsiniz ki benim sözümün üstüne iş yapıyorsunuz ha! Siz kimsiniz ki Baran Keskinerin karısına dokunuyorsunuz.
Halası atladı.
-Baran oğlum affet ben Burcunun yanına bırakmam bunu.
-Hala!
Gözleri dönmüştü.
-Hala! Adam edeceksiniz çocuklarınızı Amca! Sende konuş bekirle elimi ona sürersem hiç iyi olmaz.
-Bekir mi?
-Yaa Bekir. Biri karımı kaçırır biri diri diri toprağa gömer Siz kimsiniz siz hayırdır ne zamandan beri benim lafımın üstüne iş yapılıyor mafya mısınız siz.
Size başından beri söyledim o benim karım ve kızımın annesi ona göre ayağınızı denk alın canlarını yakanın canını yakarım.
Armağan hanım sakinleştirmek için sarıldı barana.
-Oğlum yavrum sakin ol konuşulur bunlar sonra.
Kapı açılıp doktor yanlarına yaklaştı.
-Hanım efendi neyiniz oluyor?
-Benim eşim kendisi iyimi doktor?
-İlk müdahalesi yapıldı. Ciğerleri oksijensiz kalıp karbondioksite fazlasıyla maruz kalmış. Vücudunda  da çok fazla darp izleri var yaralari temizlendi fakat iç kanama olasılığı için tetkikler yapılacak şuan hayatı riski devam ediyor.

Yoğum bakıma alınan sılanın yanına girdi Baran.
Yanında diz çöküp saçlarını okşadı.
-Sıla iyi olacaksın söz ver bana uyanacaksın. Elini cebine koyup evlilik yüzüğünü çıkarıp parmağına taktı.
-Güçlü ol ben yanındayım. Uyanacaksın ve bir daha kimse sana dokunamayacak.
Baran yoğum bakımdan çıkınca koridorda Zeynep ve kucağında Alaz ile bekledigini gördü.
-Zeynep Abla niye geldin. Hem onu niye getirdin.
-Beyim Sıla Alazı hissederse uyanır diye düşündüm.
-Alaz mı?
-Alaz ya gelin hanım söyledi ismini siz koymuşsunuz.
Baran kafasını sallayıp aldı Alazı kucağına.
-Merak etme meleğim o bizi birakmayacak.
Gündüz karanlığa karışmış herkes Sıladan gelecek güzel haberleri bekliyordu. Baran dışarıya çıkardığı Alaz ile aile üyelerinin yanına geldi.
-Hadi siz eve gidin haber alınca söylerim ben burdayım.
- Tamam Baranım sen bizi habersiz bırakma.
Zeynep Alazı almak için yaklaşınca:
-O benim ile kalacak.
Aile üyeleri hastaneden ayrıldılar.

O günün üstünden günler geçmiş Sıla hayati tehlikesini atlatsada hala uyanmamıştı. Baran Alaz ve kendisine hastanede bir oda ayarlayıp Sıla 'nın yanında  günlerce kalmışlardı.
Baran doktorun kapısını çalıp içeriye girdi.
-Buyrun Baran Bey oturun.
-Günler oldu iyileşiyor dediniz fakat uyanmadı hala üstelik hala yoğum bakımda.
-Endişenizi anlıyorum efendim. Dediğim gibi kendisi iyileşiyor şuan önlem için yoğum bakımda gözlerini açsın o zaman daha iyi bir sonuç alicaz.
-Uyandırmak gibi bir şansımız yok mu?
-Kesinlikle hayır bekleyeceğiz.
Biliyorsunuz kaburgasinda ki küçük kırığa müdahale edildi şükür ic kanaması yok ama çok fazla darp edilmiş. Ayrıca kolunda ve bileğinde de çıkık var illaki uyanacak metanetinizi koruyun.
Baran doktorun yanından çıkıp yoğum bakıma gitti.
-Baran!
Arkasından seslenen adama döndü.
-Selim.
-Nasılsın kardeşim.
-Bekliyoruz. Yapacak bir şey gelmiyor elimden.
-İyileşecek inşallah. Bekiri ne yaptın?
-Bilmiyorum ayrılmadım ki hastaneden ortalıkta yok zaten bir yere sinmistir. O çıksın halledicem hepsini.
-Sakin ol  sen karınla ilgilen o işi bana bırak.
-Tamam.
-Bebekte mi burda?
-Alaz mı?
-Alaz.
-Hıı ismini koyduk.
-Hayırlı olsun. Onu niye eve götürmedin.
-Kalsın Sıla hisseder onu. Hemşireler ilgileniyor zaten.
İkisi saatlerce sohbetine devam ettikten sonra Selim hastaneden ayrıldı.

Baran yoğum bakım ünitesinin önündeki koltuk da uyuya kalmıştı.
Koşuşturma sesleriyle uyandı. Doktorların sılanın yanına koştuğunu görünce camın önüne geçip odaya baktı. Bir sürü doktor başında dikilmiş kalbi duran Sılaya müdahale ediyorlardı.
-Sıla! Ne oluyor? Sıla!
Bir doktor diğerine kafasını olumsuz şekilde salladı. Baran korkan gözlerle baktı yüzlerine.
-Hayir! Hayır gitme Sıla gitme!
Hemşire beyaz çarşafı yüzüne örtünce Baran olduğu yerde düştü.
-Sılaa!
-Beyefendi beyefendi! Uyanın!
Baran yattığı yerden sıçradı.
-Sıla!
Hemşire yüzüne gülümseyen bir ifadeyle baktı.
-Kabus gördünüz.
-O nasıl. Ben... Ben..  kabus..
-Sakin olun eşiniz uyandı.
-Ne?
oturduğu yerden kalkıp camın önüne koştu.
Gerçekten de Sıla gözlerini açmış ona bakıyordu.
-Allahım şükürler olsun.
Derin bir oh çekti.
-Daha yeni uyandı. Sakin olun onu odaya alacağız sonra görebilirsiniz.
-Burdayım. Teşekkür ederim gitmediğin için.

Baran kucağında Alaz ile Sıla'nın odasının kapısını araladı. Sıla camdan dışarıya bakan gözlerini ona çevirdi. Göz yaşları akmaya başladı.
Baran yanına yaklaşıp Alazı gösterdi.
Sıla tek kelime etmeden ikisine bakmaya devam etti.
-İyi misin?
Cevap vermedi.
Alaz ile birlikte sandalyeye oturdu.
-Biz seni çok bekledik. Korkuttun.
Yine cevap yoktu.
-Biliyorum çok Korktun ama merak etme ben burdayım hepsi geçecek.
Sıla nefretle baktı gözlerine.
-Sen varken ben her daim korkacağım. Sen hayatımı mahvettin.
Baranın gözleri dolmaya başladı.
-Anlıyorum seni. Bunları sonra konuşuruz yorma kendini.
Sıla kafasını diğer tarafa çevirdi.

Sıla Yatakta Baran ise koltukta uyuya kalmıştı. Alazın ağlama sesiyle ikiside uyandı. Baran ne kadar uğraşsa da onu susturmayı başaramadı. Sıla sessizliğini bozdu.
-Acıkmış olmalı hemşirelere söyle karnını doyursunlar.
Baran kapıya çıkıp bir hemsireyi çağırdı.
Hemşire odaya geldi.
-Annesi acıktığını söylüyor bi türlü susturamadım.
-Hayır beyefendi eşiniz bebeğinizi emziremez.
Ikiside kala kaldı.
-Hayır siz doyurun diye söyledim.
-Haaa annesi emzirmek istedi sandım ben.
Alazi kucaklayıp odadan çıktı hemşire.
Baran koltuğa oturup Sılaya baktı.
-İyi misin?
-Sanane.
-Sıla.
-Sesini duymak dahi iğrenç çık şu odadan.
-Sıla yapma böyle.
-Baran git lütfen.
Baran ayağa kalkıp yanına yaklaştı.
-Özür dilerim ben seni koruyamadım.
Sıla ağlamaya başladı.
-Kimden koruyamadın kendinden mi yoksa beni öldürmek için can atan ailenden mi kimden?
Elini tuttu.
-Bana bak yanındayım.
-Sen yanımdayken nefes dahi alamiyorum anlasana.
-Ben...
-Ben senden nefret ediyorum Baran. Ve bunun suçlusu sensin. Şimdi git burdan.
-Sıla.
-Defol!
Paçanızdan hiç düşmeyen acılar, gerçekler, hasretler ve nefretler bir şairin eksik kalan  mısralarındaki gibi yapayalnız bırakır sizi.



S.B.
(Beğenip yorum yapmayı unutmayın canlarım (

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin