Bölüm 44

156 4 1
                                    

Herkes gider mi?

Ömer merdivenleri indikten sonra  karşısındaki masada oturan müjdenin yanına gitti.
-Müjde hanım.
Kadın gözlerini bilgisayardan çekip gözlerindeki siyah çerçeveli gözlüğü aşağıya indirip Ömere baktı.
-Buyrun hocam.
-Bu yapılacak partinin listesini kim tutuyor.
-İsim listesi mi?
-Evet.
-Müdür yardımcısı İbrahim hoca.
-Anladım. Dedikten sonra Müjdenin yanından ayrılıp yan tarafındaki odaya girdi.
-Kardeşim.
Büyükçe masada oturan omerin yaşlarında uzun boylu zayıf güleç yüzlü adam Ömere baktı.
-Hocam
Ömer geçip önündeki koltuğa oturdu.
-Müsaitsin değil mi?
-Evet evet noldu?
-Bu parti listesi sendeymiş.
-Hee bende- bıyık altından güldü- sen hayırdır.
-Bir isim eklemem lazımda
-Oooo hayırdır.
Ömer saçlarını kaşıdı.
-Bir arkadas ya partide eşlik edecek bana.
-Eyübün dedikleri doğru yani.
Ömer şaşkın bir şekilde adama baktı.
-Yuh!
Adam kahkaha attı.
-Eee Eyüp bu bilmiyor musun? Çocuğundan yaslisina herkes öğrendi çoktan. Onu bırak da doğru mu?
-Yok abi olsa söylemez miyim?
-Hmm Oluru var mı?
-Nasip. Sonra gülüştüler.
-Güzel. Soyle bakalım adını.
-Sıla.
-Soyadı?
-Sıla yaz sen sadece.
-Hayırdır.
-Benimle gelecek zaten onemi yok
-Sanki mit görevlisi getiriyor partiye.
-Sır gibi bir şey zaten bende kim olduğunu bilmiyorum.
Adam kaşlarını çattı.
-O ne demek?
-Karışık ya baya hemde çözülemeyecek kadar karman çorman benimde aklım almıyor zaten.
-Ömer.. Adam uyarıcı bir ses ile devam etti.
-... bak senin böyle huyların yoktur, bir sıkıntı varsa söyle bende tanımıyorum ne demek?
-Tanıyorum  abi o anlamda söylemedim de işte bazen yarım yamalak oluyor.
Yerinde kıvranıp adama önemli bir şey söyleyecekmiş gibi yaklaştı.
-Çok değişik biri yani ne kadar tanısam da her sabah başka biri oluyor.
-Kişilik bozukluğu gibi mi?
Ömer gülümsedi.
-Ya İbrahim hocam ne alaka ya ben ne diyorum sen ne anlıyorsun.
-Oğlum hergun başka biri ne demek o zaman.
-Bosver valla.
-Konuşsana.
Ömer yerinden kalkıp derin bir nefes aldı.
-Bir ton isim var hadi sana iyi çalışmalar.
-Ömer!...Şşt
Ömer arkasına bakmadan odadan çıktı.

Ömer kendisini Dershanenin dışına atıp uzunca boydan boya sokakta bir şey arıyormuş gibi gözlerini gezdirdi. Karşısındaki mavi renkli kırtasiye dükkanın önündeki kitap raflarınin arasından çıkan beş karış gri tüylü yavru kedi Ömeri görünce miyavlayarak Ömere doğru koştu.
-Hah! Buradasın
Ömer ayaklarının önüne gelen kediyi ellerinin arasına alıp havaya kaldırdı.
-Duman.
Kedi adını biliyormuş gibi miyavladı.
Ömer mutlu olmuş bir şekilde
-Nerdeydin sen? Diye konuşmaya devam etti.
Sonra Dershanenin önündeki tabureye oturup kucağına aldığı kedi ile konuşmaya başladı.
-Bazen kendime bile tarif edemediğim şeyleri başkalarına günlerce anlatmak istiyorum. Bazense benden başka kimsenin hiçbir şey bilmesini istemiyorum bir sır gibi bir nadide inci tanesi misali saklıyorum içimde.
Duraksayip kendisini anlamadığını bildiği kedinin gözlerinin içine baktı.
-Öff tamam yakalandım Siladan bahsediyorum Evet tamam.
Sonra gülümseyip devam etti.
-onu bende tanımıyorum mesela bu duygularıma da bir isim veremiyorum gerçekten sevseydim bunca sene aramaz mıydım diye  düşünüyorum sonra ondan başkasının kalbimi böyle attırmadığı geliyor aklıma.
Ya sıkılırsam ya bunların hepsi sadece bir hevesten bir aralar yükseldiğim kızı tekrar gördüm diye bir arzudan ibaretse.
Onu kimsenin göremeyeceği bir yerde ömrümün sonuna kadar tutmak isterken bazen alnımın tam ortasına onu sevdiğimi yazıp herkese göstermek istiyorum.
Belkide bende şuan kalbim ve aklım arasında gidip geldiğim için bu ikilemleri yaşıyorum.
Gerçekten de böyle mi oluyor her şey aşk bu mu?
Hiç tanımadığın bir insanı yıllar sonra hala ilk günkü heyecanla sevebilmek mi?
Eğer ki aşk bu ise ne kadar da güzel lakin eğer ki aşk bir hevesten ibaret  ise ne kadar da nankör ve zalimce.

Sıla elindeki iki kiyafeti aynaya doğru tutmuş süzüyordu.
Biri koyu renklerde mini bir elbise iken diğeri balık ince askılı sırt ve göğüs dekolteli açık hâki bir elbiseydi.
Elindeki siyah elbiseyi seçmiş gibi kafasını salladı.
-Özendiğim çok da belli olmasın.
Oysaki az buçuk köşede duran parasını bu iki elbiseye harcamıştı.
-Yani var ya tam bir salağım ne isim varsa orada zaten.
İki elbiseyide yatağın üzerine atıp kendisinide yere attı.
-Sıçayım böyle işin içine ben bir yere gitmek istemiyorum.
Belkide yakın bir kız arkadasi olsaydı sabah erkenden uyanıp akşama kadar birlikte hazirlanirlardi ya da bir kız kardeş ama kimsesi yoktu. Öyle değil mi bazen en zor anımızda yetişen arkadaşlıklar dünyada bir nebze cenneti yaşamak gibi.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin