Bir yudumluk sevgide zehir olan şaraplar gibi aşk. Bir soluk da akan zehir gibi yaşamak. Nicelerine yuvasız kalmış kalpler, nasıl başladığı önemli olmayan nasıl son bulduğu belli olan bedenler. Zehir bu dünyaya.
2 hafta sonra
Baran bomboş kalan yüzük parmağının anlamsızlığıyla ovdu yüzük parmağını. Oturduğu sandalyeyi güneşe çevirip elini havaya kaldırdı. Bir kaç haftalığına taktığı yüzük iz edinmişti bedeninde. Yüreğindeki boşluk hiç bir şeyin yerini tutmuyordu. Artık nefes almak zehir gibi yaşamak mahpus gibi geliyordu.
Kapı çaldı.
-Gel.
Kahya kapıyı açıp odaya girdi.
-Beyim emrettiginiz gibi aile üyeleri sizi salonda bekliyorlar.
-Tamam. Çık sen.
Oturduğu yerden kalkıp elini kalbine koydu. Bomboş atıyordu. Anlamsız, faydasız.
Odadan çıkıp salona indi.
Aile üyeleri onu görünce aralarindaki fısıldamaları bitirdi.
Baran geçip baş koltuğa oturdu.
Armağan hanım:
-Söyle Baranım bize ne diyeceksin.
Herkes tıpkı Armağan hanım gibi onu izliyordu.
Baranin kalbinden duyulmayacağını bilsede bir dua geçti.
'O geri dönse şimdi.'
-Biliyorsunuz daha önce Burcu ile nişanlıydık.
Burcu olduğu yerde kıvrandı.
-Evet
-Kardeşimin emanetinin sözünü tutacağım.
Bir evlilik yaptım yanlıştı, konu bu değil o artık bitti.
Yutkundu. Boğazı düğüm düğümdü.
Söyleyeceği her söz dilinde zehirdi.
-Söylesene oğlum.
-Boşanma gerceklestikten sonra...
Kapının zili çaldı.
Ayakta duran Zeynep kapıyı açmaya gitti.
Herkes o tarafa döndü.
Kadın kapıyı açtıktan sonra Sıla içeriye girdi.
Herkes şaşkın bir şekilde ayağa kalktı.
-Sen..
Sıla merdiveni inip salonun ortasında dikildi.
-Niye şaşırdınız evime döndüm.
Yüzündeki soğuk tavır ürkütücüydü.
-Sevgili eşim beni özlemedin mi?
Baran donduğu koltuktan ayağa kalktı.
Sıla kollarını açtı.
-Sarılmayacak mısın?
-Nn..Ne işin var senin burada?
-Ne demek ne işin var evime döndüm.
Elini havaya kaldırıp yüzük parmagini gösterdi.
-Unuttun mu evli olduğumuzu.
Sonra baranin parmağına baktı.
-Unutmuşsun belliki yüzüğün nerede?
Yoksa üstüme kuma mı getireceksin?
Baran sılaya doğru yürüdü.
-Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Gittin sen.
-Yoo gitmedim burdayım bak. Niye gideyim ki sen buradaysan bende buradayım. Sen ve kızımızı asla bırakmam.
Baran dili tutulmuş gibi konuşamadı.
Sılanın kolundan tutup arkasından cekistirdi.
Sıla ev halkına döndü.
-Hep böyle işte.Yatak odasına çıkınca Sıla kolunu çekti.
-Ne oluyor sana?
Baran kolundan tutup sıktı.
-Ne işin var senin burada neyin peşindesin.
-Hiç bir şeyin kocacım evime döndüm. Tamam kızgınsın biliyorum ama sensiz yapamadım.
-Sıla!
-Hiç kızma bana beni bulman için çok bekledim sen gelmeyince ben döndüm işte.
Seni terk etmedim.
-Salak mısın kızım sen elimde kalacaksın defol git şuradan!.
-Ne? Git mi? Hayır hayır hiçbir yere gitmiyorum. Benim yerim burası. Benim senden başka kimsem yok ki.
Baran kolunu bırakıp odanın içinde gezdi ardından odanın ortasındaki sehpaya tekme atıp devirdi.
-Sen ne yapmaya çalışıyorsun ne istiyorsun? Bıraktım ben seni niye geri döndün?
-Küçük bir tatil gibi düşün.
Baranin gözü dönmüştü.
-Tatil mi?
Tekrar gelip sılanın iki kolundan tutup sarstı. O sarstikca sıra geriye doğru çekildi.
-Sıla!
Sılanın ayağı kayinca yatağın üzerine ikiside düştü.
Bir kaç dakika öylece kaldılar.
Sıla gülümsedi.
-Beni çok mu özledin?
-Ne?
-Daha hava kararmadan böyle davranıyorsan belliki çok özlemişsin. Ama olmaz daha kızımızı görmedim. Daha aile üyelerine merhaba bile demedim. Sonra..
Baranı üzerinden itip yataktan kalktı.
Baran anlam veremiyordu. Gözlerini kocaman açmış sılaya bakıyordu.
-Sen ne dediğinin farkında mısın?
-Evet canım.
Aynanın karşısına geçip kendini düzeltti.
-Ayrıca o yüzüğünü de tak yoksa sonra kötü olur. Alaz nerde onu özledim.
Baran Yatakta oturmuş onun saçma sapan hareketlerini izliyordu.
-Doğru yq babaannesinin yanındadır. Ben gidip alayım.
Kapıya yönelince Baran kolundan tuttu.
-Hiç bir şey olmamış gibi elini kolunu sallayıp buraya girip boktan hareketler yapabileceğini kim söyledi sana.
Sıla diğer elini Baranın eline koydu.
-Sakin ol canım kızgın olduğunu biliyorum ama affetmeyeceğim kendimi. Hı Tamam mı?
Kolunu çekip odadan çıktı.Baran aşağıya inince tüm ev halkı ona yöneldi.
-Oğlum onu hemen kovuyorsun.
-Anne sakin ol.
-Baran..
-Amca sakin olun bende ne olduğunu anlamış değilim. Önce bi derdini öğrenelim sonra.
Burcu olduğu yerde oturdu.
-Onu öldüreceğim.
-Burcu!
-Ne Baran ha ne? Onun yüzünden ne halde olduğumuzu görmüyor musun? Bana onu savunma sakın.
-Sen karismayacaksın duydun mu? Biriniz bile ben halledicem. O gidecek bu evden.
Gitmek mi hayır gitmek baranin isteyeceği son şeydi. Peki ne yapacaktı. Kendiside bilmiyordu. Sanki bambaşka bir insan gelmişti.
Sıla kucağında Alaz ile birden salona girdi.
-Merhabalar. Sohbetinizi bölüyorum ama beni öldürme planlarınız bittiyse. Kızımla mutfakta yemek yapacağım acıktık.
Bir isteği olan yoksa müsaadenizle.
Kimse tek kelime edemiyordu.
Armağan hanım koşarak önünde dikildi.
-Bana baksana sen hemen torunumu bırak ve defol buradan.
-Armağan annecim nereye gideyim ben oğlunuzun karısıyım. O da benim kızım.
Armağan dayanamayıp tokat atmak için elini kaldırınca Baran tuttu elini.
-Anne!
-Bırak Baran bırak ki ona yerini göstereyim.
Sıla gülümsedi.
-Armağan annecim lütfen benim bu evin diğer hanımı olduğumu unutmadan konuşun.
Baran arkasını dönüp sılaya gözlerini büyüttü.
-Bakma bana öyle önce o dursun.
Mutfağa doğru yürüdü.
-Akşam yemeğinde görüşürüz.
Zeynep koşarak araksindan mutfağa gitti.
-O hemen gidecek buradan duydun mu Baran hemen.
-Anne. Ben halledicem dedim. Odanıza çıkın hemen.
Herkes salondan ayrılırken Bekir Baranin yanına geldi.
-Kuzen.
Baran ters ters baktı.
- onun işini bana bırak.
-Bana bak Bekir. Karıma elini sürme. Duydun mu?
-Baran o kahpeyi tekrar aramıza koyarsan bende durmam.
-Bekir! Defol git şuradan elimi sana sürmeyeyim.
Bekir söylene söylene yanından ayrıldı.
Baran mutfağa doğru yürüdü.
Kapıdan sılaya baktı.
Alazı bebek sandalyesine oturtmuş ona şarkılar söylüyor bir yandan yemek yaparken diğer yandan dans ediyordu.
Sıla Alazın burnuna vurdu:
-Güzel kızım annen döndü. Seni asla bırakmayacak. Her şeyi değiştireceğim.
Baran yumruğunu sıkıp Alazın kahkalqrına baktı. Gözleri doldu. Sonra Sıla'nın mutlu yüzünü izledi
-Derdin ne senin niye döndün bu sefer benden ne alacaksın beni bu dipte gittikçe batırıyorsun.
Sıla ne kadar yemek hazırlasada kimse masaya gelmemiş. Baran ise evde yoktu. Sıla yemeklerini yiyip Alazı kucaklayıp odasına çıktı.
Alazı uyuttuktan sonra camın önüne geçip yıldızlara baktı.
-Merak etme anne iyiyim.
Goz yaşları akmaya başladı.
-Her şeyi halledicem, artık kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Sonra baranin gelen arabasını gördü. Camın önünden çekilip banyoya girdi.Baran arabada dakikalarca durdu, ne yapacağını ne olduğunu bilmiyordu. Arabadan inip eve girdi.
Masayı toplayan Zeynep hanıma baktı. Sonra merdivenleri çıktı. Kapının önüne gelip durdu.
-Offf! Offf be Sıla canını yakmam için sürekli niye olay çıkarıyorsun ki.Seni Azad etmiştim niye döndün ki? Gerçekten döndün mü?
Kapıyı açıp odaya girdi. Sıla yoktu. Hayal miydi döndüğü diye düşündü.
Bir rüya mıydı herşey?
Beşikte uyuyan bebeğe doğru yürüdü.
-Sen buradasın o nerede ?
Banyonun kapısı açılınca Baran arkasını döndü.
Kapıdan çıkan sılayı izledi uzerinde saten beyaz bir gecelik ve onun üzerinde de önünü bağladığı sabahlık.
Baran ağzı açık bir şekilde onu süzdü. Hayal gibiydi. Yutkundu. Sıla Barana doğru ilerleyip önünde durdu. Gözlerinde ki kararlılık bambaşka bir Sıla olduğunu haykiriyordu.
-Ss..Sen?
-Niye öyle bakıyorsun? Beğenmedin mi?
Sabahlığının iplerini açtı.
Baran öylece izliyordu.
İki eliyle baranin vücudunu sarıp kafasını göğsüne koydu. Ellerini kışkırtıcı bir şekilde belinde dolandırdıktan sonra kafasını kaldırıp Baranın kulağına fısıldadı.
-Bana eşlik etmeyecek misin?
Sonra kendisinden ayrılıp. Üzerindeki sabahlığı omuzlarından indirdikten sonra yere bıraktı.
-Yapma!
Dakikalar sonra Baranın dudaklarından çıkan tek kelime buydu. Onu istiyordu ve istemiyordu.
Sıla baranin ceketini tutup üzerinden çıkardı.
-Ben senin karın değil miyim? Bana dokunmayacak mısın?
Sonra gömleğinin düğmelerine yöneldi.
Baran iki kolundan tuttu.
-Dur!
Gözlerinin içine baktı.
-Derdin ne senin?
-Kocamı istiyorum. Yoksa sen istemiyor musun? Sadece gerçek karı koca olmamızı istiyorum.
-Beni böyle kandıramazsın kendini ucuz hallere düşürme.
Kollarını bıraktı.
-Git üstünü giy sonrada defol git bu evden.
Sen kimsin ki beni kandıracağını sanıyorsun. Bittin artık sen Sıla Batur bittin.
-Baran...
Baran elini tutan sılayı yere itip odadan çıktı.
Sıla burkulan bileğini tuttu doğrulup yatağa yaslandı.
-İstediğin kadar kaç hiçbir yere gitmeyeceğim ve sen benden vazgeçemeyeceksin. Sana kendimi vaad ediyorum bundan sonra benden baska gidecegin benden baska kimsen olmayacak. Evet Sıla Batur öldü, artık sadece Sıla var.
Ve ben her geçen gün kalbine ve ailene sineceğim. Sonra yaptıklarınızın bedelini acılar içinde ödeyeceksiniz. Ben Sıla olarak söz veriyorum ki Keskinerleri ölüp ölüp dirilteceğim. Ecel gibi kabusunuz olacağım.S.B.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPUS
Literatura FemininaAcının benliğinde nice mahpus bırakılmış kalpler, vedaların zindanın da ebediyen esir kalacaktır. MAHPUS Hayatımın ipleri kimin elinde? - Bu gece karanlığın içinde hapis kalacağım. Burası benim Mahpus'um ve hayatımın ipleri benim ellerimde.