Bölüm 23

218 7 0
                                        

Kabul etmek lazım geçiyor zaman. Dinmez dediğimiz acılar diniyor bitmez dediğimiz günler bitiyor. Şimdiki sendelememiz eski günlere dönmemek için verilen bir mücadelenin izleri. Gün geçtikçe hem aynı yatak da hem aynı anda iki yabancı olur insan şimdi her şeye rağmen uzaklara savrulma zamanı.

Sıla gözlerini Baranın kollarının arasında açtı. Sanki yeniden onun ellerinin arasında doğmuş gibi gönlü huzur bulmuştu. Sonsuza dek onun ile yaşamayı diledi. Sıcacık teni kıştan onu korumak için varmış gibiydi.
Parmaklarını sakallarına değdirdi.
Onlara böyle gizli dokunmanın haksızlık olduğunu hissetti.
-Yağmur gibisin kurak gecemde, bir anda gelen bir yudum su serap görmüş gönlüme.
Bir şey söyle ki uzak durmayalım böyle teslim olalım ürkekligimizde. Böyle kaçma benden.
Baran kolunu sardı Sılanın beline kendine çekip sarıldı.
Sila gözlerine baktı.
-Uyuyor mu gerçekten.
Sılanın vücudu alev almaya başladı.
-Şeytana uyucam simdi. Niye dudaklari bu kadar yakın bana Off. Vicdansız.
Baran uykusunda mırıldanmaya başlayınca Sıla uyanacağını anladığı için kapattı gözlerini.
Baran kollarının arasında olan Sılayı görünce afalladi.
Yutkundu.
-Niye bu kadar sıcak..
Sıla gülememek için kendini tuttu.
Baran kendisine yanaşınca hemen açtı gözlerini. Baran bunu beklemediği için öylece kaldı.
Sıla yüzüne bön bön baktı.
-Günaydın.
-Günaydın.
-Uyanmışsın.
Baran cevap vermedi.
-Kalkicam da..
-Kalk.
-Bırakırsan kalkabilirim.
Baran kollarını çekti.
Sıla güldü.
-Huysuz kedi hep suratsız.diye mirildanip banyoya girdi.
Sıla duş alıp üzerini giyindi.
Çok acele etmiyordu, Baran genelde uyandigi gibi odadan çıkıp gidiyordu. Kapıyı açınca Baranın hala odada olduğunu gördü.
-Burda mıydın ben gitmişsindir diye...
-Seni bekliyorum sabahtan beridir.
-Kusura bakma benim hatam.
-Neyse hadi kahvaltıya inmemiz lazım.
-Ne? Kahvaltı mı ben ne zamandan beri iniyorum anlamadım?
-Çok konuşma hadi.
Sılayı çekip odadan çıkardı.
Herkes salonda oturmuş kahvaltı yapıyordu.
Baran salonun kapisina gelince durdu Sıla da arkasın da durdu.
-Ne oldu.
Baran bir adım geriye atıp Sılanın yanına geçti.
-Ne oluyor?
Baran Sılanın elinden tuttu.
-Niye...
Baran salona girip yemek masasının yanına gitti.
-Günaydın.
Herkes ağzı açık bir şekilde barana baktı.
Sılayı yanına gecirip sandalyeyi çekip oturttu.
Kendisi de baş köşeye geçip oturdu.
-Günaydın Turan.
-Günaydın kardeşim. Hiç gelemseydiniz.
Herkes hala öylece durmuş onlara bakıyordu.
Baran güldü.
-Yeni evli olunca böyle oluyor sanırım.
Meyve suyu Sılanın burnundan geldi.
Baran peçeteyi uzattı.
-Ne oldu iyi misin canım?
Sıla şok üstüne şok yasiyordu.
-Ya niye utaniyorsun sanki ayıplanacağız herkesin bildiği şeyler.
Turan da şaşkındı beklemiyordu.
-Cicim ayları ha kardeşim.
-Öyle diyorlar.
Sılanın elini tuttu.
-Değil mi Sıla?
-Baran...
-Tamam tamam kızma sustum.
Sıla öylece baktı Barana.
-Derdi ne bunun kafayı mı yedi?
-Bu arada annem,  Sıla ve ben bugün akşam yemeğinde olmayacağız.
Sıla sordu.
-Niye?
- Bir ortağımızın kızı nişanlanıyor bizde davetliyiz. Merak etme kıyafetin gelecek.
-Haa evet bende davetliyim o kutlamaya. dedi Turan.
Baran sinirle baktı.
-Sen ne alaka kardeşim.
-Bizimde iş birligimiz var. Hatta sana söyleyecektim ama sende davetliymjssin iyi oldu beraber gideriz.
-Anladım. Benim çıkmam gerekiyor akşam gelirim.
Sıla kafasını salladı.
Baran salondan çıkınca Sıla da masadan kaçmak için peşinden koştu.
-Baran!
Baran arkasını dönüp baktı Sılaya.
-Ne var?
-Ben gerçekten gelecek miyim?
-Evet. Niye?
-Nasıl geleyim yapamam ben.
-Neyi yapamıyorsun?
-Yani şey bilmem olmaz.
-Sana soran olmadi Sıla sen benim karım olarak gelmek zorundasın.
-Ama...
-Çok konuşma hazırlan. Gelince bekleyemem.

Sıla Alaz ile birlikte balkonda gunesleniyordu.
-İlk bahar çok güzeldir Alaz. Kışın karanlığını, soğunu, kasvetini baharıyla  örter. Güneşi ile tomurcukları ile selam verir bize ilk bahar benim en sevdiğim mevsimdir.  Bakalım sen hangisini seveceksin.
-Gelin hanım.
-Buyrun Zeynep Abla.
-Seni hazırlamak için geldiler.
-Tamam sen alaz ile ilgilen ben giderim.
Bebeği kadının kucağına bırakıp yukarıya çıktı.
Odaya girince onu bekleyen bir kaç hanım gördü.
-Merhaba.
-Merhaba.
-Gelin lütfen bizi Baran bey gönderdi.
-Anladım.
Kadın elbiseleri göstermeye başladı.
-Bu arada Efendim Baran Bey bir elbise seçti ama siz yinede bakmak isterseniz diye..
-Seçtigi elbiseye bakayım.
-Üzerinizde bakalım mı?
-Tamam.
Sıla çoktan hazırlanmış asagiya inmişti.
Turan salona girince stresli bir şekilde koltuk da oturan sılayı gördü.
-Kim bu prenses.
Sıla o tarafa döndü.
-Kim acaba.
Kalbinin hızlandığını hissetti.
-Noluyor yine sana .
Turan yanına gelip oturdu.
-O kadar güzelsin ki gelin kıskanacak.
Sılanın iki elini tutup kaldırdı.
-Aman allahim muhteşem.
-Teşekkür ederim.
Ona bu kadar yakın olmak rahatsız hissettiriyordu Sılayı.
Turan Sılanın elini bırakınca parmaklarına kan bulaştığını gördü. Sılanın eline baktı parmağı kanıyordu.
-Elin.
Sıla eline baktı yüzük parmagi kanıyordu.
-Aaa görmedim ben...
-Dur dur ben sağlık çantasını getireyim.
Turan mutfaktan alıp geldi.
-Yüzüğün mü sıkıyor.
-Biraz..
-O yapmıştır.
Turan elini tutup yüzüğü çıkarıp masaya koydu. Sonra pansuman yapıp sardı.
-Takma bunu ne gerek var kendine..
-Sıla.
Baranin sesiydi.
Turan Sılanın elini tutuyordu Baran ellerine baktı.
Sıla elini çekip masadan yüzüğü alıp barana doğru yürüdü.
-Hazırım..
Baran kolundan tutup yukarıya çıktılar.
-Ne oldu Baran...
-Sus!..
Baranin gözü yine dönmüştü.
Sıla kolunu çekince Baran omuzlarından tutup sertçe duvara yasladı.
-Ne yapıyordunuz siz orada?
-Hiçbir şey seni bekliyordum.
-Öyle mi bekliyordun.
-Ne oluyor Baran ne yaptım ben şimdi.
-Sus! Sus! Niye el eleydiniz ha!?
-Parmağım kanadı ona pansuman yaptı.
-Ona mı kaldı pansuman.
-Baran..
Sıla elini kaldırıp gösterdi
-Bak inanmıyor musun bak işte.
Baran eline baktı evlilik yüzüğü yoktu.
-Yüzük nerde?
Omuzlarını daha da sıkıp sirkeledi.
-Sen yüzüğünü mü çıkardın?
-Hayır? Ha..
-Sen ne yaptığını sanıyorsun sen kimsin Sıla.
-Baran!
Sıla barani itmeye başladı.
-Asıl sen kimsin ya Derdin ne senin yüzüğüm elimde iste bak. Niye böyle yapıyorsun?
Baran komidinde duran filmleri tutup yere fırlattı öfkesini durduramıyordu.
-Sıla!
Sıla geriye doğru adımlarını attı.
Baran kolundan tutup tekrar duvara fırlattı bu sefer çok sertti.
Avucunda ki yüzüğü alıp yaralı parmağına koydu.
-Canımı acıtıyorsun.
-Kes sesini bir daha bunu çıkarırsan senin için iyi olmaz sen Baran Keskinerin karısısın oturmana kalkmana dikkat edeceksin. Bir daha seni onun ile görmiyeceğim.
-Onunla derken sen ne ima etmeye çalışıyorsun?
-Bir şey ima etmiyorum anladın mı adam olacaksın.
-Adam mı senden mi öğrenicem adam olmayı?
-Sıla!
-Ne Sıla Sıla ne ne istiyorsun sen benden dün gece gelip benim ile yatıyorsun sabah kalkıp başka birine dönüşüyorsun senin benim ile Derdin ne Baran?
-Benim seninle bi derdim yok bir kaç saat yoktum hemen bir bok çıkarıyorsun.
-Ya naptim ki ne desen onu yapıyorum ben. Hem ben düşündüm ki  elbisem... Neyse ya ne anlatıyorum ki ben.
Baranin yanından çekilip yatağa oturdu.
Böyle düşünmemişti Baran sectigi elbiseyi giydiğini görünce sevinir, güzel olduğunu söyler zannetmişti. Ama Baranın gözü elbiseyi bile görmemişti.
Baran odanın içinde öfkesinden bir o yana bir bu yana gidip durdu. Sıla ise tek kelime etmeden oturdu.
Kapı çaldı.
-Kimo.
-Baran benim Turan çıkmayacak mıyız geç oluyor?
-İn sen geliyoruz.
-Peki.
Baran  derin bir nefes alıp üstünü düzeltti.
-Kalk hadi.
Sıla cevap vermedi.
Baran yanına gelip kolundan tuttu.
-Hadi dedim.
Sıla kolunu çekti.
-Hiçbir yere gelmiyorum ben.
-Sıla delirtme beni kalk.
-Gelmiyorum dedim.
-Sıla kalk!
Sılanın gözleri doldu. Baranin yüzüne bakmadan kalktı yerinden. Yaşadıkları ağır geliyordu artık.
Baran Sılanın üstündeki elbiseye baktı. Kendi seçtiği kırmızı elbiseydi sinirden görmemişti bile. Boydan süzdü. Narin bedenine bu elbisenin yakışacağını bilmişti.
Sıla çantasını almak için arkasını dönünce sırtındaki dekolte barana fazla gelmişti. Bir nevi kıskanmıştı kimsenin onu görmesini istemiyordu.
-Üzerine bir şey al.
-Ne?
-Üzerine paltonu al.
-Alacam zaten..
-İyi hadi.
Sıla paltosunu alınca ikisi birlikte aşağıya indiler. Turan onları arabanın yaninda bekliyordu.
Turanın Sılaya baktığını Baran görünce sılanın elinden tuttu.
Sıla artık anlamıştı derdini hepsini sadece Turan yüzünden yapıyordu. Bu yüzden içinden artık mutlu dahi olamıyordu.
-Hadi gidelim.
Turan Baranı duymamış gibi sılaya yanaştı.
-Parmağın iyi mi?
-İyi..
Yüzündeki mutsuzluktan Turan tartıştıklarını anlamıştı. İçin için sinirlendi.
Baran kapıyı açıp sılayı kaçırıyormuş gibi bindirdi.
-Bende geliyorum!
Burcu içeriden koşarak geldi.
Baran öylece baktı.
-Nereye geliyorsun?
-Nişana.
-Niye?
-Turana eşlik edicem.
Bundan Turanın da haberi yoktu fakat bozmadı.
-İyi. Binin hadi.
Kendisi gidip şoför koltuğuna bindi digerleride arkaya.
Yol boyunca Burcu boş boş konuşmuş diğerlerinin ise kafasinda bambaşka şeyler vardı.
Baran aynadan Turana baktı gözleri Sıladaydı.
Baran direksiyonu sıkıp Sılaya baktı. Aklına onu değilde Turanı sevdiği geldi.
-Hala onu mu seviyorsun. Diye söylendi içinden. Korkuyordu alacağı cevaptan içi içi yesede soramıyordu.

MAHPUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin