"Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir" diye boşuna dememiş John Lennon.
♦
"Senlik bir şey yok" geldiğimizden beri ilk defa konuşarak denizdeki bakışlarının bana dönmesini sağladım. Başını eğip güldü. "Benlik bir şey yok? Neylik bir şey v...
Canlarım kitabımızın okunması gittikçe artıyor fakat oy ve yorum sayısı çok az. Lütfen bölümü okumaya başlamadan oy verir misiniz? Her satırda düşüncelerinizi yazar mısınız?
Oy verdiyseniz bölüme geçebilirizz
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar ✨
Önümden gelip geçen insanlara bakıp karşıya geçtim. İşten çıkmıştım. Dinlenmeden yıldız kabul ettiğim için aşırı yorulmuştum. Eve gidip bir duş alıp hemen uyumak istiyordum ama Melis gidecekti, onu yalnız bırakamazdım.
Evimin olduğu sokağa girince fırından iki ekmek aldım. Tanıdığım birkaç insana selam verip evime girdim. Kapının kapanma sesi ile annem mutfaktan üzerinde önlük ile çıktı. "Hoşgeldin kızım," elimdeki ekmeklere bakıp "heh ben de seni arayacaktım gelirken ekmek al diye"
"Hoşbuldum sultanım. Aldım aldım. Babam geldi mi? Açlıktan ölüyorum" ben konuşurken annem mutfağa girmişti. Peşinden ilerleyip ben de mutfağa girdim. Çantamı masaya bırakıp ocağın önünde yemek karıştıran anneme sırnaştım.
"Ayy dur kızım, soğan doğradım kokuyorumdur şimdi." Yanağını öpüp geri çekildim. "Ölürüm senin kokuna be! Soğan vız gelir tırs gider" gülüp bir eli belinde bana döndü.
"Ölürüm falan deme yavrum, tövbe tövbe." Sözde geldiğim gibi üzerimi değiştirme planları yapıyordum ama yine sohbete takılıp kalmıştım. "Sultanım bak beni çok geçiştiriyorsun farketmedim sanma"
"Ne geçiştirmesi yavrum. Ne sordun da geçiştirmişim?" Yorgun bir nefes verdim. Bir kere söylemiştim zaten ama illaki bir daha söyletip yoracaktı!
"Dedim ki babam geldi mi? Açlıktan ölüyorum!" Yaptığı yemeği geri karıştırmaya başladı. "Saat 16:00 gibi gitti, gelir birazdan. Sen de koş üzerini değiştir gel de salata yap"
Emir büyük yerden deyip ayaklandım. "Ben diyorum yorgunum, annem diyor 'şunu yap bunu yap'" ölüyorum annem yorgunluktan"
Elinin terliğine gittiğini görünce alelacele odama geçip kapıyı kapattım. Dolabımdan bej rengi paraşüt pantolon ve kahverengi crop alıp üzerime geçirdim. Makyajımı silip saçımı topladım.
Her ne kadar makyaj temizleme suyu ile temizlesem de dalinle köpürterek yıkamasam temiz olduğunu hissetmiyordum. Banyoya geçip işimi halletikten sonra mutfağa girdim.
Annem tencerenin kapağını kapatmış oturuyordu. "Ne oldu kız, niye yorgunsun sen?" Bacaklarını ovup bana baktı. "Sabah sen çıktıktan sonra Gülay'la yürüyüşe çıktık oradan da hızımızı alamadık gittik parka spor aletlerine... Öldük anam öldük. Yürüyüşten sonrası fazla geldi bize"
