"Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir" diye boşuna dememiş John Lennon.
♦
"Senlik bir şey yok" geldiğimizden beri ilk defa konuşarak denizdeki bakışlarının bana dönmesini sağladım. Başını eğip güldü. "Benlik bir şey yok? Nelik bir şey va...
Canlarım kitabımızın okunması gittikçe artıyor fakat oy ve yorum sayısı çok az. Lütfen bölümü okumaya başlamadan oy verir misiniz? Her satırda düşüncelerinizi yazar mısınız?
Oy verdiyseniz bölüme geçebilirizz
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar ✨
Bugünün tatil olmasını fırsat bilip yatmayı düşünürken içeriden gelen küçük, büyük birbirine karışmış seslere görmeseler bile göz devirip sola döndüm.
Gözümün değdiği çerçeve gülümsetirken parmağımı üzerine koydum. Sağ komodinimin üzerinde annem, babam ve ben varken sol komodinin üzerinde kızlarla çekildiğim fotoğraf çerçevesi vardı.
Kızlarla buluşmayı özlemiştim. Her ne kadar geçen gün buluşmuş olsakta özlüyordum işte.
Sırt üstü konuma gelirken dün yaşananlar gözümün önüne gelmişti. Kuzey ona verdiğim her iki gömleği de aldıktan sonra pantolon ve ayakkabı almıştık. Yemek yemiş, kahve içmiş daha sonra da bowling oynamıştık.
Kuzey ile vakit geçirmek çok güzeldi. Onu bayağı tanımaya başlamıştım. Yanımdayken iki özelliği çok aktif kalıyordu: birincisi, gülmek iken, ikincisi aşırı kıskanç olmasıydı.
Yüzümdeki gülümseme ile tavanı seyrederken odamın kapısı açılmış üç yaşındaki kuzenim Miray gelmişti. Kendisi bana aşırı düşkündü. Evin en küçüğüydü, tüm ilgiler üzerindeydi ama benimle vakit geçirmek daha çok hoşuna gidiyordu.
"Aba, yege çağılıyo" çok konuşuyordu ama konuşması hala oturmadığı için aşırı tatlı bir konuşma çıkıyordu ortaya.
Cümlesini bitirip yanıma geldi. Ben beş yaşındayken yürümeyi öğrenmiştim. Miray'da bana çekmişti. Üç, Dört yaşındaki diğer çocuklar normal şekilde yürürken Miray penguen gibi yürüyordu.
Kollarını uzatıp kucağıma almamı bekledi. Kollarımı uzatıp karnımın üzerine oturttum. "Öyle mi minik hanım?" Başını sallayıp onayladı "Öle, ama yege hemen gemese telik getiycem dedi"
Yanaklarını mıncırıp kucağımda onunla beraber odamdan çıkıp banyoya girdim. Onu tezgahın üzerine koyup elimi yüzümü yıkadım. Elimdeki kalan suları yüzüne atıp havluyla elimi yüzümü sildim. Dişimi de fırçaladıktan sonra Miray ile beraber oturma odasına girdik.
Bize sadece üç aile gelmişti ama üçünün de büyük oğlu ve altı, yedi yaşlarında çocukları vardı. Miray, Duygu yengemin büyük oğlundan sonra gelen çocuğuydu. Mert her ne kadar 'bu yaştan sonra baba olacağıma abi mi olacağım?' diye isyan etse de tabii ki Miray'ı çok seviyordu.
Herkese günaydın dileyip mutfağa girdim. Dün akşam Emre gelmiş, Mert, Alp ve Anıl'ı kendi evlerine götürmüştü. Anneme de günaydın deyip çıkardığı kahvaltılıkları tabaklara koyup tepsinin üzerine dizdim.
