"Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir" diye boşuna dememiş John Lennon.
♦
"Senlik bir şey yok" geldiğimizden beri ilk defa konuşarak denizdeki bakışlarının bana dönmesini sağladım. Başını eğip güldü. "Benlik bir şey yok? Nelik bir şey va...
Canlarım kitabımızın okunması gittikçe artıyor fakat oy ve yorum sayısı çok az. Lütfen bölümü okumaya başlamadan oy verir misiniz? Her satırda düşüncelerinizi yazar mısınız?
Oy verdiyseniz bölüme geçebilirizz
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar ✨
Aldığım nefes soluk borumda kalırken öksürdüm. Yolun ortasında değildim aksine park edilen arabaların dibinden yürüyordum. Koskocaman yol varken yol istemek için kornaya bastıysa elimdeki çantayı arabaya vurmaktan çekinmeyecektim.
Aklımdaki düşünceleri elimle dağıtırken bunu gerçekten yaptığımdan rezilliğim için içimden kendime sövmekle meşguldüm.
Sonunda korna çalan arabaya döndüğümde gayet tanıdık bir araba ile karşılaşmayı beklemiyordum. Araba Kuzey'in arabasıydı.
Şoför koltuğunun yanındaki camı açıp şoför koltuğundan oraya uzandı. "Aden biner misin arabaya? Başına daha fazla güneş geçmesin"
Gerçekten sadece iki dakika durmama rağmen aşırı bir sıcaklık basmıştı. Dediğini yapıp arabaya binerken sitem etmeyi de ihmal etmiyordum.
"Hayır yani bir anda kornaya basmakta ne ya? Ödüm koptu burada! Bir de nazik bir seste değil ki 'baam' diye bir ses bu Allah Allah!," Arabanın önünü okşarken "kusura bakma ama öyle yani..." dedim.
Ne diyordum ben?
Başıma gerçekten güneş geçmişti aksi takdirde bu kadar saçmalamak normal değildi. Farketmediğim zamanda araba hareket etmiş ana yola çıkmıştı bile. Kuzey sırıtarak arabayı sürerken ona baktım.
Yan gözle bakıp gülüşünü büyüttü. "Merhaba" diyerek konuşmamı devam ettirdim. "Merhaba yavrum. Rahatladın mı?" Kaşlarımı çatıp "haklıyım Kuzey!" dedim.
Başını sola doğru eğip "eyvallah güzelim, haksız mısın dedim? Güneş başına geçmiş galiba?" başımı salladım. Sıcağı tekrar hissetmiş gibi elimi yelpaze misali salladım. "Çok aşırı sıcak"
"Klinikten çıkarken çaprazındaydım ama görmedin o yüzden korna çaldım. Çok dalgın gözüküyordun?" Derin bir nefes alıp yüzüme vuran klimaya yaklaştım.
"Toplantıdan çıktım, resmiyet gereği ceket giymiştim yandım içeride iki saat. Bir de salonun kliması mı ne bozulmuş, vantilatör getirdiler tam bana geliyor rahatlayacağım anında dönüyordu! Az kalmıştı kalp kendime sabitleyecektim!"
Sitemime gülüp "oo bayağı içerlenmişsin sen, yazı hiç sevmiyoruz galiba?" Yaz kelimesini duymamla yüzümü buruşturdum. "Ağustos'ta doğdum ama nefret ederim yazdan. Bir kere yaz tatilciler için. Bizim gibi sürekli çalışan biri için kesinlikle değil."
