Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Bayramınız mübarek olsun 🌼
Umarım beğenirsiniz.
Ağaçların arasında neredeyse koşma denecek hızlı adımlar... Elinde gitarı ve yüzünde bir tebessüm... Gözleri karşıdaki masayı ve o masanın etrafındaki insanları görünce gözleri adeta parlamaya başladı.
"Oğlum... Hadi gelsene."
"B-baba..."
Elinde gitar olan kişi Efken'di ve ona seslenen kişi de babası. Her şey çok güzel gözüküyordu, rüya gibiydi.
Ildız ve Temmuz, masaya yiyecekleri yerleştiriyordu. Efken'in annesi ise onlara mutlulukla bir şeyler anlatıyordu. Uzay ve Efken'in babası da tavla oynuyordu. Evet evet, rüya gibiydi her şey. Gözleri birini arıyordu ama o yoktu. Hem onun yokluğuna üzülüyordu sebepsizce hem de... Ne olduğunu anlayamıyordu. Babası... Ölmüştü. Ama görüyordu onu çok mutluydu, hatta Efken'e hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.
Tüm bunların gerçekliğini sorgulamaya başladığında titrek adımlarla onlara ilerlemeye başladı. Annesi de ona dönüp gülümsedi. Omzunda bir el hissetmesiyle arkasına döndü."Rüya gibi değil mi?"
Gördüğü kişi ile mutluluğu geri gelmişti nedensizce.
"İlkay... Biz neredeyiz?"
"Bilmem... Belki de biz burada değilizdir."
"Ne demek bu?"
İlkay'ın üzerinde beyaz bir elbise vardı, serbest bıraktığı kahverengi saçları rüzgarın da etkisiyle uçuşuyordu. O kadar güzeldi ki... İlkay'ın söylediği son söz Efken'in kafasını karıştırmıştı.
"Bunun ne demek olduğunu sende biliyorsun zaten. Bu kadar insan... Hepsi bir arada ve mutlu. Gerçek olamaz ki bunlar."
"O zaman... Ne oluyor şimdi?"
O sırada başının ağrımaya başlağını hissetti, elini oraya götürdüğünde ise büyük bir şok yaşadı. Kan... Eli kana bulanmıştı.
" Gitme Efken."
İşte o an olanlar oldu. İlkay ondan uzaklaşmaya başladı.
"İlkay dur!!"
Genç kadın gözden kaybolduğunda bu sefer karşısına Ayşıl geldi.
"Kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Sen benim ölümüme neden oldun, abinde senin. Çok az kaldı!"
"Ben böyle olsun istemedim!"
"Ne önemi var Efken? Ölüyorsun anlasana!!"
"Hocam hastanın kalbi durdu!"
Hadi0zaman gururla sunar.
İlkay'ın Efken'i o halde görmesinden alacağız.
Kan... Damarlarımızda dolaşan kırmızı ve ağır kokulu sıvı. Bilimsel olarak evet böyle tanımlarız da ya kendimiz... Mucizevi sıvılardan biri bence kan. Tek bir damla kan kaybetmemiz bizi zaman zaman hayati tehlikeye sürüklemez mi?"E-Ef-ken..."
Sevdiği kanlar içinde yerde yatıyor ve o ne yapacağını bilmiyordu. Üç yıllık aşkı, yaşama sebebi orada hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Bu zamana kadar hep iyiyi düşünmüştü, o giderse ne yapacağını değil de onu mutlu etmeyi düşünmüştü. Ayşıl'dan yedi ay önce görmüştü Efken'i o ama konuşmaya cesaret edememişti. Kimisine göre korkaktı belki de. Ama kuzeni Ayşıl onun gibi değildi ki. Ayşıl tuttuğunu koparan bir kişiliğe sahipti. Her ne kadar Efken'e olan bakışları samimi gelmese de bir süre inandırmıştı kendini Ayşıl ve Efken aşkına. Kuzeninin ve sevdiğinin mutluluğu için kendi aşkını kalbine gömmüştü. Ta ki gerçekleri öğrenene kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...