Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Dörtlünün bundan sonrasına nasıl bu kadar yakın devam ettikleri kısmı tamamen kamp ile alakalı. Başlarından geçen olaylar hiç de yenilir yutulur cinsten değil ve onların aralaeındaki bu bağı acıları oluşturuyor. Bir haftada birilerine güvenmek çok zor ama imkansız değil.Bölümü umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar dilerim. Oyları ve yorumları unutmayın.
Hadi0zaman gururla sunar.
Ildız da Temmuz da şok olmuş bir biçimde evin önündeki iki kişiye bakıyordu. İşte bu yeni bir savaşın başlangıcıydı ve bu savaş sadece Temmuz'un değil onunla aynı durumda olan tüm kadınların savaşıydı.
Ildız'ın Temmuz'u duvara çekmesiyle ikisi de birbirlerine sarılmış bir şekilde ağlıyordu. En can acıtıcı detay ise ikisi de ağladıkları duyulmasın diye ağızlarını elleriyle kapatmalarıydı. Bir gün onlarla yüz yüze geleceğini biliyordu Temmuz ama kendini buna ne kadar inandırsa da hiçbir zaman hazır olmayacaktı. Arabaya tekrar bindiğinde yüzü ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu bile. Ildız da şoför koltuğuna oturduğunda ikisi de birbirine baktı.
"Ağlama be kuzum."
"Abla, yine buldular beni. Peşimi hiç bırakmayacaklar."
"Bırakmazlarsa bıraktırırız, sen içini ferah tut."
---
Sessizlikle sürüp ve öyle de sona eren bir yolculukla Ildız'ın evine gelmişlerdi. Ama orada da sorun peşlerini bırakmamıştı.
"Gelmiş benimki."
"Alaz iti bu mu?"
"Hee bu."
İki kadın arabadan indiğinde Alaz'ın Ildız'a sarılması bir oldu.
"Ya sen beni delirtecek misin!? Başını alıp gitmek ne demek ya!? Sevgilin var senin burada!"
Genç kadın hemen onu itti. Artık tiksiniyordu ondan ve onun hastalıklı tavırlarından.
"Ne sevgilisi be! Ben sana yıllarımı verdim yıllarımı! Sense beni aldattın! O yüzden ben karşımda bırak sevgiliyi, adam bile görmüyorum!"
Ama Alaz'ın pes edeceği yoktu. Gözlerindeki öfke, sözlerine yansımıştı. Ildız'ın üstüne yürümeye başladı.
"Yetti artık! Ben ne zaman ayrılmak istersem o zaman ayrılırız!"
Alaz'ın öfkesi kadar Ildız'ın öfkesi de büyümüştü. Genç kadının, ona doğru yürüyen adamın bacak arasına attığı tekme ile adamı yerde kıvrandırmıştı. İşte başlıyordu o da artık intikam için savaşacaktı.
"Alaz sabrımı zorluyorsun, defol git."
Zorlukla ayağa kalkan Alaz, arabasına binip gittiğinde Temmuz da ablası yerine koyduğu kişiye sarılmıştı.
"Ne yapacağız şimdi?"
"Evimize gireceğiz ve sonra da Efken'i arayıp Uzay ile birlikte gelmesini söyleyeceğiz."
"Evimiz?"
"Benim evim, senin evin kardeşim." - Ildız
Genç kız ona minnetle baktı. İkisi de eve girdiğinde ikisi de evin farklı köşelerinde ağlamaya başladılar. Bu akanlar gözyaşları değil, onların kalplerinin parçaları yani acılarıydı. Artık yeni bir hayata başlamak için yeni bir kalp oluşuyordu içlerinde, onlardan ne alındıysa geri alacaklardı.---
Araba ağır ağır ilerliyordu. Sessizlik hakimdi bu yolculuğa da.
"E-Efken Abi... Bir şey soracağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...