Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Efken'li yepisyeni bir bölümle geldim size. Uzay'ı özleyenler için yarın hasret son bulacak.
Bölüme geçebiliriz. Umarım beğenirsiniz.
"Diptesin Efken, yanında ben varım. Zirvedeyken de ben vardım. Ama sen beni o yokken görüyorsun."
Hadi0zaman gururla sunar."Anne sence de biraz abartmadın mı? İyiyim ben."
"Sus! Anneye cevap verme. Affetmedim daha ben seni."
Efken yattığı yerden doğrulup annesinin ellerini avuçları içine aldı.
"Anne... Güzel annem... Çok pişmanım. Çok büyük hatalar yaptım ben, hiç sevmemem gereken birini sevdim, hiç söylememem gereken lafları söyledim. Babam bana küs öldü. Kollarımda sevgilim öldü. Anne ben bu vebali taşıyamıyorum. Çok bencilce bu yaptığım ama beni affet istiyorum. Lütfen affet. Sen kaldın ailemden. Affet lütfen."
"Dinlenmen lazım. İyileşene kadar kalırım seninle sonra giderim. Yalnız da değilsin zaten."
"Artık yalnız değilim ama hiçbirinde senin kokun yok be anne. Sen yoksan çekilirliği yok ki bu hayatın. Acı çekmemi istiyorsan çekiyorum zaten. Sen benim uyuyabildiğimi mi düşünüyorsun? Yok anne yok. Oğlun uyku uyuyamıyor. O arabaya ne zaman binse o kaza defalarca kez bir daha yapılıyor. Başımı bir tarafa çevirsem babam bana kızgınlığını dile getiriyor, diğer tarafa çevirsem Ayşıl kinini kusuyor. Benim gözümü kör etti ama artık o aşk mı emin bile değilim. Lütfen ya... Lütfen sen beni bırakma."
"Uyuman lazım Efken, uyumamız lazım. "
Annesi onun koluna girdi ve Efken de ondan destek alarak ayağa kalktı. Affetmeyecekti annesi onu. En acısı da artık annesinin gözündeki o şefkati gölgeleyen duyguların olmasıydı. Annesi onu odasına götürüp yatırdığında dolu gözleriyle baktı annesine. Gitmesin istedi, koca adam olmuştu ama yalnız kalmaktan çok korkmuştu. Ama ağzını açıp tek bir söz söyleyemedi. Çünkü annesine bunu söylerse annesi huzursuz olur. Efken mutlu olacak diye başkaları huzursuz olamazdı, bunu istemeye hakkı yoktu.
Annesi ışığı kapatıp çıktı odadan. İçinde verdiği o savaş ona uykuyu unutturuyordu. Ama gelen mesaj sesi onu heyecanlandırmıştı. Ve şu sıralar birini haddinden fazla düşünüyordu. O kişinin onu düşünmesi onun umut etmesini sağlıyordu, bu yanlıştı. Çünkü düşündüğü kişi ölen sevgilisinin kuzeniydi. Bu Ayşıl ne kadar da kötü biri olsa ona ihanetmiş gibi geliyordu. Ama yine İlkay ona kötü günleri unutturuyordu. İçindeki heyecanla hemen mesaj kutusunu açtı. Mesaj İlkay'dandı.
İlkay: Seni merak ettim. Nasılsın?
Efken: İyiyim, sen?
İlkay: Seni düşünüyorum.
Efken yüzünde bir sırıtmayla bakındı etrafına. O da onu düşünüyormuş. Ama ya onu düşünmek kötü hissettiriyorsa? Yine bir mesaj sesi... Başını telefona çevirdi.
İlkay: Seni düşünmek bana iyi geliyor.
Efken: Aynı şey benim için de geçerli.
Efken: Seni düşünüyorum, iyi geliyor.
İlkay'dan yediği görüldü ile afalladı. Şoka mı girmişti kız yoksa? Sonuçta İlkay onu seviyordu. Umut mu vermişti ona? Ama yine de onu merak etmişti.
Efken: İlkay orada mısın?
Efken: Heyy! İyi misin?
Efken: Yanlış bir şey mi söyledim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...