~Neredeydin?~

46 20 65
                                    

Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz

Bölüme geçebiliriz. Umarım beğenirsiniz.

Hadi0zaman gururla sunar.

Uzay arabaya yaslanmış Güneş'i bekliyordu. Tayfa onun evinde onu ve Güneş'i bekliyordu. Ona biraz daha uzakta duran köşeye gizlenmiş Mahir'i gördüğünde kan yine beynine sıçramıştı. Bakışlarıyla Uzay ve Güneş'in üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyordu.

Güneş: Oo depresyon hırkası çıkmış.

Güneş'in sesini duymasıyla ona döndü. İzleri farketmemişti belli ki, yüzü gülüyordu.

Uzay: Çıktı tabii.

Güneş: Babam gelmiş yine. Sana bir şey dedi mi?

Güneş farkındaydı demek babasının orada olduğunun. Ama babasına inat gülmesi Uzay'ın da ufak bir tebessüm etmesine neden olmuştu.

Uzay: Hayır. Hadi gidelim evimize.

Uzay şoför koltuğuna oturduğunda Güneş de yanındaki koltuğa oturmuştu. Uzay arabayı çalıştıracakken Güneş durdurdu onu. Uzay ona dönse de Güneş karşıya bakıyordu, gözleri doluydu.

Uzay: Bir şey mi oldu?

Güneş: O izler ne? Aklıma bir şey geliyor ama... O olmasın ya.

Uzay'ın da gözleri dolduğunda başını direksiyona yasladı. Görmüştü işte izleri. Korkar mıydı ki kardeşi ondan? Hâlâ biraz daha mesafelilerdi Güneş ile. Bu duvarı Uzay örmüştü ama geceleri Güneş uyurken saçlarını okşayan da yine Uzay'dı. Güneş'e hissettirebiliyor muydu, bilmiyordu ama Uzay kardeşini çok sevmişti. Şimdi ise Güneş'in ondan korkmasını kaldıramazdı.

Güneş: Kesik izleri olmasın onlar.

Güneş'in son dediği şeyle gözleri yanmaya başlamıştı. Kardeşinin ondan uzaklaşmasını istemiyordu.

Uzay: Onlar... Kesik izleri.

Kısa bir an da olsa suskunluk oldu arabanın içinde. İkisinin de ağzı bir şey söylemek için açılsa da sonra vazgeçip suskunluklarına devam ediyorlardı. Ama bu sessizliği bozan Uzay oldu.

Uzay: Bu izler beni senin gözünde korkunç biri mi yapar?

Uzay en sonunda başını direksiyondan kaldırdığında Güneş ile göz göze geldi.

Güneş: Hayır. Neden öyle olsun? Saklaman ve kendine zarar vermen... Fazlasıyla üzücü bir durum. Kelimelerimi seçmeye çalışıyorum. Ama bunun sorumluluğunu almalısın, saklayarak ancak acı çektirirsin kendine.

Uzay: Fazla sakin karşıladın.

Güneş: Anlamaya çalışıyorum diyelim.

Uzay arabayı çalıştırdı ve konuşmalarına öyle devam ettiler.

Uzay: Neyi?

Güneş: Yaşamak için birçok neden var bana göre. Sen nasıl kendine zarar verebildin?

Uzay gülümseyerek karşıya baktı, gözü yolda da olsa Güneş'ten de geri çekmiş sayılmazdı. Güneş ile bu huyları birbirine benziyordu. Ne yaşarlarsa yaşasınlar karşı tarafa bunu yansıtmamaya çalışıyorlardı. Güneş'i ele veren taraf ise titreyen sesiydi. O da başını cama çevirmiş abisinin düştüğü çıkmazı anlamaya çalışıyordu.

Uzay: Ben vazgeçilmiş bir çocuktum kardeşim. Herkese, her şeye öfkeliydim. Ama öfkemi dışarı kusmamak için hep içime attım ama bu sefer yedi yaşımda ilk patlağı verdim. İlk çizik o zamandan yani. Bana bu zamana kadar yaşamaya devam etmemi söyleyen sadece iki kişi olmuştu. Biri babam, biri Altuğ abim. Sonra da tayfayla tanıştım. Yaptığımın savunulur bir tarafı yok. Ama belki... Siz öğretirsiniz bana yaşamayı. Sen ve tayfa yani... Olmaz mı?

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin