Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar dilerim.
Hadi0zaman gururla sunar
"Zeynep..."
Yıllar sonra ilk defa onun adını onun gözlerinin içine bakarak bu yoğun duygularla söylüyordu Evren. Hayır, bu duyguların arasında aşk falan yoktu. Nefret? O da yoktu ama bir yerde büyük bir kırgınlık ve ufak da olsa öfke, nefret vardı bu duyguların içinde. Ona olan öfkesini duvarlara kusmuştu yıllarca. Geriye ancak bu duygular bu kadar kalabilmişti.
"E-Evren..."
Zeynep Hanım büyük bir şok içindeydi. Yıllarca öldü sandığı kocası karşısındaydı. Evet, yaşadığını öğrenmişti. Evet, onun çocuklarıyla beraber yaşadığını da biliyordu. Ama yine de karşılaşırlarsa ne diyeceğini düşünmemişti hiç.
Mahir'in ölümünü haber aldığında koğuştaydı ve bir sinir krizi geçirmiş, günlerce kendine gelememişti. Toparlandığındaysa aklında çocukları vardı ve büyük pişmanlığı.
Şimdi ise gözünden süzülen yaşa engel olamamıştı. Karşısındaki adam, bir zamanlar onu çok seven eski kocasıydı.
"Niye geldin?"
Olan biten her şeyi es geçip Evren'in sorduğu soruyla yine duraksadı Zeynep. Yıllar sonra ilk defa onun sesini duyuyordu.
"Çocuklarımı görmek istiyorum."
Bunu duyan Evren önce gülümsedi, ardından yine sert duruşuna geri döndü. Şaka yapıyor olmasını istedi.
"Hangi çocukların ya? O it uğruna harcadığın çocukların mı? Hatta biri bizim oğlumuz, Uzay. Hani senin yüzünden kendini 'canavar' olarak nitelendiren oğlun, Uzay. Ne çocuğu lan!?"
Onları görmek hakkım! Yıllardır sen yoktun. Ölmüştün! Ben anneleri olarak vardım!"
"Şaka mısın kızım sen!? Ben daha yanınızdayken bile ölmeyi planlıyordu seni mutlu edebilmek için. Sen bunlara bile kördün! Hangi annelik!?"
"Uzay zor bir çocuktu. B-ben ona bağlanmakta zorlandım. Sürekli çevremde, sürekli, sürekli... Katlanamıyordum."
"Lan! Elimde olsa her dakika gözümün önünde olsun da koruyabileyim, sevgimi gösterebileyim lan ben! Katlanamıyormuş! Çareyi de yurda bırakmakta mı buldun?"
"Mahir ile anlaşamıyordu..."
"Başlatma lan Mahir'ine! Ölmüş adamın arkasından konuşturuyorsun. Bana ne ondan!? Benim oğlum... Of..."
"T-tek çarem o gibiydi... Sürekli seni sayıklıyordu, Mahir bundan hoşlanmıyordu."
"Ben de tam 'Geçmiş olsun.' diyecektim ama sen bu kafada olduğun sürece hiçbir şey geçmez anne, boşuna geçsin diye bekleme."
Evren ve Zeynep şok içinde sesin geldiği yöne baktılar. Uzay duvara yaslanmış bir şekilde onlara bakıyordu. Yüzünden ne hissettiğini anlamak zordu. İşte o günden sonra üçü yine bir aradaydı.
O gün
Uzay: Baba!
Uzay onu tutan annesinin kollarının arasından sıyrılıp dizlerinin üstüne çöküp kollarını açan babasına gitti koşarak. Babası onun saçlarına yanaklarına öpücükler kondururken Uzay ona daha sıkı sarılıyordu.
Evren: Canım oğlum benim, çok korkmadın ya.
Uzay: Sen beni bırakmazsın ki.
Evren buruk bir şekilde gülümseyerek oğluna baktı ve ayağa kalktı, oğlu onun eline sarılmışken karısına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...