Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Umarım beğenirsiniz.
Hadi0zaman gururla sunar.
Uzay yurda bırakılmadan bir ay önce
"Altuğ... Bir şey sorabilir miyim?"
"Sor kardeşim."
Altuğ ve Uzay, kaldırımda oturmuş öylece sokağı izliyorlardı. Uzay, babasını kaybedişi ve Mahir'in gelişiyle iyice içine kapanırken Altuğ da Evren amcasını son kez gördüğü anı unutamıyordu.
Söz vermişti Evren amcasına Altuğ. Ne olursa olsun Uzay'ı yalnız bırakmayacak, yeri geldiğinde abilik yeri geldiğinde arkadaşlık edecekti. Onun da yaşı çok büyük değildi ama Uzay için bu sorumluluğu da almıştı.
"Babam hiç mi geri gelmeyecek?"
Uzay'ın titreyen sesiyle sorduğu bu soru Altuğ'un içine oturmuştu. Hâlâ babasını bekliyordu Uzay, babası gelecek ve onu buradan kurtaracaktı ona göre.
Altuğ bu soruya cevap veremedi. Sadece kolunu Uzay'ın omzuna attı ve ona sımsıkı sarıldı. Bu Uzay için yeterli bir cevaptı, gözünden süzülen o yaşa engel olmadı, babası geri gelmeyecekti.
"Ama ben onu göremesem de o beni görüyor değil mi? Öyle söylemiştin."
"Evet kardeşim, görüyor o seni."
Uzay içini çeke çeke ağlarken Altuğ'un da gözleri dolmuştu. O evde Uzay'a yapılanları tüm sokak ahalisi biliyordu ama engel olamıyorlardı işte.
"Ben yanındayım ya Uzay. Olmaz mı?"
Babası da öyle demişti Uzay'ın fakat gitmişti sonradan. Altuğ da mı gidecekti?
"Sen gitme ama."
"Gitmem. Kardeşimi bırakmam ben."
Uzay bu cevapla tatmin olmuş gibiydi. En sonunda ağlayışı kesildiğinde çıktı Altuğ'un kolunun altından. Ama gördüğü kişi onun kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.
"Lan velet. Sen hâlâ babana mı ağlıyorsun?"
"Sana ne lan!? Ağlar ağlamaz, defol git!"
Altuğ, Uzay'ı abilik içgüdüsüyle Uzay'ı arkasına aldığında Mahir küçümser bir bakış attı ikisine.
"Sen kafasını karıştırıyorsun hep bunun. Sonra da kendini bir şey sanıyor zaten. Görüşmeyeceksiniz bir daha."
Uzay bu duyduğuna olan siniriyle hemen öne çıktı. Küçücüktü, Mahir'in yüzünü görebilmek için başını epey yukarı kaldırması gerekiyordu ama buna rapmen kocaman bir adammış gibi bakıyordu Mahir'e.
" Buna sen karar veremezsin! Altuğ benim tek arkadaşım!"
"İyi ya yer cücesi. Bundan sonra hiç arkadaşın olmayıverir."
"Uzay, saçmalıyor bu adam abim. Dinleme onu. Görüşeceğiz tabi."
"Yürü, eve gidiyoruz. Bu kadar çocukluk yeter."
Çocukluk kime yeterdi ki? Kime yeterdi de bir çocuğa böyle bir şey söyleyivermişti? Hızla onu kolundan tutup Altuğ'dan uzaklaştırsa da Uzay'ın geri adım atmaya niyeti yoktu.
"Çocuğum ben zaten! Ben burada kalacağım."
"Yürü! Yer cücesi!"
Mahir onu eve doğru sürüklerken iki çocuğun da gücü yetmemişti bir süreden sonra ona. Eve girdiklerinde Mahir onun kolunu bırkatı ama yere iterek. Küçük Uzay yere düştüğü anda canı acımasına rağmen bunu Mahir'e belli etmemeye çalıştı. Ama dizleri çok acımıştı, ağlamamak için yumruklarını sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...