Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz canlar
Ee keyifler nasıl? İyi olun iyi ❤️
Umarım beğenirsiniz.
Hadi0zaman gururla sunar
Tam karşımdaydı işte. Annem... Tam karşımdaydı. Hani gözler yalan söylemezdi? Onun gözleri niye beni o adamın eline bıraktığını inkar edermiş gibi bakıyordu? Evet, onun gözleri bile tüm bu oyunlara bir kulp bulma çabası içerisindeydi.
"Konuşmamız lazım."
O ses tonu... Şefkat veya diğer güzel hislerden hiçbirini hissettirmemişti o ses tonu bana. Daha fazla canımı yakmış, yaralarımdan yeniden oluk oluk kanlar akmaya başlamıştı sanki. Bu haksızlıktı. Bu bana yapılmış büyük bir haksızlıktı. Tüm bunları yaşamam da payı olan bu kdına yine de kıyamayışım büyük haksızlıktı.
Küçük bir esinti... Sadece küçük bir esintinin tenime temas etmesiyle uçup gidebilirdim bu an sanki. Hissizlik değildi içimdeki. Duvarlara haykırırken ona söyleyebileceklerimin tümünü de dışarı attım sanmıştım ama yanılmıştım, bunu biliyordum. Ama yine de dudaklarıma bir mühür vurulmuştu sanki.
Uzay söylemişti bir keresinde, beş yaşını görüyormuş bazen karşısında. Onu anlatırken gözlerinin içi titriyordu ve bunu benim fark etmediğimi sanıyordu büyük ihtimalle ama o iş öyle değildi. O da çocukluğunu yaşayamamıştı ya o yüzdendi, özellikle de beş yaşına borçlu hissediyordu kendini.
Bana ise bunu hatırlatan karşımdaki Küçük Temmuz'du. Beş yaşında, saçı başı dağılmış, yüzünde bir önceki gece babasından gördüğü şiddetin izleri, yüzünde korku ama bir yandan da umut ifadesi ve... Elinde kanlar içindeki bir sarı kurdele. Bana bakıyordu, biraz da beklentiyle. Uzay'ı asıl şimdi anlıyordum. Çocukluğuma geri dönüp o sarılma isteği öyle bir ağır basmıştı çünkü.
Anneme öyle bir bakıyordu ki o Temmuz. Bilmiyor ya hani o kadının yıllar sonra onu o adamın eline bırakacağını... Öyle işte.
İşte o an tekrar topladım gücümü. Ne kadar hazırdım bilmiyordum ama bu anne ve kızının yüzleşmesi gerekiyordu.
"Konuşalım."
Hadi0zaman gururla sunar
"Anne. Bakışmaya değil konuşmaya geldin."
Ne kadar vakit geçmişti, kesinlikle bilmiyordu. Saniyeler, dakikalar... Saatler geçmediğine emindi. Tüm sabırsızlığıyla annesine bakıyordu. Annesi ise ona değil de masayı izlemekte kararlı gibiydi.
Ildız ve Kerem biraz uzaktaki bir köşeden onlara bakıyorlardı ama durmak onlar için de zordu Ildız, Temmuz'a yaşatılanlar yüzünden o kadını parçalamak istiyordu. Kerem kollarını sımsıkı sarmıştı Ildız'a o kadının üstüne atlamasın diye. Ama o da kızgındı, sadece karşısındaki bir kadın diye sesini yükseltmek istemiyordu o kadar. Yoksa o da sindirememişti o kadının göz yumduğu şeyleri. Uzay'a da haber vermişlerdi Ebru'ya da. İkisi de yoldaydı. Temmuz'un bu yüzleşmeden yara almadan çıkmasını istiyorlardı. Hatta ardından Efken'in de haberi olmuştu bundan o da İlkay ile birlikte geliyordu.
Temmuz daha fazla dayanamayıp elini masaya vurdu. Ne çok hafifçe vurmuştu ne de çok güçlü. Ama bu Ildız ve Kerem'in onun elinin acımasından endişe etmelerine yetmişti. Bir bakışıyla onları rahatlatmak istedi, eli de acımamıştı zaten. Annesi de başını kaldırmıştı sonunda. Gözlerinin içine bakamaması Temmuz'un yüzüne alaylı bir gülüş yerleşmesine sebep oldu.
"Oysa pek bir rahattın konuşmamız gerektiğini söylerken. Şimdi mi gözlerimin içine bakamıyorsun?"
Kadın sertçe yutkundu, kızının ona karşı olan tutumunun bu kadar sert olacağını tahmin edememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Novela Juvenil"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...