Yeni bölümümüze hoş geldinizz.
Sizi normalden biraz fazla beklettiğimin farkındayım. Daha önce duyurularda söylemiştim, bir süredir köydeydim ve orada telefonumdan aktardığım için bölümleri düzenlemek oluyordu. Şimdi bu bölümü odamda, bilgisayarımın başında hazırlayarak sizlere sunuyorum. Umarım beğenirsiniz.
Bir de çok sorulmasa da benim geçiştirmek istemediğim bir husus var, o da yaşları. Yani bir iki kısımda söylemişimdir ama unutuluyor. Burada kalsın istedim. Temmuz 20 yaşında; Uzay ve Yamaç 21 yaşında; Güneş 14 yaşında; İlkay ve Suna 23 yaşında; Ildız, Efken, Alaz, Nesli, Ozan (hatta Ildızların tayfadaki herkesin ismi hastane sahnesinde geçiyor hepsi) 24 yaşında; Ebru 25 yaşında ve de Ayşıl yaşasaydı 24 yaşında olacaktı. Kadromuz kalabalık ama dört ayrı hayat hikayesini birleştirince böyle oluyor.
Neyse çok konuştum, iyi okumalar canlarım.
Her insan doğar, büyür ve ölür. Ama her insanın kalbi kırılmaz. Çünkü mecazi olarak her insanın kalbi yoktur. Ve bu kalbi olmayan insanlar diğer insanların kalplerini kırarlar acımasızca. Kalbi olmayana insan da denemez aslında. Çünkü hepimiz aslında bir insan malzemesiyiz ve yolun sonunda insan olmak bizim elimizde.
Hadi0zaman gururla sunar...
"Hocam daha yükseğini deneyecek miyiz?"
"Evet! Dönecek!Yükselt! Hadi çocuk! Hadi!"Bir daha! Ve...
"Geri döndü! Hocam hasta geri döndü!"
Yine pes etmemişti. Yine yıkılmamıştı. Efken Karan yıkılmaz!
Diğerlerinin yanına gidebilirizzz.
"Bir o kaldı... Annem, babam, kardeşim... Üçü de öldü. Sonra beni ayakta tutan şey Efken'in varlığı oldu. O da giderse ben yaşayamam."
İlkay gözyaşları için başını ellerinin arasına almıl bir şekilde oturuyordu. Bir yangın tüm ailesini elinden almıştı onun. Kendine gelememişti bir süre. Sonra anladı ki; bu hayata yarım devam edecek artık. Hayata boş gözlerle bakarken Efken'e kaptırmıştı gönlünü. Sonra birden Efken'in hayatına dahil olmuştu. Ama bir sorun vardı. Çünkü İlkay, Efken'in bir nevi baldızı oluyordu. (İlkay ailesini kaybettiğinde 10 yaşındaydı. Ve reşit olana kadar Ayşılların evinde kaldı, yani kardeş gibiydiler.) Hayatı boyunca çevresindeki kimse yani ailesi dışında kimse onu İlkay olarak görmemişti. O sadece Ayşıl'ın kuzeni olarak vardı herkesin hayatında. Ayşıl'ın ölüm haberini aldığında içinde bir yer mutlu olmuştu, biliyordu bu zihniyet çok kötüydü. Ama Ayşıl'ın Efken'e yaşatacakları daha da kötüydü. Efken'i artık kimse üzemeyecekti, artık kimse İlkay ve Efken arasında engel olamayacaktı. Ama kuzeni gibi değildi, bu düşünceleri için kızmıştı kendine. Gözyaşı dökmüştü Ayşıl için, her şeye rağmen. Onun gibi olmaya da niyeti yoktu zaten.
"Efken Karan'ın yakınları?"
Dördü de aynı anda yerlerinden fırlamışlardı.
"Biziz." - Uzay
"Durumu nasıl? Yaşayacak değil mi?" - İlkay
"Hayati tehlikeyi atlattı. Bizi de çok korkuttu ama şuan sadece uyanmasını bekleyeceğiz."
"Ne zaman uyanır peki?" - Temmuz
"Kesin bir şey söylemek zor. Ama uzun süreceğini sanmıyorum."Doktor yanlarından geçip gittiğinde Efken'i de çıkarmışlardı. Hayat ne kadar da acımasızdı, bir abinin hatasını kardeşe çektirecek kadar... Öylece bakakalmıştılar Efken'in arkasından.
"İ-iyi olacak... "-Uzay
İlkay dağılmış bir şekilde ilerlemeye başlamıştı ama yalnız olmadığını anlaması geç olmadı. Çünkü onun kollarına giren Temmuz ve Ildız vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...