Yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz.
Verdiğimiz aradan sonra diğer bölümlere göre biraz daha uzun bir bölümle geldim sizlere. Av kim? Avcı kim? Hikayenin sonunda işler değişecek mi?
Umarım beğenirsiniz.
İki adam koşarak ıssız yolda ilerliyordu. Başları her zaman olduğu gibi yine beladaydı.
Ortaç: Sana daha fazla ortalıkta dolanmamanı söylemiştim!
Ertem: Tüm suçu bana yükleyemezsin! Senin yüzünden bu haldeyiz biz.
Tankut ve adamlarından kaçıyorlardı yine. Tankut... Birilerini öldürmekten zevk alan, kan kokusuyla mutluluktan kendinden geçen herifin tekiydi. Aynı zamanda da Ertem'in kardeşi Efken'i ölümle burun buruna getirtmişti. O olay ise önce Ortaç'ın Ertem'e bile oynadığı oyunken daha sonra Ertem'in para hırsına yenik düşmesiyle başka bir boyuta gelmişti.
Şimdi ise Ertem'in sokakta gezinirken Tankut' a rastlamasıyla işler karışmıştı. Tankut'un adamları ikiliyi iyice hırpalamıştı ama onlar yine kaçmanın bir yolunu bulmuşlardı.
En sonunda ormanda koşmayı bıraktılar, adamlar peşlerini bırakmış gibi duruyordu. Ağaçların arasında kimseye görünmemeye çalışarak yürürken bir yandan da birbirleri ile atışıyorlardı. Para için birçok dert açılmıştı başlarına ama her seferinde bu işten sıyrılmayı başarmışlardı.
Ertem: Ne diye adamın dükkanını soydurdun ki bize?
Ortaç: Nereden bileyim lan onun dükkanı olduğunu!? Senşn kardeşin yüzünden hep. Polisler işin içine girince iş iyice bok oldu.
Ertem: Efken'i daha fazla bu işin içine sokma.
Ortaç sinirle güldü. Ertem'in iyi abi pozları kesmesini beklemiyordu.
Ortaç: Abicilik oynamanın sırası değil. Ayrıca... Ayşıl'a yardım ettiğin için Cenk'in ekstra gözüne batıyorsun bilmiş ol.
Ertem: O anın şartlarıyla öyle olması gerekiyordu. Senin yüzünden Efken artık bana yardım etmeyi bıraktı, her an anneme her şeyi anlatabilir.
Ortaç: Bana giren çıkan yok. Hayatta kalayım, param da olsun yeter. Umrumda değil yani küçük kardeşinin ötmesi.
Ertem: Efken seni biliyor.
Ortaç: Ne!
Ortaç bunu duymayı beklemiyordu. Efken işleri karıştırabilirdi ve yeterince karıştırmıştı da.
Ertem: Yani Ortaçcığım sana giren de çıkan da fazlasıyla var.
O an simsiyah bir arabayla önleri kesildiğinde neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Etrafları sarıldığında bu sefer o kadar da koşay kurtulamayacaklarını anlamışlardı.
En öndeki arabadan kırklarında ve uzun boylu bir adam indi. Yüzünde bir gülümseme vardı ama onu tanıyan herkes o gülüşün tehdit0 dolu olduğunu bilirdi.
Ortaç: Tankut abi...
Tankut: Lan sığırlar! Kaçabileceğinizi mi sandınız!? Oğlum bir kere borcunuzu ödemediniz zaten! Niye tekrar dükkanımı soymaya kalkıyorsunuz!?
Ertem: Abi vallahi bu gevşeğin işi.
Ortaç: Sensin lan gevşek. Abi işleri karıştıran bunun kardeşi.
Ertem: Onu karıştırma lan.
Ertem her ne yaparsa yapsın bazen abilik damarı ağır basabiliyordu ama bu anlarda bile kardeşini atabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...