~Paramparça~

102 47 74
                                    

Yeni bölüme hoşşş geldinizzzz

Umarım beğenirsiniz.

Gözyaşları bir gün tükenir mi? Yada aksine daha mı çok akar? Bunun bir önemi var mı cidden? Bize bizim gözyaşımızı dindirecek yada bizi ağlatmayacak insanlar lazım.

Hadi0zaman gururla sunar.

Kafeye geldiklerinde masada oturan Ebru'yu gördüler. Temmuz durumları Ebru'ya anlatmış ve kafede buluşmak için sözleşmişlerdi. Temmuz'un Ebru'yu gördüğü anda parlayan gözleri ona üç yıldır duyduğu sevginin göstergesiydi. O hastane odasında gözlerini açtığında yanında ilk Ebru'yu görmüştü. Yanında annesi değil, tanımadığı bir yabancı vardı. Bembeyaz bir oda, yanında ona bağlanan bir sürü makine ve tanımadığı bir kadın... Kendini o kadar çaresiz hissetmişti ki... Hatta kaçamadığını ve Ebru'nun Kemal'in tuttuğu biri olduğunu düşünmüştü. Yaşıtları üniversite sınavına hazırlanırken o sözde kocasından şiddet görüyordu. Adalet bu mu cidden? Annesinin onu bırakmaması, sımsıkı sarılması gerekirken o önüne bir bavul atıp bırakmıştı. Ama o bir kelime ile birlikte 17 yıllık hayatında ilk defa mutluluktan ağlamıştı yıllar sonra.

Başardın...

Başarmıştı Temmuz. Onu kısıtlamaya çalışan, onu yıldırmaya çalışan herkese rağmen... Başarmıştı.
Ebru'ya sımsıkı sarılmıştı yine Temmuz.

"Temmuz... Seni çok merak ettim. Nerede kalıyorsun? Niye burada buluştuk?" - Ebru

"Merak etmenizi gerektirecek bir durum yok. Temmuz benim evimde kalıyor. Kafe de benim. " - Ildız

"Abla, sen beni merak etme. Ben... İyi olacağım." - Temmuz

"Evini bulduklarını söylemiştin. Seni gördüler mi?" - Ebru

"Hayır..." - Temmuz

"Ya... Araya giriyorum ama sormazsam da olmaz. Bir şey yapamaz mıyız? Yani yeniden tutuklatma yada o olmazsa bir uzaklaştırma cezası...." - Ildız

"Bizim de bundan sonra atacağımız adımlar bunlar olacak zaten. Kolay kolay bu işin peşini bırakmayacağız. Bir kere yaptık, yine yaparız. " - Ebru

Yaparız...

Bu üç kadın, her şeyin aslında daha yeni başladığının farkındaydı ve hiçbir şeyden korkmuyorlardı. Artık korkmanın değil korkutmanın vaktiydi.

O sırada kapının açılma sesi ile gözleri kapıya döndü.

" I-Il-dız... "

" Nesli! "-Ildız

Ildız ve Nesli, bir masaya oturduklarında ikisi de sanki gözleriyle birbirlerine bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar gibiydi.

"Ildız, ben sana bir şey söyleyeceğim. Ama..."

"Ama nasıl söyleyeceğini bilemiyorsun. Söyle. Ne oldu?"

"Sen benim arkadaşımsın hatta kardeşimsin. Ben senden bunu saklayamam."

Bu sefer ikisinin de gözleri dolu doluydu.

"Alaz'ı sekreteriyle öpüşürken gördüm."

Yutkunamamıştı bile Ildız, aylardır bildiği gerçeği şimdi çocukluğunu birlikte geçirdiği Nesli ona söylüyordu. Bu nedenini bilmediği bir şekilde çok ağır gelmişti ona. Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı, sonra da bir gözyaşı yanağından usulca süzüldü.

"Biliyorum zaten."

Nesli'nin gözleri fal taşı gibi açılırken bir elini de arkadaşının elinin üstüne koymuştu.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin