17. yeni bölümümüze hoşşş geldinizzzz
Bu bölümün büyük bir kısmı Ildız-Kerem ağırlıklı geçiyor. Bilginiz olsun.
Hemen bölüme geçelim. Bakalım bizi neler bekliyor? Umarım beğenirsiniz.
Hadi0zaman gururla sunar.
Kerem: Ildız! Ildız'ın sesi bu.
İkisi de duraksadığında Alaz'ın eli ayağına dolaşmıştı. Ildız'ın yakarışları kulağını parçalıyordu sanki. Ama inanmak istemiyordu. Onun gözündeki Ildız, Alaz ona ne zarar verirse versin onu sevmek zorundaydı. Fakat şimdi ise Ildız ondan kurtulmak için Kerem'e bağırıyordu.
Kerem içeri girmek için bir hamle yaptığında onu durdurmakta zorlanıyordu.
Alaz: Paranoyak herif! Sana seslenen kimse yok!
Ildız: KEREM! İNANMA O RUH HASTASINA!
Ildız'ın son söylediği ile Kerem artık dayanamamış ve Alaz'ı itip içeri dalmıştı. Ildız'ı bu adama bırakamazdı.
Kerem: Lan köpek! Sana mı inanacağım duyduğuma mı? ILDIZ! HANGİ ODADASIN!?
Ildız, Alaz'ın buraya gelirken kurduğu tüm planlarını bozmuştu. Kerem'in işin içine girmesi ise onu iyice hırslandırmıştı. Kerem'i tanıdığından beri sevmezdi ve onun Ildız'a aşık olduğundan emindi.
Ildız: Mutfağın yanındaki oda!
Kerem Alaz'a küçük bir bakış atıp Ildız'ın olduğu odaya koştu ama maalesef kapı kilitliydi.
Kerem: Ver şu anahtarı.
Alaz: Onu benden koparmanıza izin veremem.
Kerem: Alaz ne bok yedin bilmiyorum ama Ildız senden kaçıyorsa bir sebebi vardır. Son kez uyarıyorum. Ben bu kapıyı açacağım. Anahtarı ver.
Kerem de öfkesini dizginlemeye çalışıyordu. Ildız'ı kurtarmadan Alaz'a vurmak istemese de sabrı zorlanıyordu.
Kerem kapıyı omzunla kırmaya çalışsa da kapı açılmıyordu. O sırada birden gelen ürpertiyle arkasını döndü. Eğer arkasını dönmeseydi Alaz sopayla ona vuracaktı, belki de bayıltmış olacaktı.
Alaz: Madem öğrendin, sen de çıkamazsın.
Bir hamle yaptığında Kerem onu kolundan tutup geri itmişti. Sopayı almaya çalışsa da Alaz da bırakmıyordu.
Kerem: Hiçbir halt yapamazsın.
Alaz yediği yumrukla yere düşmüştü. Kerem artık kendine verdiği sözü tutamamıştı. Alaz'a attığı yumruklara arada karşılık gelse de canı acımıyordu. Ildız için kesinlikle değerdi.
Sopayı alıp uzak bir köşeye fırlattı ve tekrar ayaklanıp kapıya gitti.
Kerem: Ildız biraz daha sabret, tamam mı? Sana söz, ben seni buradan çıkaracağım.
Kerem de biraz önceki olanlardan sonra nefes nefese kalmıştı. Ildız kapının ardında pek parlak şeyler olmadığının farkındaydı. Ama ikisinin arasında tek önemsediği kişi Kerem'di artık. Alaz onun en büyük hatasıydı. Kerem ise çocukluğu, tüm yaşlarıydı.
Ildız: İyi misin? Sana bir şey olmasın.
Bunu duyduğunda dudağının kenarından akan kanı hissetti Kerem. Elinin tersiyle kanı sildiğinde dudağının patlamış olduğunu yeni farkediyordu.
Kerem: Sözkonusu olan kişi şu an sensin. Bu şerefsiz bize engel olamayacak ve evine götüreceğim seni. Tamam mı?
Alaz: Ildız bu şerefsizi mi düşünüyorsun cidden!? Dış kapının dış mandalını yani!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)
Teen Fiction"Kalp kırılırsa kaynamaz." Eğer her kalp kırıldığında kaynasaydı kalp kırıklığının ayağı takılıp düşmekten farkı kalır mıydı? Vicdan gerçekten herkes de var mı? Ya da biz vicdansız ve 'insan olmayan' şahısların yaptıklarına ne ara göz yumar olduk? A...