Tanıtım (Ildız'ın Hikayesi)

186 80 111
                                    

Açılışı nasıl yapacağımı bilememenin heyecanıyla başlıyorum, sanki daha önce hiç bu bölümü yayınlamamış gibi. Ben hikayelerimle yepyeni bir sayfa açtım umarım bu sayfa bol okunmalı, bol yorumlu ve bol oylu olur. Hikayemi umarım seversiniz, eleştiriye açığım.
Bölümü salıyorum o zaman ben.

Hadi0zaman gururla sunar

Evlenip mutlu bir yuva kuracağımızın hayalini kurarken birden hayatımız tepetaklak olmuştu. Benim, insanlara güvenim sarsılmıştı. Hayatta birdenbire yapayalnız kalmıştım. Köşeye sıkışmıştım. Artık o evlenme hayalleri kurduğum adamdan nefret ediyordum.

---

Ildız, evinde sevgilisi Alaz'ı bekliyordu.

"Nerede kaldı bu ya!? Alaz neredesin?"

Alaz'a ulaşılamıyordu ve Ildız çok endişelenmişti. Ne yapacağını da bilemiyordu artık genç kadın. Arkadaşlarını aramaya karar verdi.

"Alo... Ozan..."

"Ildız, bir şey mi oldu? Sesin kötü geliyor."

"Ş-şey... Ben Alaz'a ulaşamıyorum. Sen konuştun mu onunla?"

"Sabah konuştuk. Sana gelecekti. Hatta ‘ Sakın gelmeyin, baş başa olacağız.’ demişti."

"Anladım... Onunla konuşursan beni de ara mutlaka." 

"Ararım yenge, merak etme sen. Ben de diğerlerine de bir sorayım."

Ildız telefonu hüsran içinde kapatmıştı.  Diğer arkadaşlarını da arasa da hiçbiri  sabahtan sonra Alaz'a ulaşamamıştı. O sırada telefonu çalmaya başladı. Sonunda! İşte sevdiği adam arıyordu. Hemen açtı telefonu.

"Alaz! Niye açmadın telefonlarımı!? Çok merak ettim seni."

"Hanımefendi... Şimdi sizden sakin olmanızı istiyorum."

"S-siz k-kimsiniz? Sevgilim nerede?"

"Alaz Bey kaza geçirdi. (...)"

Kaza geçirdi... Kaza... Ildız'ın kafasında hep bunlar yankılanıyordu. Telefondaki kişi bir şeyler daha söyledi ama sonra söylediklerinin hiçbirini anlayamadı. Gözyaşları akmaya başlamıştı ondan habersiz. İçi, sevdiğini kaybetme korkusuyla ürpermişti. Ne kadar durdu dizlerinin üstünde bilmiyordu. Belki bir saniye, belki bir dakika, belki de bir saat yada daha fazlası... Kapıya vuruluyordu.

"Ildız! Ildız aç kapıyı!"

Bu Nesli'nin sesiydi. Ağır ağır yerden kalktı, yaşlı gözleri ve kıpkırmızı yüzüyle kapıyı açtı. Nesli'nin de gözleri dolu doluydu, arkasındaki Ozan'ın da. Ildız, Nesli'ye sarılıp ondan güç almaya çalıştı.

"Hadi hastaneye gidelim. Semra teyze ve Ali amca da yola çıkmışlar."

Ozan'ın sesiyle arabaya doğru ilerlemeye başladılar. Düşünemiyordu artık. Bir anda yıkılmıştı Ildız.

Hastaneye geldiklerinde koşarak ameliyathanenin önüne gelmişlerdi. Efsa, Kerem ve Mert de oradaydı. Ildız diğerlerinin sorularına cevap vermeden yere çöküp başını ameliyathane kapısının camına dayadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti. Zaten artık ne elini kaldırmaya gücü vardı ne konuşmaya. Yine zaman aktı gitti. Bu sefer kesin saatler geçmişti. Alaz'ın ailesi gelmişti, onlar da bir köşede ağlıyorlardı. Doktor çıktı. Hepsi ayaklanmıştı. Doktor, telaşla sordukları soruları cevaplıyordu.

"Sizinle çok iyi konuşamayacağım... Hastamız geldiğinde ameliyatta bir kez kalbi durdu ama geri döndürdük. İç kanama vardı ve hâlâ risk var. Uyanamayabilir. Uyansa da uyanması uzun zaman alabilir. Bekleyeceğiz. Şimdi hastamızı yoğun bakıma alıyoruz."

Herkes şok içinde kalmıştı. Ama elden hiçbir şey gelmezdi.

---

Aylar geçmişti ama o uyanmamıştı. Ildız her gün başında bekliyordu onun, iki günde bir de gece yanında kalıyordu. Artık ağlamıyordu. Konuşmuyordu, yemiyordu, içmiyordu Ildız. Yatağın yanındaki koltuğa oturdu ve başını geriye yasladı. Eli ile de sevdiğinin elini tuttu. Gözlerini kapattı. O sırada elinin sıkıldığını hissetti. Hemen Alaz'a döndü ve onun yarım açık, yorgun gözleriyle karşılaştı.

"Alaz! İyi misin sevgilim? Allah'ım sana şükürler olsun."

"İ-i-iyi-yim g-gü-zelim."

---

Alaz hastaneden çıkmıştı ve nihayet Ildız ile baş başa kalabilmişlerdi.

"İyisin değil mi? Ağrın falan var mı?"

"Hayır aşkım. Yok ağrım, sen de yorma kafanı bunlara."

"Kahve içsek ya birlikte."

"Hemen yapıyorum."

Ildız koşar adım mutfağa ilerledi. Kahveleri yaparken kapı çaldı.

"Ben bakıyorum!"

Alaz'ın kapıyı açmasından on dakika geçmesine rağmen geri gelmemişti ve ses de yoktu.

"Alaz!"

"Alaz! Sevgilim kim gelmiş!?"

Ildız hızlı adımlarla kapıya koştu. Alaz karşısındaki kişiye öylece bakıyordu.

"Alaz bu kadın kim?"

Ses yok... Sonra karşısındaki gülmeye başladı.

"Ben... Senin nişanlının sevgilisiyim. Üç yıldır sevgiliyiz."

Ildız'ın başından kaynar sular dökülmüştü resmen.

"Alaz ne diyor bu!?"

Cevap yok... Ve genç kadın çıldırma noktasına gelmiş artık.

"Yalan desene!"

"B-biz k-ka-zadan sonra hiç görüşmedik. Uğ-uğramamış bile."

"Doğru yani!"

O sırada karşısındakinin Alaz'ın dudaklarına yapışması Ildız için bardağı taşıran son damla oldu.

"Allah belanı versin Alaz!"

---

İşte o an benim için yeni bir başlangıçtı. Paramparça olan kalbimle hayata tutunma savaşı verecektim.

İlk tanıtımımız burada sona erdi. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir.

Ildız ve Alaz'ın ilişkisinde işler ne yönde değişecek?

Ildız bundan sonra nasıl bir yol çizecek?

Sırada Efken'in hikayesi var. O da bir hayli kırgın ve öfkeli. Bir oraya da uğrayın derim.

Seviliyorsunuzzzz ❤️

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin