Umut (FİNAL)

18 2 0
                                    

Yeni bölümümüze hoşş geldinizz

Evet, Kalp Kırıkları'nın final bölümünü okuyorsunuz şu an. Benim için bir devrin kapanışı, bir nevi çocuklarıma veda bölümü bu bölüm. Duygularımı ifade etmekte o kadar zorlanıyorum ki şu an. Ağlarım sanıyordum, şu anlık öyle bir durum yok ama bölümün sonunda büyük ihtimalle gözyaşlarımla bitecek bu bölüm. Ama uzun konuşmayı bölüm sonuna ve hatta bu bölümün ardından sadece bu hikayeyle alakalı içimi dökeceğim VEDA bölümüne saklıyorum asıl cümlelerimi.

Gelelim geçtiğimiz upuzun bölüme. Neler neler oldu o bölümde? İlk yarı gayet keyifliydi bence ama ikinci yarı açıkçası benim için de üzücü ve şok edici oldu. Tabiki de her şey planladığım gibi gelişti ama özellikle de son sahnenin kendi üzerimde de bu kadar etki yaratacağını düşünmemiştim. Ayşıl, sadece Efken'i değil hepimizi bir sarstı sanki. İlkay... Güzel İlkay'ım benim..

Umarım beğenirsiniz final bölümümüzü.

Ve hikayenin normal akışında son kez...

Hadi0zaman gururla sunar

Efken Karan'dan

Efken ben. Sadece Efken... On sekiz yaşındaydım yani hayatın en başındaydım. Babamın aklı başında olan oğluydum. Büyük hayallerle başlamıştım üniversiteye, girişim de istemesem de epey hızlı olmuştu. Birilerinin dikkatini çektiğimi biliyordum ama uzak durmak daha cazip geliyordu. O hariç. İlkay... Anlayamadığım bir şekilde çabuk güvenmiştim ona. O, üniversitedeki ilk arkadaşımdı. İki hafta sonra rastlantı eseri kuzeniyle yani Ayşıl ile tanışmıştım. O, İlkay'ın aksine fazla uçarıydı ve hatrı sayılır bir şekilde egoluydu. Ondan uzak durmak istemiştim fakat öyle olmadı. Bir şekilde girmiştim onun yörüngesine. Nasıl olduysa o ne isterse o olmaya başlamıştı. Deneyecektim onu sevmeyi ama Ayşıl zor biriydi. Eninde sonunda onu sevdiğimi sandığım dönemlere girivermiştik, biz artık evlilik yolundaydık. Ta ki o kaza olana kadar...

Herkes hata yapardı elbet ama benim hatalarım boyumu aşmıştı. Ve bugüne, yirmi beş yaşıma gelmiştim. Hayattan büyük silleler yemiş, gülüşüne yaptığı hataların gölgesi karışmış bir adamdım ben. Artık hayatın en başında değil, tam da içindeydim.

Yüzüme bir serinlik vuruyor, rüzgar vardı sanırım. O kadarını hissedemiyorum. Çatıdayım ama rüzgarı bile hissedemiyorum. Gözümden yaşlar süzülmeye devam ediyor mu? Bilmiyorum çünkü onu da hissetmiyorum. Kollarımın İlkay, sevgilim yatıyor. Ona sesleniyorum, beni duymuyor. Saçlarına, yanaklarına, dudaklarına öpücükler konduruyorum, bir tepki vermiyor. Ölüm... En sevdiklerim birer birer giderken ben niye yaşamaya devam ediyorum? Bu ne büyük bir acı... Ölemiyorum, acı çekiyorum ama ölemiyorum. Aklımı söke söke alıyorlar sanki, tıpkı biraz önce kalbimi söküp aldıkları gibi. Ayşıl'a bakıyorum, kıpırdamıyor. Kanlar yayılıyor yerlere, ben de kıpırdayamıyorum. Ölmüş müydü cidden? Ayşıl... Bunu bana neden yaptın?

Yazardan

Efken artık İlkay'a seslenmeyi bırakmıştı, sadece onun saçlarını okşuyordu. Ona göre bu an ölmek için güzel bir andı. Rüzgar öyle bir hızlanmıştı ki kampüsteki bazı ağaçların dallarının çıtırdamasını bile duyuyordu fakat o bunun farkında bile değildi. Gözünden süzülen yaşları hissetmiyordu artık. Her şey anlamını kaybetmişti. Ayşıl son oyununu oynamıştı ve Efken'i yaşarken öldürmüştü. Alnını İlkay'ın alnına yasladı aşk dışında tüm duygulara olan hissizliğiyle. İçinden İlkay'a onu da yanında götürmesi için yalvarıyordu çaresizce.

"Hass***"

Alaz gördüğü manzaraya dayanamayıp dizlerinin üstüne düştüğünde eli boğazına gitti, nefes almakta zorlanıyordu.

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin