Cenaze...
Sahte bir mezar, küçük Aras ağlarken o boş gözlerle mezarı izliyordu. Sonuçta orda yatan Cihangir Bey değildi, gerçek ceset ormanın derinliğindeydi. Lakin ölünün ceseti tanınmayacak haldeydi, bu yüzden de kimse o olup olmadığını bilmiyordu. Aileyse korkuyla ona bakarken yağan yağmurla gözünden bir damla yaş akıp gitmişti. Gözünde gözlük vardı bu yüzden de kimse ağladığını fark etmemişti. Ama dikkatle bakan akan yaşı görürdü ve abisi Uluç görmüştü. O ise mezara bir toprak bile atamamıştı çünkü orda tek başına yeterince atmıştı. Vurgun ayrılığı o gün yeterince hissetmişti, bu yağmur bile ona o vahşeti hatırlatıyordu. O anda yanında duran bedenle aile öfkeyle bakmıştı. Çünkü gelen italyan idi, kızma nedenleriyse o hastanede yatarken silahlı hâlde bulunup polis tarafından alınmış oluşuydu. O ise kimseyi takmadan yanında ki bedene yanaşıp şunu fısıldamıştı.
Bay Marino - Iyi misin yavrum?
Dedi Italyanca, o ise başını iki yana sallayıp derin bir nefes almıştı. Berbattı, kalbi yerinden çıkmak ister gibi göğsünü dövüyordu.
Bay Marino - Gerçek ölü nerde?
V - Sen nerden biliyorsun?
Dedi safça ona bakarak, bunun üzerine ordaki insanlar bir anlığına ona bakmıştı ama sonra işlerine devam ettiler. Lakin Karahan ailesi dikkatini ona vermişti, Bay Marino ise dudağını yalayıp şunu fısıldamıştı.
Bay Marino - Serçe'm sen beni tanıyamadın mı? Ben her zaman herşeyi bilir, duyarım...
V - Ah evet öyleydi demi?
Bay Marino - Şimdi ne olacak?
V - Bilmem ama Aras'ı üstüme alırım. Beni zaten baba diye bilirdi, iyi ki de küçükte pek birşey anlamadı.
Dedi gözleri küçük amcasına değerek, aileden tek o ve Aras kalmıştı. Minik bedense bu bakışı görünce onun elini tutmuştu, bir an elini çekmek istemişti çünkü eli kirliydi. Onun abisinin kanı vardı, yakındı olanlar birgün kan davası diye gelirdi. Çünkü ailenin bilinmeyen üyleri vardı ve o kişilerden 3 tanesi burdaydı. Onuda yeterince tanırlardı ama bu vahşet nasıl bilmezlerdi, onlarda herkesin bildiği şeyi duyup gelmişti. Ilk işleriyle cenaze sonu onunla konuşmak olacaktı. Bu yüzden de dikkatle onu süzüyorlardı, bunu fark eden Ateş Bey ise yanında ki Poyraz Bey'i dürtüp üçlüyü göstermişti. Üçlüyse sanki avına kitlenmiş aslan gibi Vurgun'a bakıyordu.
Bay Marino - Bilinmeyen üyeler vardır derdin ya, ben onları buldum ve şuan buradalar.
V - Kaç kişiler...
Bay Marino - Burdakilerle ve Aras ile tam olarak 20 üye daha var, Aras'tan ayrı 3 tanesi burda ve senin tamda çaprazında!
V - Bir bitmediler, kan çıkacak!
Dedi sinirle dişlerini sıkarak, Uluç ve Poyraz Bey ise bu dili bildiği için direk ona bakmıştı, o ise acı bir sesle yeniden konuşmuştu.
V - Gerçek ortaya çıktığı an ben öleceğim!
Dedi tek onun duyacağı bir hâlde, Bay Marino ise başını iki yana sallayıp şunu söylemişti.
Bay Marino - Olmayacak öyle birşey, sana zarar vermelerine izin vermem!
V - Elbet benimde sonum gelecek, belki de bende böyle öleceğim. Belki de daha da ağırı olacak...
Bay Marino - Ben ölmeden kimse seni öldüremez!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kral'ın Prensi! ( Mafya Serisi 3)
Teen Fiction¥- Insanın en büyük düşmanı sadece kendidir... Dedi siyah gözlü sonra da yanında ki bedene yandan bakıp şunu söylemişti. ¥ - Kendini kendin Azad etmen lazım başkası değil! $ - Yapamıyorsam? ¥ - O zaman tut elimi birlikte azad olalım...