3- Töre

10.1K 614 40
                                    

Medya: Hazar

Keyifli okumalar <33


2 Hafta Sonra

"Başın sağ olsun oğlum." Karşımda ki kadın elini omzuma atıp sıktıktan sonra yanımdan geçip gitti. Boş bakışlarımı duvardan çekip ayağa kalktığımda kadınların olduğu odadan çıkıp kendimi dışarıya attım. Doğanın ölümünden bu yana 15 gün geçmişti. Davası ilk hafta çözülmüş suçlular hapse girmişti bile. Hastahaneye gittiğimiz gün alacaklılarıyla karşılaşıp kavgaya tutuşmuş oracıkta can vermişti. Aynı gün hem bebeğimi hem eşimi kaybetmiştim. Daha ne kadar hissizleşebilirdim? 

"Hazar kuzum iyi misin?" Birgül ablanın sesini duymamla düşüncelerimden sıyrılıp yutkundum. Ardından Kafamı belli belirsiz sallayıp taziye evinin gürültüsünden dolayı istemsizce yüzümü buruşturdum. "Kuzum istersen uyu biraz. Yüzün çok kötü gözüküyor" Birazcık uyusam bu düşüncelerimden uzaklaşsam iyi olacaktı.

"Olur." Kısılmış sesimle konuşmaya çalıştığımda Birgül abla koluma girip beni eve soktu. Doğanla beraber kaldığım odaya girdiğimde çift kişilik yatağa bakıp kafamı eğdim.

"Ben çıkayım sende iyice dinlen." Birgül abla odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattığında yavaş adımlarla ilerleyip yatağa uzandım. Gözlerimi kapatıp yorganı üstüme çektim ve kuruyan göz pınarlarım tekrardan ıslanırken uykuya daldım.

...

"Baba ne saçmalıyorsun sen?" Duyduğum seslerle korkup gözlerimi açtım ve bir hışımla uzandığım yerden doğruldum. Salondan gelen bağırış sesleri de neydi?

"Oğul törelerimiz bunu buyuruyor." Cemil babanın sesi yükselmeye başladığında ayaklarımı yataktan sarkıtıp yavaş adımlarla odadan çıktım. Direk salona açılan kapıdan içeriye girdiğimde Cemil babayı ve Onuru tartışırken gördüm. Turan abi ise minik bebeğini kucağında uyutmaya çalışıyor Aynur anne ile Birgül abla da ortalıklarda gözükmüyordu.

"Ben kalkıp da abimin eşiyle evlenmem. Benden bunu beklemeyin." Onur sinirle soluyup arkasına döndüğünde yanımdan bir hışımla geçti.

"Gel Hazar oğlum." Cemil baba beni yanına çağırdığında yavaş adımlarla yanına gittim.

"Oğlum töreleri biliyorsun böyle olması gerek. Onur okumuş, öğretmen olmuş, şehir görmüş bu yüzden kabul etmiyor töreleri ama sen biliyorsun." Tepki vermeyip kafamı eğdiğimde Cemil baba iç çekti. İğrenç töreleri her ne kadar kabul etmek istemesem de maalesef ki biliyordum. Doğduğum yetiştiğim ortam bana bu gerçekleri bir güzel öğretmişti.

"Onuru ikna edip nikahı kıyacağız oğul. Bir sene boyunca Doğanıma eşlik ettin bundan sonrasında da Onuruma et." Sinirden yanağımın içini dişlediğimde kafamı belli belirsiz salladım. Bu zamana kadar gülmeyen yüzüm bu vakitten sonra da gülmeyecekti zaten. Kabul etmemekten başka şansım var mıydı? Başka çarem var mıydı? Bana bir nebze ailem olduğunu hissettiren bu aileden başka şansım var mıydı? Kendi öz ailemdense bu aileye mecburdum. Her gün dayak yediğim o evden buraya gelmek kurtuluşumdu. Doğandan yediğim dayaklar ise bana bugüne kadar bir şey hissettirmemişti. Duygusal bir bağ hissetmediğim birine istesem de kırılamazdım zaten. Gerisinin de bir önemi yoktu.

"Ablam gel hele." Birgül abla salona girip bana seslendiğinde kafam yerde yanına gittim. Koluma girip beni dışarıya çıkardığında beraber mutfağa girdik. "Doğru mu kuzum? Onurla mı evlendirecekler seni?"

"Öyleymiş." diye mırıldandım. 

"Ah hazarım ah kuzum." Birgül abla bana sıkıca sarıldığında bende kollarımı beline sardım. "Çektiklerin yetmiyormuş gibi daha da çektiriyorlar."

"Başka şansım yok abla başka çarem yok." Bana kucak açacak bir ailem en basitinden bana kucak açacak bir kişi bile yoktu. Kaderime boyun eğip öylece kabullenmekten başka çarem yoktu. Ben kalabalığın içinde ki yalnızlıktım. İnsanların arasında olmama rağmen kimsesizdim. Ben buydum işte daha fazlası değildim...


                        Devam Edecek

LEVİRAT (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin