48- Bugün Ben Yarın Sen

3.7K 339 125
                                    

Medya: Hazar ve Onur

Keyifli okumalar <33

3 Ay Sonra

Tamamen hazır olan odaya gözlerim dolu bir şekilde bakarken karnıma sarılan kollarla burnumu çektim. Onur dudaklarını enseme bastırıp odaya kısaca göz gezdirdi. Oğlumuzun odasını beyaz ve gri ağırlıklı dekore etmiştik. Kapıda ise koskocaman Derinin odası yazıyordu..

Bebeğimizin cinsiyetini öğrendikten sonra Onurla birlikte bir sürü isim düşünmüş en sonunda Derin olmasına karar vermiştik...

"Yavrum annemler iki hafta sonraya biletlerini almış." Onura dönüp kafamı usulca salladım. Doğuma az kaldığı için Onurun ailesi gelecek çok fazla kalmadan hemen geri döneceklerdi. Birgül abla ise ısrarlarım sonucunda kızlarıyla birlikte bana yardımcı olmak için bir ay kadar burada kalacaktı. Narin fazlasıyla büyümüş ve iyileşmişti hatta konuşmaya bile başlamıştı Nesrin ise Birgül ablanın anlattığına göre emekleme dönemindeydi. Hepsini çok fazla özlemiştim..

"Hayatım sofrayı hazırlayalım da yemeğe oturalım çok acıktım." Onur kafasını sallayıp dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı ardından belimden destekleyip beni mutfağa kadar yürüttü. Son ayımda olduğum için fazlasıyla karnım büyümüştü ve yürümekte birazcık zorlanıyordum.

"Otur bebeğim, sen yemekle uğraştın zaten sofrayı da ben kurayım." Onur beni zorla sandalyeye oturtup kollarını sıvadıktan sonra sofrayı kurmaya başladı. Onu sırıtarak izlediğimde bana göz kırpıp işine devam etti. Onura o kadar çok alışmıştım ki diğer yarım gibi hissediyordum. Gerçek aşk da bu değil miydi zaten.  "Ne düşünüyorsun yavrum? Götümü mü kesiyorsun yoksa?" Kafamı arkaya atıp kahkaha attım. Onurla sohbet edip gülmek bana bu zamanlarda iyi gelen tek şeydi.

"Valla sağlam baya bakmasam hatırı kalır." Onur bana doğru dönüp kaşlarını kaldırdı.

"Göz dikme kıymetlime." Arkama yaslanıp bacaklarımı üst üste attım.

"Ne demiş atalarımız bugün ben yarın sen." Onur gülümseyip dirseğini mutfağın tezgahına yasladı.

"Hangi atalarımız demiş tam olarak?" Alt dudağımı ısırıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Onurla uğraşmak çok hoşuma gidiyordu.

"Bilemeyeceğim artık diyen demiş." Onur küçük bir kahkaha atıp bana arkasını döndüğünde kışkırtmak için küçük bir ıslık çaldım. Onur tekrardan bana döndüğünde yemek sonuna kadar şakalaştık ardından salona geçip koltuğa uzandık. Bazı geceler Onurla birlikte dizi izliyor bazı gecelerde beraber kitap okuyorduk. Bugün ise dizi izleme gecelerimizden birindeydik...

"Bu karakterde deli etti beni ya." Onur karnımın üzerinde ki mısır kutusundan bir avuç alıp ağzına attı. Bu haline gülümseyip arkama yaslandığımda kasıklarımda hissettiğim ufak ağrıyla yerimde rahatsızca kıpırdandım. Bazen böyle küçük sancılar hissedebiliyordum.." Hayır yani eve girmesen olmaz mı?" Onur dizi hakkında yorum yaparken kasıklarımda ki geçmeyen ağırıyla hafifçe doğruldum. Bu sefer ki diğerlerinden daha uzun sürmüştü. 

"Onur ben bir lavaboya gideceğim." Onur kafasını sallayıp kollarını belimden çektiğinde ayaklandım. Ayaklanır ayaklanmaz da kasıklarıma giren şiddetli sancıyla elimi koltuğun başlığına attım. Onur bana bakıp hızlıca battaniyenin altından çıktı ardından ayaklanıp belimden tuttu.

"Hazarım ne oldu bir tanem?" Kasıklarımda ki sancı beni boncuk boncuk terletirken kendimi koltuğa bıraktım. Oturur oturmaz da şortumdan taşan su ile bir yere bir Onura baktım.

"Onur..." Elimi karnıma atıp alt dudağımı sertçe ısırdım doğuma daha bir ay vardı...

"Tamam sakin oluyoruz güzelim." Onur sehpanın üzerinden telefonunu alıp hızlıca ambulansı aradığında bacaklarımdan akan suya dolu gözlerimle bakmaya başladım. Sancım dayanılmaz boyutlara ulaşırken çığlık attım. Bu kadar sancılı olduğunu kimse söylememişti bana. "Hazarım ambulans geliyor dayan bebeğim."

"Onur kimliğimi falan al birde bebek çantasını al unutma onları." Onur kafasını sallayıp odaya koştuğunda kafamı koltuğa yasladım. Dehşet bir ağrı hissediyordum. "Bebeğim erken değil mi daha?" Elimi karnıma atıp okşamaya başladığımda sancım daha da arttı. Minik oğlum gelmek için sabırsızlanıyordu..

"Onur bayılacağım şimdi nerede kaldı bu ambulans?" Onur koşarak salona girdiğinde bebek ile kendim için hazırladığım çantaları kenara bıraktı.

"Geliyor bebeğim dayan az kaldı." Gözlerimi sıkıca kapatıp kafamı arkaya yasladım.

Çok geçmeden zil çaldığında Onur kapıya koşup sağlık görevlilerini içeriye aldı. Gelen görevliler beni turuncu sedyeye yatırıp evden çıkardıklarında Onur da çantalarla geriye kalan şeyleri alıp peşimden geldi. Bir yandan da telefondan birileriyle konuşuyordu.

Ambulansa bindirildiğimde koluma yapılan iğneyle etrafıma bakındım. Gözlerim yapılan iğne yüzünden kapanmaya başlarken gördüğüm son şey telaşla ambulansa binen Onurdu...

...

(Yazarın Anlatımıyla)

Hazar doğumhaneye alındığında Onur getirdiği çantaları kenara bırakıp haber bekleyen ailesini aradı. Hepsi Onurun ambulanstayken durumu haber etmesiyle hazırlık yapıp yola çıkmıştı.

"Alo ne yaptınız oğlum iyi mi Hazar?" Onur annesinin sesini duyduğunda derin bir nefes aldı. İçten içe korkuyordu...

"Doğuma alındı şimdi ambulanstayken de iğne yaptılar." Onurun titreyen sesi annesini de endişelendirdi.

"Tamam oğul endişelenme Allahın izniyle bebenle eşine kavuşacaksın. Bizde yoldayız akşama doğru orada oluruz." Onur elini şakaklarına atıp ovuşturdu. Nasıl endişelenmezdi ki? Biricik Hazarı doğumhane de acı çekiyordu..

"Tamam anne dikkatli olun." Onur telefonu kapatıp cebine koyduktan sonra doğumhanenin kapısının önünde ki sandalyeye oturdu. İçinden eşi ve bebeği için dua etmeye başladı. Beklemedikleri anda gelen doğum Onuru fazlasıyla etkilemişti. Hazarının canının acıdığı düşüncesi de bunun tuzu biberi oluyordu. Saç teline öleceği çocuğun canının yanmasına dayanamıyordu. 

Belki iki belki üç saat doğumhanenin kapısında bekledi. Ancak ne çıkan oldu ne de giren oldu. Endişesi katlanarak artarken doğumhanenin kapısı sonunda açıldı. Onur hızlıca ayağa kalkıp içeriden kucağında bebekle çıkan hemşireye yaklaştı.

"Hazar beyin eşisiniz değil mi?" Onur hızla kafasını salladı. "Normal doğum oldu eşinize şuan dikiş atılıyor. Bebeğinde durumu gayet iyi." Hemşire minik bebeği Onura uzattığında Onur ne yapacağını bilemedi. Ona uzatılan beden çok küçüktü. Onur kucağına almaya korkuyordu..

En sonunda cesaret edip minik bedeni kollarının arasına aldığında yeni doğduğu için mor yüzüne baktı. Hazarının minik versiyonunu kucağında tutuyor gibiydi. Gözleri de onunkiler gibi açık mavi olur umarım diye iç geçirdi. Her şeyiyle Hazarına benzesin istiyordu. 

"Eşinizi normal odaya alacağız bebeği de şimdilik almak zorundayım." Onur ne zaman dolduğunu anlamadığı gözlerini bebeğinden çekip kafasını salladı. Minik bedeni tekrardan hemşireye verdiğinde aklına Hazarı geldi. Biricik eşini görmek için sabırsızlanıyor küçük bebeği onun kollarında olsun onun kokusunu hissetsin istiyordu.

Dolu gözlerini elinin tersiyle silip burnunu çekti. Hazarı ve minik oğlu için güçlü olmak zorundaydı çünkü o artık baba olmuştu...


                      Devam Edecek

son iki :)

LEVİRAT (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin