21- Hayatım

6.9K 560 133
                                    

Bölümü sizler için sabaha yetiştirmeye çalıştım oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...Keyifli okumalar <33

"İkinci bahar yaşıyor ömrüm gel benim yarim oluver şimdi..."


"Hazar kuzum ver bana."  Birgül ablanın siniyi elimden çekiştirmesiyle derin bir nefes verdim.

"Ablacığım ağır diyorum bırak ben taşıyayım sen ekmeklerle bardakları getir yeter." Birgül abla pes edip kafasını salladığında kıkırdayıp mutfaktan çıktım. Eve girdiğimde gelen misafirlere bakmadan sofrayı serip tabakları yerleştirdim.

"Bizim Fatmaya da görücü geliyor ama kabul etmiyor hiç birini." Emine teyzenin göğsünü kabartarak söylediği şeyle Aynur anne gülümsedi.

"Vakti gelince her şey olur emin ol." Emine teyze kafasını sallayıp bana baktığında boğazımı temizledim.

"Hazar babanı geçen çarşıda gördüm yanında Gökhan abinde vardı." Duyduğum isimlerle kafamı eğip tabakları yerleştirmeye devam ettim. Benim için iki yabancıdan başka bir şey olmayan insanların ne yaptığı önemli değildi. "Düğünü varmış Gökhanın hazırlık yapıyorlar sen gitmeyecek misin?" Derin bir nefes alıp doğruldum.

"Gitmeyeceğim Emine teyze ne yaptıkları ilgilendirmiyor beni." Ayağa kalkıp bir hışımla evden çıktığımda sinirden titreyen ellerimi sıktım. Bilerek yapıyor sırf kuyruk acısından beni sinirlendirecek yer arıyordu. Kızı Onura varamamıştı ya onun acısı vardı.

"Kuzum benim ne oldu?" Birgül abla mutfaktan çıkıp yanıma geldiğinde sinirden seğiren gözlerimi kapattım.

"Abla çok az kaldı şu Eminenin de kızı Fatmanın da üstüne atlayacağım." Geldiklerinden beri yaptıkları imalar ve iğneleyici bakışlarıyla beni gerim gerim germişlerdi.

"O Fatma cadısının tek derdi Onur annesinin de kuyruk acısı var, kızı gelin gelemedi ya bu eve ondan. Sen celallenme güzel kuzum benim Onurun kimin eşi olduğu ortada gerisi de önemli değil." Birgül ablanın gülümseyerek söyledikleri beni de gülümsetti. Ne olursa olsun kim eşine bu denli takıntılı olan birine göz yumar tamam derdi?

"Hadi gel içeriye girelim bir şeyler derse hemen yapıştırırız cevabı merak etme sen." Kafamı sallayıp Birgül ablayı onayladığımda beraber içeriye girip kenara çekildik.

"İsterseniz geçelim sofraya hemen." Aynur annenin sorduğu soruyla Fatma hızla kafasını sağa sola salladı.

"Yok Aynur teyzeciğim Onurları bekleyelim." Sinirden seğirmeye devam eden gözüm ve titreyen ellerimle yanağımın içini dişledim, elimden en sonunda bir kaza çıkacaktı.

"Evet Aynurcuğum Onur oğlumla diğerleri de gelsin öyle geçeriz." İçimden bir sabır çekip sırtımı arkamda ki mindere yasladım. Behram ile Agırın bitmek bilmeyen kavgaları bir yandan Fatma ile Emine teyzenin imaları bir yandan beni delirtiyordu.

"Merhaba hoş geldiniz." Duyduğum sesle kafamı kaldırıp içeriye giren Onura baktım. Üstünde ki siyah gömlek niye bu kadar yakışmıştı?

"Hoş-"

"Hoş geldin hayatım." Fatmanın sözünü kesip ayağa kalktığımda Onurun yanına gidip koluna girdim. "Çok yoruldun mu?"

"Yok yorulmadım çok." Onurun şaşkın ancak aynı zamanda mutlu çıkan sesiyle gülümsedim.

"İyi iyi hadi odamıza geç üstünü falan değişti sonra da hemen sofraya geçelim misafirlerimize ayıp olmasın." Onur şaşkın şaşkın bakınca gülümseyip kolundan ittirdim. İtiraz etmeden odaya geçtiğinde sırtımı dikleştirip gülümsedim. Kimin kime ait olduğu gözler önündeydi gerekene göz dağı gerektiği gibi de verilirdi.

Boğazımı temizleyip ikiliye baktığımda salondan çıkıp kapıyı çalmadan odaya girdim. Onurun üstünde bir şey olmadığı için gözler önüne serilen kaslı vücuduyla sertçe yutkundum. Kafamı çevirip bakmamam gerekiyordu ama yapamıyordum.

"Bir şey mi oldu? Bir garipsin." Alt dudağımı öne çıkarıp kafamı sağa sola salladım. Garip miydim değil miydim bilmiyorum ama kocamı kalkıp da elin kızıyla paylaşacak kadar deli değildim onu biliyordum. 

"Bizi bekliyorlar üstünü giyin de çıkalım hemen." Onur kafasını sallayıp elinde ki kazağı üstüne geçirdi. Ardından elini pantolonun düğmesine atıp açtı. Eli bu sefer fermuarına gittiğinde bana kısa bir bakış attı. Hızlıca kendime gelip kafamı başka yere çevirdim ve kazağımın eteğiyle oynamaya başladım.

"Çıkalım hadi." Onur yanıma geldiğinde kafamı usulca sallayıp kapıyı açtım. Beraber odadan çıktıktan sonra salona girip herkesin sofraya geçtiğini görünce bizde geçtik.

"Afiyet olsun." Cemil babanın yemeğe başlamasıyla bizde başladık. Fatma, Onura kaçamak bir bakış atıp yemeğine döndüğünde sinirden kasıldım. Bu kadar rahat olması canımı sıkıyordu en sonunda önümdeki çatalı kafasına atacaktım.

"Daha daha nasılsınız? İyisiniz inşallah." Emine teyzenin sorduğu soruya her kafadan mırıltılar çıktığında aklıma gelen fikirle gülümsedim. Ardından dirseğimi Onurun bacağına sabitleyip daha rahat bir pozisyon aldım. Fatma bir bana bir Onurun dizinde ki dirseğime bakıp kafasını eğdiğinde elimde ki çatalı sofraya bıraktım. 

"İyi misin yanakların kızarmış biraz." Onurun titrek çıkan sesiyle başta dumura uğrasam da boğazımı temizleyip gülümsedim.

"İyiyim hayatım bir şeyim yok." Onur yutkunup alt dudağını ısırdığında gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı. Yüzünde ki en kusursuz nokta gerçekten de dudaklarıydı...

"Ellerinize sağlık ben bir dışarı çıkıp ellerimi yıkayayım." Fatma sinirle kasıldığında dudaklarım yukarıya kıvrıldı. Benim eşime yan bakmak o kadar kolay değildi. 

"Tamam kızım." Fatma Aynur anneye bakıp gülümsediğinde ayaklanıp dışarıya çıktı. Ben ise Fatmanın gitmesine rağmen dirseğimin Onurun dizinde olmasını umursamadan yemeğime devam ettim. Fatmanın sinirden kasılan yüzünü görmek çok hoşuma gitmişti. Kimin eşine yan bakmaması gerektiğini gözüne soka soka öğretmiştim. 

Sadece bunları yaparken bu kadar hoşuma gitmesi garipti. Onura karşı bir şeyler hissettiği gerçeği canımı çok sıkmıştı fakat onun eşinin ben olduğum gerçeği ise bana ayrı bir güven vermişti. Onur benimdi ve nedenini bilmesem de onu kimseyle paylaşmaya hiç niyetim yoktu...

             Devam Edecek

<3



LEVİRAT (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin