33- Bir Damla Gözyaşı

5.3K 476 123
                                    

Uzun bir bölüm olduuu...Keyifli okumalar <33


"Nerimanla karşılaştım geçen gün torununun düğünü varmış." Kahvaltı sofrasında oturmuş sohbet ediyorduk. Aynur anne Cemil babaya Neriman teyze ve torunundan bahsederken Cemil baba onu kafasını sallayarak dinliyor bir yandan da kahvaltısını yapıyordu. 

"Onlar düğün yapabiliyor muymuş ya?" Birgül abla da sohbete dahil olduğunda gülümseyerek onları izlemeye başladım. Tam o sırada çalan kapıyla Birgül abla ben kalkmadan ayaklanıp kapıyı açmaya gitti.

"Al güzelim." Onurun uzattığı reçelli ekmeği alıp ağzıma attıktan sonra Onura bakıp gülümsedim. Tam ağzımı açıp teşekkür edecekken salonu dolduran ses buna izin vermedi.

"Selamünaleyküm..." Onur kafasını kaldırıp sesin sahibine baktığında yüzümde ki gülümsemeyi silip bende kafamı o tarafa çevirdim. Gördüğüm yüzler midemin bulanmasına neden olurken belimde hissettiğim dokunuşla çay bardağını sofraya bıraktım.

"Ve aleykümselam buyurun gelin kahvaltı yapalım.." Cemil baba ayağa kalkıp karşısındakilerle selamlaştığında hep birlikte ayaklandık.

"Yok afiyet olsun size biz ettik de geldik." Utanmadan bu sofraya otursalar pes artık derdim. 

"Buyurun o zaman geçin oturun kalmayın ayakta." Herkes minderlere geçip oturduğunda Birgül ablayla birlikte hızlıca sofrayı toparlayıp dışarıya çıktık. Mutfağa girdiğimiz an elimde ki siniyi sertçe masaya bıraktım.

"Kuzum sakin ol." Birgül abla yanıma gelip kolumu okşadığında hissettiğim sinirle derin bir nefes aldım.

"Abla benim hiç birinin yüzünü görmeye tahammüllüm dahi yokken onlar hangi yüzle karşıma çıkabiliyorlar?" Bunca senedir bana yabancı olan bu kişilere aile demek gelmiyordu içimden. Benim ne bir babam, ne bir annem ne de abilerim vardı. Hepsini içimde teker teker öldürmüştüm...

"Haklısın ablam haklısın da dur bakalım hele ne demeye gelmişler öğrenelim bir. Merak ettim vallaha.." Kafamı sallayıp ağrıyan başımı ovuşturdum. Birgül abla çay koyup geleceğini söylediğinde kafamı sallayıp mutfaktan çıktım ardından eve girip salona ilerledim.

"Valla Gökhanın düğününe de iki ay kaldı işte hazırlıklara devam ediyoruz." İçeriye girdiğimde sohbete kulak kesilip Onurun yanına oturdum. Birgül abla da çok geçmeden peşimden geldiğinde Turan abinin yanına geçip kızını kucağına aldı.

"Hayırlısı olsun." Göz göze geldiğim beden bana bakıp hafifçe gülümsediğinde kafamı başka bir yere çevirdim. Salih abimin bana olan düşkünlüğü çocukluğumdan beri gelirdi. En büyük abimdi ve yeri geldiğinde beni korurdu. Ancak konu evlenmeme geldiğinde sesini çıkarmamış istemediğimi bilmesine rağmen bir şey dememişti. Ona herkesten her şeyden çok kırgın olmam belki de bu yüzdendi..

"Sizi de bekleriz düğüne dünür..." Cemil baba karşısında ki adama bakıp kafasını salladı.

"Geliriz tabi." Birgül abla bana bakıp ayaklandığında derin bir nefes alıp Onura döndüm.

"Hayatım okula geç kalmıyor musun? Geçireyim seni istersen.." Onur bana dönüp mavilerini mavilerime sabitlediğinde midemde hissettiğim basınçla sertçe yutkundum. Bu adam benim hem içime işleyen zehir hem de o zehre tek çare olan panzehirdi.

"Önemli değil yavrum misafirler gitsin giderim bende." Kafamı sallayıp ayaklandığımda bize doğru dönen gözler yüzünden adımlarımı istemsizce durdurdum.

"Ee sen nasılsın damat bizim oğlan üzmüyor seni değil?" Elimi yumruk yapıp karşımda ki adama baktığımda onun da bakışları bana değdi. Baba olmayı geç insan olmayı bile hak etmeyen biriydi o. İnsanlıktan da adamlıktan da nasibini almamıştı..

"İyiyim çok şükür neden iyi olmayayım...eşim yanımda daha başka ne isterim?" Onurun yüzünde ki gülümseme içime işlerken kafamı hafifçe eğdim.

"Valla damat Doğanın ölümüne çok üzüldük oğlum birden dul kaldı kolay değil tabi. Neyse ki sen kabul ettin de aldın eşin olarak helal olsun valla." Ellerim sinirden titremeye başladığında yumruklarımı iyice sıktım.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Onur bir hışımla ayağa kalktığında Turan abide ayaklandı. Ortam aniden gerilmişti..

"Bir şey demedim damat celallenme hemen sende haklısın kolay değil abinin eşini kendine eş almak. Taktir ettim seni o yüzden dedim." Dolan gözlerime içimden bir küfür savurup sertçe yutkundum. Susup sürekli boyun eğdiğim yeterdi artık..

"Doğru abisinin eşini kendine eş olarak alması kolay değil. Kolay olan şey kendi canından kanından birini istemediği halde bir kese altına satmak. Üstüne doğduğundan beri bir malmış gibi davranıp zamanı geldiğinde de kolayca vazgeçebilmek...kolay olan bu sizin için. Ben hayatımda sizin kadar yüzsüz insanlar görmedim utanmadan birde kapıma gelip pişkin pişkin konuşmanız umurunuzda olur mu bilmem ama çok utanç verici." Sonlara doğru titreyen sesim sinirimi bozsa da içimden gelenleri korkmadan söyleyebilmek beni biraz olsun rahatlatmıştı. Üstüne elime dolanan eller beni oldukça güçlü hissettirmiş başımı daha da dikleştirmiştim.

"Eşimin bir damla göz yaşına ortalığı yakarım. Ayağınızı denk alın lafınızı bilip de konuşun benim canımı sıkmayın.." Onurun keskin aynı zamanda sert çıkan sesi tüylerimin diken diken olmasına sebep olurken kafamı hafifçe eğdim. "Ağlama güzelim...ölürüm senin için ağlama." Onurun kulağıma fısıldadığı şeyle alt dudağımı dişleyip elime dolanan eli daha sıkı tuttum. 

"Müsaadenizle." Geldikleri gibi geri giden, benim için sokakta ki herhangi bir insandan bile daha yabancı olan bu insanların beni daha fazla üzmesine izin vermeyecektim. Düğüne gitmek mi? Gerekirse gidecektim. Söyledikleri bu lafları da onlara bir bir yedirecektim...


                      Devam Edecek

iNTİKAM :D


LEVİRAT (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin