Altıncı Taş'tan bulmayı umduğu cevaplar yerine kafasının içinde ardı ardına beliren çok daha fazla soru ile çıktı. Çünkü sadece bir hastalıkla değil, belli ki yalanlar ve ihanetlerle de uğraşmak zorundaydı. Nadir hastalığın kuzeye has bir durum olduğu konusunu kıza açıklarken hayli rahatsız olmuştu. Zenith'in sessiz kalarak eşini pür dikkat dinlemesi de göz önüne alınırsa, evet, Nadir eşine hastalığın her yeri etkilediğine dair yalan söylemişti.
Neden ki? Nadir'in Zenith'ten böyle bir bilgiyi saklamasının ne gibi bir faydası olabilirdi?
Eliz'in yokluğunda Nadir Erez'i hastalığı araştırması ya da çözüm bulması için görevlendirmişti. Bu anlaşılabilir bir hamleydi çünkü Eliz nasıl Denge'nin Düzen'inden kopmuşsa Erez de Kargaşa'dan kopmuştu. Eliz kadar yetenekli ve kızdan kat be kat yaratıcı bir büyücüydü. Eh, hangi halktan olduğu belli olmasa da iblissoylu olduğu kesindi. Dolayısıyla uzun ve tehlikeli yolculuklarda hayatta kalabilecek kadar güçlüydü.
Ama bir o kadar da anlaşılamaz bir hamleydi çünkü Erez ufak bir bilgi uğruna elindeki naçizleri yakabilecek kadar fevri ve en az Zenith kadar da kurnazdı. Kelimelerle öyle güzel oynar, yüzüne öyle hoş bir gülümseme yerleştirir, öyle içten bakardı ki karşısındaki kurbanı onun iyi niyetli maskesine kanıverirdi.
Gerçi... Erez'in bu sinsi yüzünü belki de yalnız Eliz biliyordu koskoca Sekizkök'te. Birisiyle iki yıl boyunca türlü boktan işlere kalkıştıktan, türlü acayip yerlere girdikten ve türlü kan donduran olaylar gördükten sonra o kişiyi her hattıyla tanımamak imkansızdı.
Nadir, genç adamın güzel yüzüne, hoş sesine ve ustaca kullandığı kelimelerine aldanmış olabilirdi. Ki... Eliz şaşırmazdı buna asla.
Evet, Erez hastalığı araştırmakla görevlendirilmişti. Ve Nadir'in söylediğine göre şüphe götürmeyecek bir gerçeklikti ki, araştırmıştı da. Altıncı Taş'a hastalığın yalnızca kaotik pay sahiplerini etkilediği, birinden birine bulaşmadığı gibi kilit bilgileri ve hastalığın yayılım coğrafyasını bildiren genç adam olmuştu. Bununla da kalmamış Nadir'in onayını alarak hastalığın ilerleyişini azaltan bir büyüyü Sekizkök'ün her köşesine örmüştü.
Her ne kadar Nadir, genç adamdan övgüyle ve iyi niyetle bahsediyor olsa da... Usta büyücünün her bir methiyesinde kızın içinde göllenen zift kadar koyu sıkıntısı göğsünü sıkıştırmıştı.
Çünkü Nadir'in mutlak surette haberinin olması gereken iblis kabirleri ve ilençlerini kadından saklamıştı Erez. Kabirlerdeki lanetli naçizleri topluyor, ilenci çözdüğünü iddia ediyor ve ilençlerin hastalığın çözümü olacağını söylüyordu.
Öğle güneşinin ısıtmayan aydınlığı altında şehirin örümcek ağına benzeyen sokaklarından geçerken yanından geçen kalabalığın renkleri söndü ve sesleri kısıldı. Neden? Kafatasının her bir köşesine çarpan ve hiçbir cevap bulamadığı, uyduramadığı soru buydu. Neden Nadir eşine hastalığın sadece kuzeyde olduğunu söylememişti? Neden Erez iblis ilençleriyle alakalı haberlerin Nadir'e ulaşmasını engellemişti? Neden iblisler gibi yaşamları ve ölümleri büyünün uç noktalarında olan yaratıklarla tek başına ilgileniyordu? Ve naçiz... Neden kabirdeki naçizi almıştı? Neden Erez kızın hastalığı çözmek için kuzeye çağrılmasına karşı çıkmıştı? Ve şu Sekizkök'ün her yerine örülmüş büyü... Başka büyücü kalmamış mıydı da bunu Erez'e yaptırmışlardı?
Buz gibi soğuk ve mantıklı tarafı bu hastalık işini başlatan, sürdüren, çözülmesini engelleyen kişinin Erez olduğunu söylüyordu. Ve o tarafın kanıtları bol, içgüdüleri sağlamdı. Kuytu köşeye sinmiş yumuşak tarafıysa büyüyü etkileyen bir hastalığı Erez'in tek başına çıkartamayacağını, yaptığı bu tuhaf işlerin mutlaka bir nedeni olduğu konusunda diretiyordu ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEMİK VE GECEDEN
FantasyKız oğlanı ilk kez bulduğunda sonsuz bir gecenin içinde ve donmuş topraklar üstünde, yirmi cesedin yanı başındalardı çünkü kainat onları anlaşılmaz ve karmakarışık bir bağ ile bağlamıştı. Kız oğlanı son kez bulduğundaysa... Elleri onu öldürmeye git...