sana, üç yüz yıl öncesinde bile seni kendi savaşımdan korumaya çalışırken

22 6 1
                                    

Ayrıkoyak’ın Hanımı Mara’Ma,

Buzulları ev bilmiş yelkanlıların birbirinden hazzetmeyen ikizler gibi durmaksızın birbirini incitmeye çalışmasını engellemek, bunu başaramamak, feci şekilde bozguna uğramak ve en nihayetinde kalbimdeki tüm aşağılık adiliği kullanarak evimi yok etmeye ant içmiş kandaşlarımın topraklarını içeriden çalkalayıp kitlesel bir kargaşa çıkartabilmem, bunu da ‘barış’ altına gizlemem üç yılımı aldı.

İrtiş’ten gelen hiçbir mektubun bana ulaşmadığı ve benim de gönderdiğim hiçbir şeyin İrtiş’e gitmediği üç koca yıl anlamına geliyor bu da.

Bana “Ne kazandın bu üç yılda?” diye sorabilirsin. “Kaybetmek üzere olduğun bir bacağa, onlarca yaraya, değiştirdiğin isimlere ve ardına saklandığın kimliklere, bir orkestra şefi gibi yönettiğin iç savaşa ve düşman edindiğin uluslara değdi mi?”

Bunları sormakta sonuna kadar da haklı olurdun.

Dürüst olacağım öyleyse: Çilde kuşatmadan kurtuldu. Gökçeli’in iç meseleleri öyle karmaşık bir hal aldı ki kendi dertlerinden başlarını kaldırıp çevrelerine bakamaz hale geldiler. Bir manada, evet, kazandım.

Ama biraz olsun kazanmış gibi, başarılı olmuş gibi hissetmiyorum kendimi. Yapılması gerekeni yaptım. Yanlış, habis, kötücül ve zalim yollarla. Ki, söylemem gerekir, beni sakın İrtiş’e büyü öğrenmek için gelmiş iyi niyetli bir aziz gibi hayal etme. Bir yelkanlıyım. Bir asruhum. Bir kuzeyliyim. İrtiş’e gelip seninle tanışmadan önce de kemiklerime kazınmış o cani savaş arzusu ile binlerce çatışmaya katılmış, yüzlerce kişiye ölüm olmuştum. Geçen üç senede değişen bir şey olmadı. 

Hatta ellerim, Gökçelili bir askerin ellerinden çok daha kirli artık.

Böyle bir yaratığın İrtiş’e gelip Yaradılış’a tanıklık eden kadim topraklarını kirletmemesi gerekir.

Yıllardır alıkoyduğum defterin hala bende. Bu mektupla birlikte defterini sana iade edeceğim. Sayfaların arasında üç yıl boyunca aldığım notlar, denk geldiğim tuhaf büyüler olacak. Paketin içine Çilde’nin bereketsiz topraklarını örten buz tabakasını bile inadıyla kırıp geçebilen o ilginç çiçeklerin tohumlarını koyuyorum.

Dostluğun, endişen ve varlığın için kıtalar üstünde esen tüm rüzgarlara minnettarım.

Sevgilerle, Toksaruyul Karguy










KEMİK VE GECEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin