37

11.5K 899 508
                                    

Erika Lundmoen - Yad

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Erika Lundmoen - Yad.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar ❤️

Şu hayatta nefret ettiğim şeyler listesinin başını derin uykumdan uyandırılmak çekiyordu.

Ve ne yazık ki tam da şu anda Uraz inatla beni uykumdan uyandırmaya çalışıyordu. Hem de hiçbir sebebi yokken. Güneş bile doğmamışken! Odanın aydınlanmasını lamba sağlıyorken. Diğer bir deyimle kargalar bokunu yememişken.

"Git," diye sızlandım bileklerimi tutan ellerini ittirmeye çalışırken. "Uyuyacağım ben."

"Uyanman ve yola çıkmamız lazım."

"Saat sabahın dördü!" diye yükseldim. Uykulu sesimle karışmış olan sinir duyulmayacak, hissedilmeyecek gibi değildi. "Ne yolu Allah aşkına?"

Uraz'ın deyimiyle bizi deli mi sikmişti de bu saatte yola koyuluyorduk?

"Sesini yükseltme," dedi azarlar gibi bir tonlamayla. "Kıraç aptalını uyandırıp başıma bela etme. O uyuyorken çıkalım gidelim."

"Uyansın. Uyansın ki kavga edin de ben de kendi kendime uykuma devam edeyim." Bileklerimden kavrayan elleri sayesinde beni çekiştirerek yatakta oturur pozisyona getirmişti kolaylıkla. Yarım yamalak araladığım göz kapaklarımın ardından sabahın bu saatinde nasıl bu kadar enerjik olabildiğini merak ettiğim Uraz'a bakmaya çalışıyordum.

Kalkmış, hazırlanmıştı. Hafif nemli saçlarından burnuma dolan şampuan kokusuna bakılırsa duş bile almıştı. Odanın bir köşesinde de hazırlanmış bir şekilde benim bavulum duruyordu ve onu ben hazırlamamıştım. Bütün bunları yapabilmek için kaçta uyanmıştı, gecenin ikisinde mi?

"Hadi kalk." Hâlâ beni yataktan kaldırmaya çalışıyordu.

"Ya yat uyu," dedim kolundan tutup yatağa çekmeye çalışarak. "Normal insanların uyandığı bir saatte uyanıp çıkarız yola." Sabahın dördünde yola mı düşülürdü?

Onun aksine benim onu çekiştirmelerim Uraz'da pek etki yaratmıyordu. Benim çabamı mavilerine hakim olan bayık bakışlarla izliyordu. "Gün doğumunu izlemeye gideceğiz. Yolumuzun üstünde güzel bir yer var."

"Hiç gün doğumunu izlemek gibi şeyler yaparak hayatımı romantize edemem Uraz. Geç yat şuraya, sinirleniyorum bak."

"İyi," dedi garip bir kabullenmişlikle. Tam vazgeçeceğini düşünüyordum ta ki kollarını belimden ve dizlerimin altından geçirerek beni bir anda kucağına alana kadar. "Her yere bu komik görünen pijamalarınla gelmek zorundasın o zaman."

Başım omzuyla göğsü arasındaki bir noktaya yaslanırken gayriihtiyari bir şekilde uykulu olduğum için sızlayan gözlerim kapanmıştı. Kafamı yavaşça hareket ettirerek kendime rahat bir pozisyon bulmaya çalıştım. Söyledikleri bir kulağımdan girmiş diğerinden çıkmış ve zihnim kurduğu cümleyi anlamlandırmakla uğraşmamıştı. Rahatsız bir pozisyonda olduğum için direkt uyku modunu geçmişti bedenim.

KAYIP ŞEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin