41

6.6K 713 542
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen <3

Ellie Goulding - My Blood

🌊

Merhamet ve vicdan insanın en büyük düşmanıydı aslında.

Sana kötülüğü dokunan bir insana merhamet etmemeliydin. Veya onun kötü anına denk gelince vicdanın sızlamamalıydın. Tıpkı bir zamanlar onun yaptığı gibi olanlara kayıtsız kalmalı ve öylece geçip gidebilmeliydin.

Ama benim için şu an böyle değildi. Hiçbir şey istediğim gibi gerçekleşmiyordu.

Ben babama merhamet etmek istemiyordum çünkü o bana etmemişti. O kendi kızının yaşadığı onca şeyi görmezden gelmişti. Acılarımı küçümsemişti.

Urazla babamın çalışma odasındaki konuşmalarını dinlediğim günü çok net hatırlıyordum. Duyduklarım karşısında delirip onunla bağırış çağırış kavga ettiğimde bana Yakup hakkında "ufak birkaç dokunuş, sana tecavüz etmedi. Büyütme bu kadar," diyişi hâlâ kulaklarımda çınlardı mesela. Ben bu sözü ölsem unutamazdım. Bir başkasından duysam umursamaz, anlık bir öfkenin ardından unutur geçerdim ama bana karşı bu cümleyi kuran kişi babam olunca unutmak mümkün olmuyordu.

Benim babam böyle acımasız bir insandı.

Ama ben onun kadar acımasız olamıyordum.

Hastane koridorunda koltuğa oturmuş bir şekilde karşımdaki duvarı izlerken kalbimde hissettiğim ufak sızı kendimi suçlamama neden oluyordu. Bir yanım nasıl bir insan olursa olsun o senin baban, üzülebilirsin onun için diyordu. Bir yanımsa... Babama ölümüne nefret besliyordu. Zerre kadar üzülsem bana kızıyordu o yanım.

Kendi içimde bile bir çatışma içerisindeydim. Daha kendim hangi hissin doğru hangisinin yanlış olduğunu bilmiyordum.

Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına iterken kafamı kaldırıp biraz ileride dikilen abime ve Uraz'a baktım. Hastaneye gelmemizin üstünden bir saatten fazla geçmişti. Babamın yoğun bakımda olduğunu öğrenmiş, camdan görebildiğim kadarıyla birkaç saniye durumuna bakmıştım. Kafasındaki sargı, kolundaki ve bacağındaki alçılar bir an içimi acıtsa da başka bir an belki de hak ettiği buydu diyordu.

O kadar kötülük bir yerden çıkmak zorundaydı değil mi?

Bana yaptıklarından olmasa Uraz'a yaptıklarından olurdu. İllaki bir kötülüğünden birinin bedelini öderdi.

"Polislerle görüştüm," diyen abimin sesi kulağıma ulaştığında konuşmalarına dikkat kesildim. "Bir komplo olduğundan şüpheleniyorlardı. Arabayı biraz araştırınca frenlerin koparıldığını fark etmişler. Kendisi yapmamış yani kazayı, birileri yapmasına neden olmuş."

KAYIP ŞEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin