47

6.4K 573 334
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️

EMIN & JONY - камин

Sessiz sakin bir şekilde önümüzde akıp giden yolu izliyordum. Gayet masumane bir şekilde, Uraz arabayı sürerken dikkati dağılmasın diye sessizce duruyordum ama kendisi kaşındığından olsa gerek boştaki elini elbisemin açıkta bıraktığı bacağıma yerleştirmişti.

Arabaya bindikten sadece bir dakika sonra dikkatsizlik edip Uraz'a saniyelik bir öpücük verdiğimde o da aynı şekilde saniyelik direksiyon hakimiyetini kaybetmişti. O andan itibaren uslu durmaya karar vermiştim ta ki temas bağımlısı sevgilim daha fazla bu duruma dayanamayana kadar.

Elimi bacağımın üstündeki eline kapattım. "Ellerine sahip çık. Dikkatin dağılıyor sonra."

Kaza yapmaktan ziyade oynaştığımız için kaza yapmak absürt geliyordu kulağa. Bok yoluna gitmek gibi bir şeydi bu.

"Duramıyorum," dedi keyifle. "Ellerimi tenine değdirmeden duramıyorum." Bilmez miydim... En iyi ben bilirdim. "Bağımlılık gibisin."

Bu güzel sözlerine kanmamak içim güçlü bir iradem olması gerekiyordu. O da çoğu zaman bende olmuyordu ama durumun ciddiyetinin farkında olduğumdan elini tutarak bacağımdan uzaklaştırdım. "Araba sürmediğin bir zamanda dilediğin gibi dokunursun."

Sıkıntıyla soluğunu verdi arabanın içinde. Arabanın içi sıcaktı ama ben nefesini tenimde hissetmiş gibi buz kesmiştim. "Arabayı kenara çekmemem için tek bir sebep söyle bana." Eğer iş bana kalırsa tek bir sebep saymazdım ona. Ama bir yere gidiyorduk ve ben neresi olduğunu bilmediğim için meraklıydım. Bir an evvel oraya varmak istiyordum.

"Arabayı kenara çekemezsin çünkü..." dedim harfleri uzatarak. "Beni götüreceğin yeri merak ediyorum."

Dudakları alayla kıvrılırken bana yandan bir bakış attı. "Tek sebebin bu mu?"

Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Daha fazla merak etmek istemiyorum."

"Peki," dedi tıpkı benim gibi uzatarak. "Gittiğimiz yerde şu an sana dokunmama izin vermemenin ve gündüz attığın fotoğrafların hesabını sorarım sana nasıl olsa." Dudaklarımı birbirine bastırdım hoşuma gittiğini belli eden o gülüş yüzümde belirmesin diye. Demek ki gideceğimiz yer baş başa zaman geçirmek için uygundu.

"Bakalım ben izin verecek miyim?" Benimki istemem yan cebime koy misaliydi.

"Seve seve." dedi dünden razı olduğumu bilerek. Daha fazla bir şey demeden önüne dönüp yola baktığında ben de bakışlarımı yola çevirdim. İstanbul'un fazlasıyla kalabalık semtlerinden birinden geçtiğimiz için arabanın hızı epey düşmüştü. Sürekli bir ışığa takılıyorduk. Bana tanıdık gelen yollara bakılırsa sahile doğru ilerliyorduk.

KAYIP ŞEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin