Mazhar Alanson - Yandım.
2 gün önce.
Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
Bugün kaçıncı arayışım ve kaçıncı bu uyarıyı duyuşum bilmiyordum. Aynı uyarıyı almaktan sıkılmıştım ama abim hâlâ telefonunu açmamıştı. Bugün tam dört gün olmuştu ondan haber almayalı.
Dört gündür ne eve geliyor ne de telefonunu açıyordu.
Sıkıntıyla nefesimi üfleyerek telefonun ekranını kapattım. "Hâlâ kapalı," dedim şoför koltuğundaki Uraz'a. Sena ve Atlas'tan ayrıldığımızda hava neredeyse kararmak üzereydi. Şimdi yolda geçirdiğimiz sürede iyice kararmıştı. "Kafayı yiyeceğim en sonunda. Başına bir şey gelmemiştir değil mi?"
"Sanmam," dedi Uraz. "Bir şey olsaydı duyulurdu, telaşlanma."
"Ya duyulamayacak bir durumsa?"
"Panik yapma, bu gece de haber alamazsak yarın polise gideriz en kötü."
İçim rahatlamasa da "Tamam." diye mırıldandım. Son aramamdan bu yana geçen bir dakikada sanki bir şeyler değişecekmiş gibi telefonun ekranını açarak abimin numarasına bastım. Hoparlöre alarak bu sefer telefonun çalmasını büyük bir umutla bekledim ancak saniyeler sonra yine aynı sesi duymuştuk ikimiz de. Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor.
"Kıraç kafasına esince, sıkıntıya girince bu şekilde ortalıktan kaybolur biliyorsun." dedi beni rahatlatmak istercesine. "Sapasağlamdır, döndüğünde göreceksin. Ama seni bu şekilde endişelendirdiği için kırılmadık kemiğini bırakmayacağım onun."
Hafif bir kıkırtı eşliğinde güldüm. "Sanmıyorum sana karşılık vermeden duracağını."
Bakışlarını yoldan ayırıp kafasını bana doğru çevirdi. Yüzünde keyifli bir gülümseme belirmişti. "Sen beni korursun."
"Belki de abimi senden korurum," dedim kollarımı birbirine bağlarken. "Kendini biraz özlettiği için ona kıyak geçebilirim." Birazdan daha çok özlemiştim abimi. Dört gün az gibi görünse de telefonla bile konuşamamak özlemimi ikiye katlamıştı.
"Sen de haklısın," dedi serseri bir sırıtışla. "Tek başıma Kıraç'a karşı çok güçlü olurum. Birilerinin o zarganayı gazabımdan koruması lazım."
"Zargana mı?" dedim dehşetle. "Seni üçe beşe katlar be benim abim."
"Güzelim abartma," derken kucağına doğru uzattığım bacağımın üstünde hareketsizce duran eli hafifçe tenimi sıkmıştı. "Göz var izan var."
"İşte o göze göre diyorum ki abim zargana falan değil." Hakkını da yedirmezdim şimdi. Gayet kaslı maslı, boylu poslu bir beyefendiydi.
"Kandır sen kendini." Önüne dönerek yola odaklandı. Yeşil ışık yandığı için arabayı harekete geçirirken bacağımdaki eli rahat durmamaya yemin etmiş gibi hareket hâlindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ŞEHİR
Teen FictionBir gece kulübünde barmaidlik yapan Rüya ve aynı kulüpteki grubun gitaristliğini yapan çocukluk arkadaşı Uraz'ın geçmişe dayalı hikayesi. * "Sana uzak olmak da yakın olmak da zor," diye fısıldadı kulağıma doğru. Boynuma çarpan ılık nefesi göz kapakl...