URAZ
Ben lanetli bir adamım. Sözcük anlamı düşünülürse, Karanlık...
Hani nefes aldığınızda ciğerleriniz sıkışır, yavaş yavaş sizi boğduğunu düşünürsünüz ya, öyle bir karanlık işte; refahı yok, işkencesi çok. Ben böyle doğmamıştım. Dünya beni bu hale getirmişti ve bu hatasının bedelini şimdi suçsuz insanlar ödeyecekti.
Yaşadığım onca şeyden sonra sıradan bir öğrenci gibi tekrar okula gittiğime inanamıyordum. 'Gerekli her şeyi ayarlayacağım.' dediğinde sadece okul işlerini düşünmüştüm. 'Altıma verdiği son model spor araba gerçekten gerekli miydi?' diye düşünürken okulun otoparka girdim. Gördüğüm manzara karşısında dudaklarımı aralamamak için zor duruyordum. Otopark resmen araba galerisi gibiydi. Patron bunu da düşündüğüne göre buradaki birkaç araba öğrencilere aitti.
Arabayı park ederken birkaç dikkatli gözün üzerimde olduğunu hissettim. Yüzlerindeki sorgulayan bakışları rahatlıkla okuyabiliyordum. Belli ki ikinci dönem kayıt yaptıran yeni çocuk dedikodusu benden önce gelmişti. Kontağı kapatıp derin bir nefes aldım. Onca seneden sonra benim ne işim vardı burada? Kim inanırdı ki benim lise öğrencisi olduğuma? Ellerimi direksiyona koyup parmaklarımla ritim tutarak etrafı incelemeye başladım. Okul gerçekten gösterişliydi. Öğrenciler de bu gösterişe fazlasıyla ayak uydurmaya çalışıyorlardı, fakat ne yaparlarsa yapsınlar gözümde küçüklerdi. Ah be Patron, normal öğrencilerin arasına göndermek için fazla anormalim sanki...
Arabanın kapısını açtım. Nasıl başlarsan öyle devam eder prensibiyle havalı bir şekilde arabadan indim, ardından telefon ve anahtarları arabanın üstüne koydum. Koltuktaki deri montumu elime alırken havalı bir şekilde döndürerek üzerime geçirdim. Yakalarımı düzeltirken etraftaki fısıltıları anlamasam da duyabiliyordum. Kapıyı kapatıp anahtar ve telefonumu elime aldım, yürümeye başladığımda elimi omzumdan geriye uzatıp kapıları kilitledim. Bu hareketi izlediğim birkaç filmde görmüştüm. Dışarıdan nasıl gözüktüğümü bilmesem de kızların bakışları havalı bir başlangıç yaptığımı belli ediyordu.
Ellerimi cebime soktum. Yürürken gözümdeki gözlüğün avantajını kullanarak etraftaki öğrencileri incelemeye devam ettim. Patron sadece öğrencileri uyuşturucuya alıştırmamı söylemişti. Nasıl yapacağımdan bahsetmediğine göre benim bir plan bulmam gerekiyordu? Acaba bunlardan hangisi ilk kurbanım olacaktı? İşin güzel yanı hangisi acı çekerken ben keyifle izleyecektim.
Okula girdiğimde kalan bakışlarında üzerime toplandığını hissettim. Sınıfımı öğrenmek için Müdür'ün odasını bulmalıydım. Güneş gözlüğümü çıkartırken telefonuma mesaj geldi. Yanımdan geçen bir öğrenciye Müdür'ün odasını sorarken telefonumu cebimden çıkardım ve mesajı okurken çocuğun işaret ettiği tarafa doğru yürümeye başladım.
Gönderen: Patronİlk okul günün hayırlı olsun evlat. İlk yakın arkadaşının adı Cankut. Müdür'ün yanında oyalanma.
Tek kaşımı kaldırıp etrafa bakındım. Bu adamın her şeyi bilmesi bazen tedirgin edici olsa da bu kadar kontrollü olması işime geliyordu. Demek yakın arkadaş olarak seçilen kişinin adı Cankut'tu. Kimmiş bakalım bu şanslı kişi?
Müdür'ün yanına gidip kısa bir tanışmadan sonra sınıfımı öğrendim. Yavaş adımlarla sınıfın olduğu yere doğru ilerlemeye başladım. Zilin kulağımın dibinde çalmasıyla "Hay sikeyim senin gibi zili" diye söylenirken etrafımdaki gözler tekrar üzerime toplandı. Hepsinin gözlerini tek tek oyma isteği içimi yakıp kavuruyordu, ama Patrona verdiğim söz yüzünden sakin kalmalıydım.
Merdivenleri tırmanmaya başladığımda zil bir kere daha çaldı. Beynimden vurulmuş gibi hissederken duraksadım. Derin bir nefes alırken yavaşça yumruklarımı sıktım. Bu iş sandığımdan daha zorlu geçecekti. Tekrar merdivenleri çıkmaya başladım. Her adımımda görünmeyen birkaç ip beni geri çekiyormuş gibi ağırlaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT (TAMAMLANDI) +18
Teen FictionMerhaba! Eğer bu satırları okuyorsan, senin bir yerlerden dikkatini çekebilmişiz demektir. Şu anda girdiğin bu kitap, 2016 yılında Watty birincilik ödülünü kazanan ve çıktığı ilk andan itibaren çok satanlara giren üç kitaplık seriyi kapsamaktadır; Ş...