Şah - 22. Bölüm

407 26 0
                                    

AYŞİN

Toprak, alkol ve ekşimsi bir koku burnuma doldu, beynime işledi. Gözlerimi aralamak istiyordum ama sanki kirpiklerim tutkalla birbirine yapıştırılmış gibi açılmıyordu. Başım ağrıyordu. Bu ağrıyı tarif etmek mümkün değildi, sanki milyonlarca bıçak saplanıyor, beni parçalıyor, kafatasıma çıkıp çıkıp yeniden giriyordu. Ve yeniden. Sonsuza kadar...

Bilinçsizlik ve bilinç hali arasındaki o anda gözlerimi araladım. Yeşil renkli çadırımın üzerindeki güneşi hissedebiliyordum. Ellerimi naylonun üzerinde dolaştırdım. Tıpkı benim gibi terlediğini düşündüm. Yine. Sadece düne göre daha azdı. Gözlerimi zar zor çadırın girişine çevirdim. Açıktı. Dışarıdaki serin rüzgâr ara ara da olsa beni ziyaret ediyordu. O yüzden mi mumya gibi pikeye sarmalanmıştım.

Yavaşça yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Başım bedenime ağır geliyordu. Onu taşıyabilmek için bağdaş kurup dirseklerimi bacaklarıma bastırdım, başımı ellerimin arasına aldım. Hâlâ ara ara başımın döndüğünü, görüşümün bulanıklaştığını hissediyordum. Ne olmuştu bana böyle? Dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Başımın ağrısı daha da artsa da ara ara görüntüler aklıma geliyordu. Partiye gidişimiz, Hazel'in beni süslemesi, Emirhan'ın zoruyla içtiğim ilk viski deneyimi, genzimi yakan acı tadı...

Yüzümü ovuştururken dün geceki elbisenin üzerimde olmadığını fark ettim. Ne zaman üzerimi değiştirmiştim? Gözlerimi çadırda dolaştırdım. Elbiseyi hiçbir yerde göremeyince kaşlarım çatıldı. O kafayla gidip birde Hazel'e elbisesini mi teslim etmiştim? Gözlerimi kapatıp düşünmeye çalıştım. Viski tadından sonra film bitiyormuş gibi hiçbir şey hatırlayamıyordum. Biraz daha kendimi zorladım. Gözümün önüne gelen Uraz'la kaşlarım çatıldı. Bu nereden çıkmıştı şimdi? Birden üşüdüğümü hissedip pikeye daha çok sarıldım. Kahretsin. Beni denize sokmuştu. Peki ya neden?

Beynim zorlanmaktan patlayacak kıvama geldi. Uraz'ın yüzümü yıkadığını ve sonra beni dışarı çıkardığını hatırladım. Kavga ettik. Ne demiştim ona? O bana ne cevap vermişti? 'Allah'ım neden önemli yerleri hatırlayamıyorum.' diye düşünerek iki elimle kafama vururken aniden durdum. Sanki beynimi, araba vurdurarak çalıştırmak gibi çalıştırmış, dün gece yaptığım bir salaklığı hatırlamıştım. Can havliyle nefes alarak gözlerimi açtım. Bunu yapmış olamazdım. Elim kurumuş dudaklarımın üzerinde gezindi. Uraz'ı öpmüş olamazdım değil mi? Bu beynimin bir oyunuydu. Onu çok zorladığım için benden intikam alıyordu. Yok yok, yürek yememiştim ki, viski içmiştim sadece ben. İlk öpücüğümü kendi ellerimle o oduna verecek kadar şuurumu kaybetmiş olamam!

Hatırla, hatırla, hatırla!

Öptüm mü gerçekten?!

Gözlerimi kapattım. Gözümün önündeki anı daha da canlı hale geldi. Gerçekten öpmüştüm. Peki, o ne tepki vermişti? Öpüşmekten nefret ettiğine göre iteklemiş miydi? Ya da tokat mı atmıştı? Bağırıp çağırıp rezil mi etmişti beni cümle aleme?

Kafatasımdan hayali kıvılcımlar çıktığını hissediyordum. Kendini imha edecek dereceye getirsem de bir türlü Uraz'ın ne tepki verdiğini hatırlayamadım. Utanarak ellerimi yüzüme kapattım. Alkol kesinlikle bütün kötülüklerin anasıydı. Allah'ım resmen Uraz'ı öpmüştüm. Kim bilir kavga ederken neler söyledim. Öptüğüme göre ilanı aşk etmiş olabilir miydim?

Olduğum yerde sinirle debelenirken ağlamak istiyordum. Ben Uraz'ın yüzüne, ne tepki verdiğini bilmeden nasıl bakacaktım? 'Hay o viskiyi içmez olaydım.' diye düşünürken kırmızı görmüş boğa gibi gözlerimi açtım. Dişlerimi sıkarak "Emirhan!" diye tısladım. Emekleyerek çadırdan çıktım. Temiz havanın yüzüme çarpmasıyla kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Ayakkabılarımı giyerken gözlerimi etrafta dolaştırdım. Uyanık kimseyi göremediğim gibi neredeyse bütün çadırlardan da horultu sesleri yükseliyordu. Belli ki herkes geceden kalmaydı. Ablam ile...

ŞAH MAT (TAMAMLANDI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin