Şah - 8. Bölüm

370 29 2
                                    


URAZ

Telefonun ısrarla çalan sesinin alarmdan farklı olduğunu anlayınca gözlerimi açmadan telefonu aramaya başladım. Sesin kesilmesiyle aramayı da kestim fakat uykum kaçmıştı bir kere, gözlerimi birkaç seferde açtım. Pencereden süzülen sabahın ilk ışıkları altında gözlerimi kırpıştırdım. Tekrar telefonun çalmasıyla öfkemi bastırmaya çalıştım ama dudaklarından kaçıp giden inlememe engel olamadım. Tek kolumdan destek alarak komedine doğru uzandım ve telefonu elime aldım. Gördüğüm isimle dün yaşadıklarım beynime hücum etti. İşte şimdi öfkemi bastırabileceğimi sanmıyordum.

"Evet?"

Merve benim aksime heyecanla "Günaydın canım." dedi.'Canın çıksın'

"Sana da günaydın Merve." diye karşılık verdim. Sesim her zamankinden daha mesafeli çıkmıştı.

"Uyandırdım sanırım."

Esnerken "Sadede gel Merve." dedim.

Merve'nin sesi iyiden iyiye kısılmıştı, "Dersten önce görüşelim diyecektim." dedi.

Tekrar yatağa yatıp elimi alnıma bastırırken "Okula gelince yanına uğrarım." dedim.

"Okula beraber gidelim mi?"

İlginç, 'Hani okulda benimle görünmek istemiyordu bu kız' diye düşündüm.

"Arabam AVM'de kaldı biliyorsun" der demez sessiz bir kahkaha attım, kendime engel olamıyordum. "Ha senin derdin görüşmek değil"

"Saçmalama Uraz. İstersem taksiyle giderim. Dün yaşananları da konuşmak istiyorum."

"Konuşacak bir şey yok."

"Var!"

Merve sözümü kestiği için nefesimi kelimesiz biçimde dışarı bıraktım, sanırım yol yakınken Merve planından vazgeçmeliydim.

"Bir saate oradayım. Oyalanma."

Bu sefer telefonu yüzüme kapatmasına izin vermeden ben kapattım. Doğrulup yatakta oturdum, ellerimle yüzümü ovalayarak kendime gelmeye çalışırken çenemin hâlâ sızladığını hissettim. Ayağa kalktım. Banyoda elimi yüzümü yıkarken soğuk suyla yıkarken telefon tekrar çalmaya başladı. Lavabonun kenarlarını tutup aynadaki yansımama baktım. Yüzümden süzülen su damlalarını izlerken telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu, bu şaka olmalıydı. Sabah sabah beni sınamaya çalışan hayatın boktan bir şakası.

Hızla odaya döndüm. 'Ah ulan Merve' diyerek telefonu elime almamla gördüğüm isim hazır ola geçmeme neden oldu. Normalde onun aramasına diğerlerinden farklı bir zil sesi eşlik ederdi ama yeni telefonumda onu ayarlamak aklımdan çıkmıştı. "Patron" diyerek açtığım telefonla kalp atışlarım hızlandı.

"Artık telefonlarda mı geç açılıyor Uraz?"

Patron'un purosundan nefes aldığını anlarken iç geçirdim. Sanırım benimde kendime gelmem için sigaraya ihtiyacım vardı.

"Dün basılmışsın evlat."

Afalladım, "Patron... Sen..." diye tekledim.

"Attığın her adımdan haberimin olduğunu söylemiştim sana."

"Evet efendim." diyerek zaman kazanmaya ve bir sonraki cümlemde ne söyleyeceğimi düşünmeye çalışırken, Patron buna daha fazla izin vermedi.

"Bu anını sonra dinlerim evlat, akşama dövüşün var. Bu sefer geç kalma."

Tamam diyemeden telefonu yüzüme kapattı. Sanırım bu konuda kızamayacağım tek kişi Patron'du. Çünkü o her zaman en son sözü söylerdi. Telefonu kenara koyup hızla hazırlandım ve apar topar evden çıktım. Tam gaz yola çıktım ve Merve'nin evine ulaşana kadar üç sigarayı hızlıca içip rahatlamaya çalıştım, sokağın başına geldiğimde Merve'yi aradım.

ŞAH MAT (TAMAMLANDI) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin