|31. Bölüm|

571 54 39
                                    

Selamlar.❤️ Bazen hızlı yazdığım zamanlarda isimler karışabiliyor. Uyaranlara çok teşekkür ederim. Fark ederseniz lütfen belirtin, görünce düzeltiyorum inşallah🌿

***

"Benim kalbim bir ıslahevidir doktor.
Yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde
Benim kalbim gövdesi ıslahevlerine çakılı bir kuştur
Uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde
Kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor
Tıkanır, ölür metropollerde."

-Kemal Sayar

***

Asiye Teyze, doldurduğum çayı içerken yüzüme uzun bir süre baktı. Burukça tebessüm edip: "Leylâ, kızım" dedi birden. Bir haftadır sürekli oynayıp durduğum kolyenin ucunu bırakıp onun aydınlık çehresine baktım.

"Sen çok değişmişsin" dedi. İyi ya da kötü hangi mânâyı taşıdığını anlayamadığım bu cümle üzerine kaşlarımı kaldırıp merakla yüzüne baktım. "Sanki yeniden hayat bulmuşsun. Daha canlı, daha mutlusun... Hatta eskiden evde bile koyu renkler giyerdin. Şimdi giydiklerin bile cıvıl cıvıl..."

Utançla ısınan yüzümü yere eğip tebessüm ettim. Mehmet'in yüzü geldi aklıma. Her gün görmeme rağmen birkaç saatlik ayrılıkta bile özlediğim yüzü...

"Gerçekten sevmişsin sen kızım..." diye mırıldandı. "Rabbim mutluluğunuzu daim etsin" diye de içten bir dua saldı avuçlarını kaldırıp.

"Amin..." diye mırıldanıp tekrar kolyemin ucuna dokundum. Ortasında sonsuzluk işareti olan bir kalp ve kalbin iki yanında da baş harflerimiz vardı. Tartıştığımız günden bir hafta önce bunu yaptırdığını ve tevafuken tam da tartıştığımız gün yapımının tamamlandığını Mehmet'ten öğrenmiştim. Sanki kolyenin ucuna dokununca onun ellerine dokunuyordum. Dudakları şefkatle parmaklarıma değiyordu sanki.

Bu hediyenin yanına iliştirdiği o ufak not ise hâlâ aklımdaydı.

"Seni ilk sevmeye başladığım zaman hâlâ aklımda. Seni gördüğümde kalbimde deli atların koştuğu ilk zaman da öyle... Gözyaşına ilk tanık olduğum an. Elini ilk tuttuğum an, seni ilk öptüğüm ve sana ilk sarıldığım an da öyle... Bugün seni ilk kırdığım gün oldu. Ama ben, bugünü anılarımız arasına almayacağım. Çünkü kalbini ilk kırdığım anı hatırlamak istemiyorum...

Benim yüzümden döktüğün gözyaşlarını hatırlamak istemediğim gibi...

Beni affet Leylâ'm..."

***

Enes, okuldan geldiğinden beri suratı beş karıştı. Mehmet, market alışverişine çıktığı için Enes'le -bazı kelimeleri kendimize perde yapmadan- konuşmak için en doğru zamandı belki de. İşe bile gitmemişti bugün. O, kötü bir şey yaşasa bile canı çok çok sıkkın olmadığı müddetçe işe mutlaka giderdi. Normalde sevineceğim bu ayrıntı, okulda kötü bir şey yaşadığını anladığım için beni üzmekten başka bir işe yaşamamıştı.

Bulaşıkları yerleştirdikten sonra odasının önüne geldim. Kapısını çalıp bir müddet bekledikten sonra içeri girdim. Bir elini başının altına koyup yatağında uzanmıştı ve kaygılı gözlerle tavanı seyrediyordu.

"Enes'im..." dediğimde varlığımı ancak fark etti. Yattığı yerden doğrulup yüzüme baktı. Fakat çok geçmeden kaçırdı gözlerini. Stresle ellerini ovuşturdu. Genelde bana anlatmaya çekindiği bir şey olduğunda böyle yapardı.

leylâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin