43.Bölüm: İçimdeki Dürtü

4K 373 157
                                    

Bölüm geç kaldığı için aceleyle paylaştım. Umarım çok fazla hatam yoktur. Okuyan herkese teşekkür ederim. Yorum yapmayı unutmayın. Öptüm.

#########

"Hoşgeldin," dedim şaşkınlıkla. İnci'nin buraya, tek başına gelmesini beklemiyordum.

"Hoşbuldum," dedi yüzünde büyük bir gülümsemeyle. "Seninle konuşmak için gelmiştim. Umarım müsaitsindir."

"Müsaitim." Biraz geri çekilip eve davet edecektim ama Han'ın onu eve almak istemediği aklıma gelince hemen bundan vazgeçtim. "Kusura bakma seni içeriye davet edemem," dedim.

"Önemli değil, biliyorum. Ben biraz gezeriz diye düşünmüştüm zaten. Bizimkiler işteyken seninle biraz vakit geçirmek istedim. Evde tek başıma canım sıkıldı."

"Hiç gezecek havamda değilim," dedim. Seninle gezmek istemiyorum, beni huzursuz ediyorsun diyemedim...

"Niye, hasta mısın?" İlgiyle baktı suratıma.

"Hayır, sadece yorgunum. Bahçede otursak, olur mu?" Alfa evinde, etrafta korumalar varken daha güvende hissederim. Sadece İnci değil, beni tüm cadılar geriyordu.

"Olur."

"Sen geç." Elimle bahçedeki masayı işaret ettim. Bir ara bu bahçeyi de halletmem gerekiyordu, çok boştu. "Ben de bize yiyecek bir şeyler hazırlayayım."

"Zahmet etmeseydin."

"Zahmet olmaz. Çikolatalı pasta sever misin?" Dün Ediz için yaptığım pastadan fazlasıyla kalmıştı. Normalde Han diğer güne bırakmazdı ama dün çok yorulduğu için erken uyumuştu.

"Severim."

"Tamam sen geç otur. Ben hemen geliyorum."

"Tamam."

İnci arkasını dönüp masaya doğru ilerlerken ben de mutfağa girecektim ama sonra ne olur ne olmaz diye geri dönüp kapıyı kapattım. Belki biraz abartıyordum ama ona karşı içimde bir dürtü vardı. İlk tanıştığımızdaki gibi hissedemiyordum ona karşı. İyileştikten sonra bu dürtü daha çok artmıştı.

Kapıyı örtükten sonra mutfağa girdim. İki tabağa bir dilim pasta, İnci'nin dilimini hamile diye daha kalın kesmiştim. Ve kola zararlı olur diye meyve suyu koymuştum. Kendime kola koyacaktım ama belki canı çeker diye kendime de meyve suyu koydum. İki çatal ve hazırladığım şeyleri bir tepsiye koyup mutfaktan çıktım. Elindekileri ayakkabı dolabının üzerine koyup ayağıma bir terlik giydim. Askıda duran anahtarlardan birini aldım. Han, Kuzey'e ve dedesine verdiği anahtarları da almıştı. Kapıyı açıp tepsiyi elime aldım. Kapıyı geri kapatıp, bahçeye öyle çıktım.

İnci masada oturmuş telefonu ile uğraşıyordu. Benim geldiğimi fark edince elindeki telefonunu bırakıp bana döndü. Gülümseyerek baktı. Ben de gülümsedim. Şu an çok da huzursuz değildim çünkü Tuğrul her zamanki yerinde, evin yan tarafındaki yolun kenarında duruyordu. Demek geri dönmüştü. Ben Han'ı zorla ikna ettiğimden onu çağırmamıştı ve Tuğrul'dan  bir haftadır haber alamamıştım, gelmemişti. Umarım mührü tamamlamıştır.

Tepsiyi masaya koyup İnci'nin tabağını, meyve suyunu ve çatalını önüne koydum. Kendikilerimi de tepsiden çıkarıp İnci'nin karşısına oturdum.

"Teşekkür ederim." İnci hemen pastadan bir parça alıp ağzına attı. Yaptığım şeyleri deneyen herkese yaptığım gibi dikkate onu izledim. Beğenip beğenmeyeceğini merak ettim. "Çok güzel olmuş, eline sağlık."

NARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin