Kurt bölgesinde belki de ilk defa kar yağıyordu. Sürekli sıcak olan şehir ilk defa fırtınalı kar yağışına şahit oluyordu.
Kubai'den çok uzaklaşmamıştık. Hâlâ Kubai sınırlarına çok yakındık. Etraf karanlıktı. Bir ormanın içindeydik. Etrafta ağaçlardan başka bir şey yoktu ama biliyordum, nereden bildiğim hakkında hiçbir fikrim yok ama içimden bir ses bana hâlâ evimin yakınlarında olduğumu fısıldıyordu.
Çağla ile ikimizin üzerinde de yazlık kıyafetler olduğu için soğuktan titreyerek birbirimize sarıldık.
Bizi bir dairenin içine alıp bir şeyler fısıldayan insanlara tek tek baktım. Çoğu kadındı. Aralarında bir kişi bile tanıdık değildi. Hepsinin üzerinde siyah kıyafetler vardı ve bizim gibi ince giyinmişlerdi. Ama bizim aksimize onlar hiç üşüyorlarmış gibi durmuyorlardı.
"Z-Zeren." Çağla soğuktan birbirine çarpan dişleriyle zorla konuşmaya çalıştı. İkimizin de tüm bedeni titriyordu. "Bizden ne istiyorlar?"
Bizi istiyorlar...
Kim olduklarını ve buraya nasıl geldiklerini tahmin etmek çok zor değildi. Bir kez daha her birine baktım. Kara büyücünün hangisinin olduğunu anlamaya çalıştım ama onun bu insanların arasında olmadığının da farkındaydım. Eğer kara büyücü burada olsaydı büyü yaparken birilerine ihtiyaç duymazdı. Buradaki insanlar ele ele tutuşarak birbirlerinden güç alıyorlardı.
Çemberin içinden çıkmak için bir adım attım ancak toprak ayaklarımın altından kayıp parçalanınca Çağla beni hemen geriye çekti.
Cadıların sesleri çoğaldıkça fırtınanın şiddeti de artıyordu. Etraf beyaza bürünmüştü.
"Buradan çıkmalıyız," diye fısıldadım kendi kendime. Cadıların ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama bizim hoşumuza gidecek şeyler yapmayacakları ortada. Bu çemberin içine hapsolmuşken bize istediklerini yapabilirlerdi.
"Nasıl?" Çağla'nın tedirgin bakışları sürekli cadıları kontrol ediyordu. Bir anda biri üzerimize atlayacakmış gibi diken üzerindeydi.
"Bilmiyorum." Kafamı eğip yere baktım. Kar çoktan ayak bileğime ulaştığı için ayağımla karı ittim bir şey bulmak adına. Ancak hiçbir şey yoktu. "Birbirlerinden güç alıyorlar. Çemberin içerisinden birini saf dışı bırakırsak belki de büyüyü bozmuş oluruz," dedim. Bu durumda yapılacak en mantıklı şey buymuş gibi duruyordu.
"Bu onları daha çok sinirlendirmez mi?" Birinin bizi duymasından ödü kopuyormuş gibi fısıldadı. "Büyüyü bozduğumuz için bize saldırırlarsa?"
"Her ne yapıyorlarsa şehri salladılar. Belki de biz oradan gittikten sonra şehri sevdiklerimizin üzerine yıktılar. Onları durdurmamız gerekiyor. Şu an kendimizi düşünecek zaman değil, Çağla. Hem büyü bittikten sonra hiçbir şey olmamış gibi bizi bırakacaklarını mı sanıyorsun? Öleceksem de elimden gelen her şeyi yaptığımı bilerek ölmeyi tercih ederim."
Korku içinde kafasını salladı. "Bu çemberin içerisinden çıkamıyoruz, onları nasıl durduracağız?" Kendileri etrafımızda büyük bir çember oluştururlarken bizi de küçük bir çemberin içine hapsetmişlerdi. Çember o kadar küçüktü ki, oturacak kadar yeterli alanımız dahi yoktu. Bastığım an toprak ayaklarımın altından kayıp parçalanıyordu. Bu durumda tek bir şansımız vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/358539480-288-k425831.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARYA
WerewolfSavaş nedeniyle başka evrene gönderilen elli genç. Bu evrende hiç beklemedikleri bir türle karşı karşıya kalmak durumda kalırlarsa, ne olur? Kurtadamlarla dolu bir evrene...