37.Bölüm: Yeni Bir Başlangıç

4.8K 359 224
                                    

"Zeren? Uyudun mu?"

"Hayır." Kapalı gözlerimi yavaşça açtım. Etrafa bakmaya çekindiğim için sadece Han'a baktım. "Geldik mi?"

"Geldik." Uzanıp alnıma derin öpücük kondurup arabadan indi. Bu sefer kendim çıkmak, arabanın kapısı kendim açmak gibi bir hamle de bulunmadım, onu bekledim. Sadece kafamı çevirip benim tarafıma hızlıca gelen Han'a baktım.

Han koşarak gelip kapıyı açtı. Yavaşça eğilip bir elini bacaklarımın altından diğer elini sırtıma koyup aynı yavaşlıkta beni kucağına aldı. Beni kucağına alınca gözlerimi kapatıp başımı omzuna koydum. Göğsüne daha çok sokuldum, saklanmak ister gibi... Eve girene kadar da gözlerimi açmamayı planlıyordum ama evin bahçe kapısının önünde duyduğum tanıdık sesle gözlerimi anında araladım. İlk başta yanlış duyduğumu düşünmüştüm ancak gözlerimi açar açmaz bana endişe ile koşan sesin sahibi yanlış duymadığımı kanıtlamıştı.

"Ne işiniz var lan sizin burada?" Han'ın sesi de duygularıma tercüman olmuştu.

"Zeren iyi misin?" Kerem, Han'ı umursamadan endişeyle bana baktı.

"İyiyim." Yorgun bir şekilde gülümseyip ona baktım. "Bu saatte, burada ne işin var?" diye sordum yumuşak bir ses tonuyla.

Kerem arkasında duran, hiç konuşmadan sadece bizi dinleyen kıza döndü. "Bu senin ölüm döşeğinde olduğunu, beni görmek istediğini söyledi. Çok korktum, sana bir şey oldu sandım."

"Bu mu? Ayıp oluyor ama..." dedi Selin somurtarak.

"Benim eşim niye seni görmek istesin?" Han da kaşlarını çatarak Kerem ve Selin'e baktı.

Ben ikisini de umursamadan Kerem'e baktım. "Biraz hastalandım sadece, önemli bir şey yok, vitamin değerlerim düşmüş."

"Ama sizin bü-" Anında ters bakışlarım Selin'e dönünde kız cümlenin devamını getirmedi. "Ben biraz abartmış olabilirim," dedi toparlamaya çalışarak.

"Tamam hadi şimdi siktirin gidin."

"Han," dedim uyarıcı bir ses tonuyla.

"Ne var, gitsinler." Beni kendine daha çok çekip ters ters Kerem'e baktı. "Gidin merkezde buluşun, benim şehrimde dolanma." Sonra Selin'e döndü. "Bir dahakine izin vermeyeceğim, izin almak için aramaya kalkma sakın."

"Ama alfam olmaz," diye itiraz etti hemen Selin. "Merkezde güvende değil, çevresinde bir sürü kız var. Bir de kızlarla aynı yurtta kalıyor."

Son söylediğiyle Han'ın kaşları çatıldı. Bir bana bir Kerem'e baktı. "Doğru lan, ben nasıl buna müsaade ettim?" diye sordu şaşkınlıkla.

"Senden izin alan olmadı Han," dedim ters ters. Sonra geri Kerem'e dönüp "Benim için buraya kadar gelmişsin teşekkür ederim," dedim.

Kerem de arkasındaki kıza ters ters bakıp geri bana döndü. "Öyle bir anlattı ki, kimseye haber bile vermeden buraya geldim." Biraz daha bize yaklaştı ama Han kollarını sıkılaştırıp bize ulaşmasın diye birkaç adım geriye gitti. Kerem, Han'a gözlerini devirip "Sırtında bir yara falan varmış, öyle söyledi. Arkadaşına destek olmak, benimle gelmek varken burada kalmaya utanmıyor musun, dedi. Sırtında yara mı var?" diye sordu.

"Vardı, geçti." Han benim yerime cevapladı.

"Çok mu kötü? Bakayım." Kerem yine yaklaşmak için bir hamlede bulundu ancak Han beni kendine daha çok çekip dokunmasına yine izin vermedi.

"Neye bakıyorsun lan! Bu sefer seni gerçekten döverim."

"Kim, neye bakıyormuş?" Selin de Kerem'in arkasından çıkıp, Kerem'i kolundan tutup kolaylıkla kendine doğru çekti. "Tamam kıskanç bir insan değilim de bokunu çıkarmayalım lütfen."

NARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin