Yazar'ın anlatımından..Ders bitmiş, çoktan öğlen vakti gelmişti.
Zeren her zaman olduğu gibi bahçeye çıkmış, arkadaşlarıyla beraber yemekhaneye inmişti.
Yemekhaneye inerken içinden dualar ediyor, onunla karşılaşmamayı umuyordu. Ancak yemekhaneye girer, girmez onu bir masada arkadaşları ve sevgilisiyle beraber otururken bulmuştu.
Normalde Han o içeriye girer girmez ona bakar, sanki onun orada olduğunu hissedermiş gibi, anında bakışları onu bulurdu. Ancak bu sefer öyle olmamıştı. Han derin bakışlarla bakmayı bırak, kafasını kaldırıp Zeren'e bakmamıştı bile.
Zeren onu görmediğini düşünmüştü. O da ona bakmamaya özen göstermiş, yemeğini alarak boş bir masa aramıştı.
"Şuradaki masa boş." Kerem'in gösterdiği masaya baktığında, hemen reddetmişti. Çünkü o masa Han ve arkadaşlarının oturduğu masanın tam karşındaydı. Han'ın onu farketmediğini düşünüyordu. Şimdi o masaya oturursa onu farkedecek, yine onun derin bakışları karşısında ezilecekti.
Zeren her ne kadar reddetse de yemekhanede başka boş masa olmadığından, Han'ın tam karşısına oturmak mecburiyetinde kalmıştı.
Ancak yine de Han'dan beklediği tepkiyi alamamıştı. Tam karşısında oturmasına rağmen, Han kafasını kaldırıp ona bakmamış, arkadaşlarıyla gülüşerek yemeğini yemeğe devam etmişti.
Bu durum Zeren'nin tuhafına gitmişti. Evet odan uzak durmak istiyordu. Onunla muhattap olmak istemiyordu. Ona baksın istemiyordu. Mühür denilen saçmalıktan kurtulmak istiyordu, ama birden uzaklaşmasını da beklemiyordu.
Belki de mühürü bozmuştu. Belki de bu durumdan sonsuza kadar kurtulmuşlardı, diye düşünmüştü. Buna sevinmeliydi. Onu okulda görmediği bir hafta onu mutlu etmişti. Onunla karşılaşmamak için bir çabaya girmemiş olmak hoşuna gitmişti.
Ama şimdi garip hissediyordu. Ve bu gariplik hiç hoşuna girmemişti.
Zeren aslında bugün onunla konuşmak istiyordu. Alışveriş merkezindeki kavgayı konuşmak, o adamın onun tehdit ettiğini söylemek istemişti. Ancak şu an söylese bile Han'ın pek umrunda olacakmış gibi durmuyordu. Zira kendisi sevgilisiyle ilgileniyordu.
Zeren yanındaki sevgilisiyle gülüşen, ara ara elini tutan Han'la, gerçekliğe dönmüştü. Han'ın ona bakmaması normaldi. Onun bir sevgilisi vardı.
O an Zeren gerçekten mührün bozulduğunu düşündü. Bundan iki hafta önceki Han yoktu karşısında. Ona sarılan sevgilisini bile önemsemeden gözlerini kendisinden çekmeyen, gözlerinin en derinliklerine bakan Han yok olmuştu. Onun yerine dönüp yüzüne bile bakmayan bir Han vardı karşısında.
Han bir haftadır ortalıklarda yoktu. Belki de sebebi buydu. Mührü bozmuştu. Sessiz bir şekilde halletmişti. Zeren'le olan bağını tamamen koparmıştı.
Zeren içinde oluşan huzursuzlukla ayaklandı.
"Nereye?" Çağla kalkan arkadaşına sordu.
"Ben doydum. Kütüphaneye gideceğim. İsterseniz, gelirsiniz."
"Ama daha hiçbir şey yememişsin."
"Aç değildim zaten. Size afiyet olsun."
Zeren arkadaşlarının daha fazla sorusuna maruz kalmak istemediği için, eline aldığı yemek tabağını görevliye verdi. Daha sonra da yemekhaneden çıktı.
Önce ön bahçeye, daha sonra arka bahçedeki kütüphaneye gitti. Eda girişin en ucundaki masada oturuyordu. Orası görevlilere aitti. Eda'ya kısa bir selam verip, yine arka masaların olduğu bölüme doğru ilerledi.
![](https://img.wattpad.com/cover/358539480-288-k425831.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NARYA
WerewolfSavaş nedeniyle başka evrene gönderilen elli genç. Bu evrende hiç beklemedikleri bir türle karşı karşıya kalmak durumda kalırlarsa, ne olur? Kurtadamlarla dolu bir evrene...