14 Aralık 1996
Çocuk, annesinin sözlerini her düşündüğünde uykusu biraz daha kaçıyordu. Artık uyumasına da gerek kalmamıştı. Güneş çoktan doğmuş perdelerden içeri sızıyordu. Kollarını sonuna kadar açıp kendini esnetti. Emekleyerek yataktan çıkıp minicik ayaklarıyla banyoya gitti.
Yatakta dönüp duran kadın, oğluna sarılmak isteyerek arkasını dönüp adama yaklaştı. Sarılmayı beklediği küçük bebeği yerine güçlü kollarla karşılaştığında zümrütlerini sonuna kadar açtı.
''Severus?''
Adam homurdanarak kadına daha çok sokuldu. Cadı burnuna çarpan erkeksi kokuyla gözlerini kapattı. Burada kalmaya devam ederse aklını kaçıracaktı. ''Severus uyan Harry yok.''
''İyi yoksa-'' Adam uyku mahmuru gözlerini şaşkınlıkla açtı, kaşları sorgular bir biçimde çatılmış, alnı kırışmıştı. ''Ne demek yok?''
''Eğer çocuğu ezmediysen yok yok demek.''
Adam telaşla yatakta dizlerinin üzerinde dikildi. Yatağı, yorganın altını kontrol edip onikslerini kadına dikip ''Çocuk yok.'' dedi.
Kadın tek kaşını havaya kaldırıp ''ciddi misin?'' bakışını attı.
İki yetişkin uzayıp giden bakışmaları ''Dünaydınn!'' diye bağıran çocukla bölündü. İkisi de şaşkınlıklarını gizleme zahmetine girmeden banyodan çıkan çocuğa döndü.
''Noydu?'' dedi gözlerini kırpmadan kendisine bakan ebevynlerine. ''Buraya gel çocuk!'' Adamın eğlenen sesi Harry'nin gülümseyerek yatağa tırmanması için yeterliydi.
"Ee ne zaman gidiyoyuş?"
Adam, oğlunu koltuk altlarından yakalayıp kucağına oturttu. "Kahvaltıyı dışarıda yapalım mı?"
"Deyçekten mi? Şaka mı?"
Çocuk, babasını bir daha böyle gülerken göremeyeceğini bilmeden adamın ağzını eliyle kapattı. "Deyçeek! Pantoyon neyde?" diye bağırarak babasının kolları arasından fırlatıp kıyafetlerinin bulunduğu dolaba doğru koşmaya başladı.
Hayatında ilk kez noel alışverişine çıkacaktı. Hem de ailesiyle. Annesi birçok hediye alacaklarını söylemişti. Ayrıca yeni süslemeler ve noel yemeği için gerekli birkaç eşya.
Bir saatin sonunda hazır olan aile yola çıkmak için arabadaki yerini almıştı. Oğullarını kıramayan ikili uzun bir araba yolculuğunu kabul etmişti.
Büyücünün geç kalması ile ilgili söylenmeye başlamasıyla kadın, vitesi tutan eline vurdu: "Harry'i hazırlayan ben, çanta hazırlayan ben, kışlıklar nerde Annabel okuldan getirmedik mi diye evde böğürürken yine onları bulup veren ben. Kendimi hazırlamaya vaktim olmadı kusura bakma. Keşke senin kadar boş olsaydı ellerim."
Adam yanlış taşa vurduğunu geç fark etmişti. Dikiz aynasından oğluna küçük bir bakış atıp ellerini teslim olurcasına saniyelik havaya kaldırdı. "Sen haklısın."
"Annem hep hakyıı." Oğlunun destek çıkmasıyla ciddiyetini kaybeden kadın gülerek başını cama yasladı. Radyoda çalan hafif bir noel şarkısı, yanında çocukluk aşkı, dışarıda huzuru davet eden bembeyaz bir örtü, cama düşen kar taneleri...
Kadın ailesinin tekrar bir arada olmasını dilemek dışında hiçbir isteği olmadığını fark ettiğinde siyah kabanına sarılıp kendini ana bıraktı.
Alışveriş merkezine geldiklerinde ellerini birbirine vurarak çocuksu bir heyecanla "Hazır mıyız?" diye bağırdı.
Snape erkekleri başlarını sallayıp arabadan indi. Kocasının bir kopyasını doğurduğunu fark eden kadın dudaklarını büzerek kapıyı açıp indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
FanficOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.