Slytherin yeşiliyle çevrili odaya gözlerini açtığında Regulus'un görmekten yıllardır usandığı o klasikleşmiş hatta zorla getirip kendi evine de astığı pis pis sırıtan fotoğrafıyla karşılaştı.
"Lanet olsun Reg!" Gözlerini ışığa alıştırmak için ovuşturarak yatakta oturur pozisyon aldı. Günlerdir uyuyor olamazdı değil mi?
Baş ucundaki siyah komodinin üstünde duran boş iksir şişelerine göz ucuyla baktığında hepsinin yan etki olarak uyku getirdiğini haykırdı beyni.
Yataktan gerinerek kalktı, karşısındaki büyük boy aynada her tarafı kaymış olan gömleğinin ağzını yüzünü düzeltti. Düğmelerini ilikleyip tahta sandalyede duran siyah cübbesini alıp giydi. Dağılan ve büyü olmadan asla şekle sokamadığı saçlarını her zamanki haline getirmek için sağına soluna bakarak asasını aramaya başladı.
Bu lanet şeyi o bayıldığında nereye koymuşlardı?
Sinirle etrafı dağıtırken camını gagalayan ve yıllardır tanış olduğu baykuşu endişeyle içeri aldı.
St. Mungo'dan uzun süredir baykuş almıyordu. Ziyaretleriyle birlikte Albus mektuplarını da kesmişti.
Beyaz zarfı yırtarak açıp içindeki parşömeni çıkardı.
"Sayın Bay Snape,
Size bilgilendirme mektubu göndermemem konusunda kesin bir talimat almış bulunmakla birlikte siz buraya geldiğiniz takdir de Annabel Potter'ı görmenize izin vermeyeceğim konusunda da Bay Dumbledore'a söz verdim. Ama bu ikisini de özellikle de Bay Dumbledore'u ezip geçmem gereken bir durum oldu.
Bayan Potter, dün beş çayı saatlerinde yıllardır olduğu gibi yine odasında her zamanki yatağındaydı. Ama hemşire serumunu kontrol etmek için girdiğinde anlaşılması güç birçok şey mırıldandığını söyledi. Tek anladığı kelimeleri arasında sık sık sizin adınızı tekrarladığı, dahası bunu yaparken çarşafı sıkmış.
Yukarıda bahsettiğim durumları dikkatli okuduğunuzda eminim bir sonuca ulaşmışsınızdır yine de bana görevim olarak açıklama izni verin, lütfen.
Mırıldanması, sizin adınızı bizzat söylemesi, çarşafı sıkması. Bunlar basite alınacak durumlar değil. Hele de Bayan Potter'ın durumunda biri için hiç değil.
Bunlar bize hem beyninin hem de kaslarının yavaş yavaş harekete geçtiğini gösteriyor. Söylenenlere hala tepki vermiyor ya da duymuyor. Ama beyninin geçmişe dair anılarla onu zinde tutmaya çalıştığı aşikar.
Onu neyin tetiklediğini araştırmaya devam ediyorum, ediyoruz.
Saygılarımla,
St. Mungo Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlıklar Hastanesi Baş Hekimi Nicola.Not: Eğer onu görmek isterseniz benimle lütfen iletişime geçin. Eminim size yardımcı olabilecek bir yol biliyorumdur. Güvenli!
Severus titreyen ellerine rağmen elindeki mektubu düşürmemiş aksine defalarca okumuştu. Oturduğu koltukta maraton koşmuş gibi nefes nefese okuduklarını sindirirken giriş katındaki salona inen kıpkırmızı gözlere ve dağılmış saçlara sahip Harry Potter'dan habersizdi.
"Harry, sonunda geldin. Otur, lütfen. Eminim soracak soruların vardır."
"Beni onlara verdi. Peki sonra?"
"Tabi. Hikayenin devamını merak ediyorsun. Baban ve James aralarında bir yemin ettiler. Senin güvenliğin tehdit altında olmadığı sürece bu sır onlarla birlikte mezara kadar gidecekti. Baban, James'ten ne pahasına olursa olsun seni korumasını da istedi elbette bu yeminde. Biyolojik annen o günden itibaren seni yeğeni olarak bildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
FanfictionOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.