16 Aralık 1996
Kadın karşısında oturmuş limon şerbetini yudumlayarak söylediklerini kendi akıl süzgecinden geçiren ihtiyarın yakasına yapışmamak için derin derin nefes alıp veriyordu.
Harry'nin düzeldiğini, Severus'un ise Lord'un yanına çağırıldığını söylemişti alt üstü. Sanırsın onda yeniden atomu parçalamasını istemiş gibi dakikalardır bekliyordu.
''Eğer başka bir şey yoksa-'' diyerek kapıyı işaret ettiğinde büyücü elini havaya kaldırıp cadıyı durdurdu. ''Süreç nasıl geçti?'' diye sordu bir anda.
Kadın sorunun altındaki deli merakını fark ettiğinde sırıtarak ''Berbattı!'' dedi. ''Severus'la birbirimizi gırtlaklamamak için evin birer köşesine geçip oturduk. Harry içinse zaten yorucu bir zamandı. Kısaca büyük bir kaos.'' deyip ayağa kalktı.
''Merakını giderdiysek eğer ben çıkıyorum. Harry'i kontrol edip görevimin başına geçeceğim.''
''Dinlemekten sıkılmam biliyorsun.''
Kadın kahverengi dalgalı saçlarını savurarak duruşunu dikleştirdi, sinsi bir gülümsemeyle ''Konuşmak beni bayıyor. Özellikle de seninle olunca Aziz Gryffindor Dedesi.'' deyip hızlı adımlarla müdürün ofisinden çıktı.
Şaşkınlığını gizleme zahmetine bile giremeyen ihtiyarın yüz ifadesini hatırladığında kahkahalarla gülerek taş koridorlarda ilerlemeye devam etti.
Ayakları zindanlara doğru gitmek istese de iradesini iplerini yeniden ellerine alıp kendini toparlamaya çalıştı. ''Gelince sana haber verecek kadar düşüncelidir. Sanırım(!)''
Kendi nefesi dışında kulağının arkasında hissettiği nefesle asasını çekip çevik bir hareketle arkasını döndü.
''Hayır hayır hayır dur!'' Karşısında tüm ciddiyetini kaybetmiş canını alıyormuş gibi bağıran arkadaşının alnına vurup asasını tekrar yerine koydu.
''Bağırması gereken benim seni aptal! Ne sessiz sessiz geliyorsun? Severus bir , sen iki. Aklımı kaçırtmaya çalışıyorsanız merak etmeyin çok sınırda. Az kaldı yani.''
Adam kıkırdayarak kadının koluna girip cadıyı kamarasına doğru sürükledi. ''Noluyor be?''
''Bir dakika...'' deyip cadının kolunu bıraktı, ofisin kapısını sıkı sıkı kapattı. ''Tamam oldu.''
''Ne oldu? Ne karıştırıyorsun sen yine?''
''Sendeki şüphecilik de boyundan fazla.''
Kadın, kocasıyla en yakın arkadaşının bilerek her seferinden onu boyuyla vurmasına oflayarak masasına yaslandı. ''Çok konuşma. Sende boy var da neye yarıyor acaba?''
''Tamam bir şey demedim sakin. Neden bu kadar gerginsin? Snape'le konuşma pek iyi gitmedi mi?''
Kadın alnını ovuşturarak gözlerini kapattı. ''Gece okula dönmem gerekti Harry'le. Severus acil çağırıldı ve saatlerce Harry'nin başında bekledim. Birbirine giren o iki aptal seherbazı dinledim ve üstüne de tatlı niyetine Albus Dumbledore. Başka sorun var mı tatlım?''
Adam ellerini havaya kaldırarak birkaç adım geriye gitti. Aldığı bilgiyi nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Halbuki yol boyunca prova yapmıştı. Ama şu an doğru zaman olduğundan bile şüpheliydi.
''İçindeki münakaşa bittiyse yumurtla artık.''
''Pek önemli değil.''
''Lenard, arkadaşımı bana anlatma. Duruşundan, gözlerini kısışından belli. Önemli bir bilgi var ve sen doğru zaman olup olmadığını tartışıyorsun. Söyle ve kurtul.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
FanfictionOğlumun en yakın düşmanı ben miyim? *Severitus Hikayesi* *Bu bir hayran kurgudur. Harry Potter J. K Rowlinge aittir.