Farklı 9 Ocak

363 44 215
                                    

8 Ocak 1977
------------------------


"Severus doğum günün ne zaman?"

"Severus Snape 9 Ocak gerçekten doğum günün mü?"

"Dünyayı 9 Ocak'ta mı şereflendirdin?"

Regulus'un birbirine benzeyen, asla sonu gelmeyen soruları ders çalışan genç adamı delirtmişti.

On yedinci yaş günü kapıdaydı. Bunu kendisi de biliyordu. Ama onun için sadece yetişkinliğe atılan bir adımdan ibaretti.

Papaz babası ve Profesör annesinin her yıl gönderdiği düzenli hediyeler dışında pek kimse bilmez, kutlama da yapmazdı.

Okula başlamadan önce babasıyla bu zamanlarda evde yalnız olurlardı. Yaşlı adam onu mutlu etmek için küçük bir pasta alırdı hem de en sevdiğinden.

Okula başladıktan sonra işler biraz daha değişmişti. Evin otoritesi olan annesi Minerva McGonagall bu konuda daha soğuktu. Yine de Albus'un da ısrarıyla müdürün ofisinde ilk yılında küçük bir pasta kesmişlerdi.

Babasının şehir dışındaki yeni görev yeri onu da annesiyle birlikte Hogwarts'a tıkmıştı yeni yıl tatilinde.

Bu yüzden babasıyla yaptıkları küçük kutlamalar mazi olmuş sadece gönderilen hediyeler ve kartlar kalmıştı.

Babasına her mektup gönderdiğinde annesiyle aralarındaki soğukluktan bahsederdi ilk yıllarında. Ama zamanla bundan vazgeçti. Onun yerine derslerini, başarılarını, gelecek planlarını anlatmaya başlamıştı.

Babasının " bir annen bir de Profesör McGonagall var o yüzden fazla takılma," sözlerine bir süre sığınsa da yıllar içinde sadece annesi değil Severus da uzaklaşmıştı kadından. Yine de bunu babasına hiç anlatmamıştı.

İlk yılında olduğu gibi biçim değiştirme dersinde en önden yer kapmaya çalışmıyordu. Arkada kuytu bir köşede dersi dinleyip çıkıyordu.

Annesiyle yok olan bağı, uzakta da olsa babasıyla hep diri tutmuşlardı.

Babası onun kahramanıydı. Kabul bir muggledı ama araştırmaya bayılırdı. Dünyaları hakkında herhangi bir büyücüden daha bilgili olduğuna kalıbını basardı.

Bir din adamı olması ona olan tutumu değiştirse de o hep oğlunun en yakın arkadaşı olmuştu.

Birkaç ay önce ölüm haberi geldiğindeyse ilk kez genç adamı yaralamıştı. Babasının kartları ve hediyeleri olmadan geçirdiği ilk yıl başıydı. Dolayısıyla bu da ilk doğum günüydü.

Başında saatlerdir ötüp duran Regulus'un yakasına yapışıp "Babam öldü. Ne doğum gününden bahsediyorsun sen?" diye bağırmak istese de yapmadı.

Okuldaki çoğu kişi annesini bile bilmiyordu. Babasının ölümü de annesinin ricasıyla gizli kalmıştı.

Üstü kapatılmış bir acıyla kendini kitaplara gömmüştü tatil boyunca. Dönem başlangıcında da bu pek değişiklik göstermemişti.

Takvim sekiz ocağı gösterirken ağlayan kalbiyle sertçe okuduğu kitabı kapattı.

"Derdin ne Regulus? Sana ders çalışıyorum beni rahat bırak dedim. Senin yüzünden dün zaten kütüphaneden kovuldum. Bir daha olsun istemiyorum."

"O zaman cevap ver bende gideyim. Yarın doğum günün mü?"

Sıkıntıyla nefes alarak dirseklerini masaya koydu ve yüzünü ellerine gömdü.

"Evet."

"Mükemmel." diyerek ellerini birbirine sürten Regulus'a gözlerini kısarak ne yaptığını sorgulayan bir bakış attı.

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin