Tek Sorunumuz: Baba

446 41 183
                                    

-Bu kadardı hayat. İki bilinmezin ucundan tutup herkesin ortak kaderi olan ölüme doğru yürümekti.

Kapıyı çalmakla kendini yılan dolu bir havuza atmak arasında kalmıştı yaşayan çocuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapıyı çalmakla kendini yılan dolu bir havuza atmak arasında kalmıştı yaşayan çocuk. Çünkü dersten yeni çıkmış sinir küpü bir Severus Snape'in kapısını çalmak için canına susamış olmalıydı.

Yine de o bir gryffindordu. Olur olmadık yerlerde çıkan cesaretine sarılarak kapıyı çaldı. Duyduklarını yüzünü görmeyi asla istemediği adama söylemeliydi. Büyükannesi ve annesinin anlaşamadığını daha önceden biliyordu ama bugün duydukları bambaşkaydı. Kafasının içindeki kelimeleri toparlamaya çalışırken kapı kafasını koparıp Voldemort'a sunmak isteyen bir ölüm yiyen niyetiyle açıldı.

"Sen - boynunu ovuşturarak kafasını arkasında kalan duvara vurdu, sakin kalmalıydı - Tanrı aşkına bu saatte burada ne yapıyorsun sen yine?"

"Konuşmamız gerek."

"Sana ayıracak vaktim yok çocuk. Kafa dinlemek istiyorum bu yüzden beni rahat bırak." Yüzüne kapanmak üzere olan kapının arasına ayağını koyduğunda bu sahnenin olduğu tüm filmlere bildiği küfürleri saydırdı. Ayağı fena halde acımıştı.

Alayla kendisine gülen adama duyduğu acıyı çaktırmamaya çalışarak başını kaldırıp "Annabel ve Profesör McGonagall hakkında." dedi.

Orta yaşlı büyücü duyduğu isimlerle kapıyı açıp ensesinden kavradığı çocuğu içeriye soktu. "Anlat!"

"Neredeyse beş dakika önce bir olaya kulak misafiri oldum."

"Kapı mı dinliyordun? Beni her seferinde şaşırtıyorsun Potter!" Adamın imasına kaşlarını çatan çocuk okul kravatını gevşeterek işaret parmağını adamın göğsüne bastırdı.

"Ben sen değilim kapı dinleyecek! Profesör McGonagall'dan antrenman için sahayı ayırtmasını isteyecektim. Ama senin biricik annenin, herkesin saygı duyduğu Gryffindor Dekanı cadının daha mühim bir işi vardı."

Oğlunun cümlelerine anlam veremeyen adam yüzünü buruşturarak kaşlarını çattı. Göğsüne baskı uygulayan parmağı şimdilik görmezden geliyordu. "Gelinini azarlamakla meşguldü. Ona ağıza alınmayacak kelimeler söylüyordu." dedi ve adamın tek kelime etmesine izin vermeden tüm duyduklarını anlattı.

"O çok üzgündü. Kapıyı çarpıp çıktı. Sonrada okul arazisinde gözden kayboldu."

"Bana neden geldin?" dedi adam şaşkınlığını gizleme zahmetine girmeden.

"Onu bulacağını düşündüm. Ona iyi geliyorsun. Belki de yanıldım." deyip kapıya yönelmişti ki adamın uyarısıyla tek kaşını kaldırarak babasına döndü. "Bir daha kapı dinlemeyeceksin! Olup biteni de kendine saklayacaksın. Duydun mu?"

"Senin benimle derdin ne ahbap?"

"Ahbap?"

Yüzüne yerleştirdiği sinir bozucu sırıtmayla adama yaklaştı. Aralarına birkaç adımlık mesafe bırakıp babasını baştan aşağı süzdü, yavaşça. Onu kendi silahıyla vurması gerektiğini annesinden öğrenmişti.

SAUDADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin